GüncelManşet

10 Ekim; kusursuz katliam!

H.Merkezi: Mahkeme, 10 Ekim Katliamı dosyasından ayrılan kamu görevlileri hakkındaki dosyaya takipsizlik verdi.

10 Ekim’de Ankara Garında yaşanan katliam davasında savcı, görevlerini ihmal ederek katliamın gerçekleşmesinde sorumlulukları olduğu iddia edilen 11 kamu görevlisi hakkındaki dosyayı ayırarak, Ankara Memur Suçları Bürosuna göndermişti. Kararı veren Cumhuriyet Savcısı Hamza Yokuş, her şeyin yasalar çerçevesinde yapıldığını ve polislerin “kusursuz” olduğunu savundu.

Dosya, Memur Suçları Bürosuna gitmeden önce dosyada yer alan emniyet mensupları hakkında Mülkiye Müfettişleri ön inceleme raporu hazırlamıştı. Raporlarında, bu görevliler hakkında soruşturma açılmasında kamu yararı olduğu belirtilmişti. Katliam sonrasında açığa çıkan bilgi ve belgeler Ankara’da üst düzey polis yetkilileirnin eylemi gerçekleştiren DAİŞ’liler hakkında çok sayıda bilgiye sahip olduğunu ve katliama izin verildiğini göstermişti.

 

Kusur Yokmuş

10 Ekim ana dosyasında ayrılan kamu görevlileri hakkındaki dosyaya takipsizlik veren Cumhuriyet Savcısı Hamza Yokuş, gerekçesinde “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından her toplantı ve gösteri yürüyüşünde alınan emniyet tedbirlerinin bu toplantı için de alındığı, hatta artırıldığı ve tedbirlerde eksik olmadığı” yönünde görüş belirtti. Yokuş, “İstihbarat bilgilerinin genel nitelikte olduğu ve bu mitingle ilgili somut bir bilgi içermediği, dosyada var olduğu belirtilen istihbarat bilgilerinin bir siyasi parti hakkında olduğu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün siyasi parti tarafından değil, sivil toplum kuruluşları olan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlendiği ve bu toplantıya yönelik somut nitelikli bir istihbarat bilgisinin bulunmadığı, alınacak her türlü önleme rağmen canlı bombaların bu eylemlerinin engellenmesinin çok zor olduğu dikkate alındığında hakkında ön inceleme yapılan görevlilere atfedilecek bir kusur olmayacağı kanaatine varıldı” dedi.

 

İstihbarat belgesini haber yapan gazetelere soruşturma

ANCAK 10 Ekim sabahı emniyetin ilgili birimlerine dağıtılan istihbarat yazısında bombacı Yunus Emre Alagöz’ün eylem hazırlığında bulunduğuna dair 8 Ekim 2015 tarihinde somut bilgilere ulaşıldığı ifade edilmişti. Somut istihbarata rağmen polisler hakkında soruşturma izni verilmezken, söz konusu istihbarat belgesini haberleştiren Evrensel  ve Cumhuriyet gazetesi muhabirleri ile genel yayın yönetmenlerine soruşturma açılmıştı.

 

Katliama uğrayan kitleye sıkılan gaz kanuna uygun

Savcı Yokuş, polisin havaya ateş açması ve gaz kullanmasının da soruşturma gerekçesi olamayacağını belirtti. Mitinge katılan kitle tarafından polislere saldırıda bulunulduğunu ileri süren Savcı, “Polisin gaz kullanması, havaya ateş açması, TOMA ile su sıkması gibi zor kullanma yöntemiyle yaptığı müdahalenin polise kanunlarla verilmiş olan görevlerin gerçekleştirilmesine yönelik müdahaleler olduğu, olay yeri tutanağından ve ifadelerden gaz kullanan çevik kuvvet görevlilerinin bu konuda temel eğitim almış oldukları, emniyet birimlerince olay yerinin kontrol altına alınması amacıyla gaz kullanımını da içeren zor kullanma eyleminin polise karşı gösterilen engelleme, direnç ve saldırılar üzerine… kanunlara uygundur” dedi.

 

Mahkeme, 10 Ekim Katliamı dosyasından ayrılan kamu görevlileri hakkındaki dosyaya takipsizlik verdi.

10 Ekimde Ankara Garında yaşanan katliam davasında savcı, görevlerini ihmal ederek katliamın gerçekleşmesinde sorumlulukları olduğu iddia edilen 11 kamu görevlisi hakkındaki dosyayı ayırarak, Ankara Memur Suçları Bürosuna göndermişti. Kararı veren Cumhuriyet Savcısı Hamza Yokuş, her şeyin yasalar çerçevesinde yapıldığını ve polislerin “kusursuz” olduğunu savundu.

Dosya, Memur Suçları Bürosuna gitmeden önce dosyada yer alan emniyet mensupları hakkında Mülkiye Müfettişleri ön inceleme raporu hazırlamıştı. Raporlarında, bu görevliler hakkında soruşturma açılmasında kamu yararı olduğu belirtilmişti. Katliam sonrasında açığa çıkan bilgi ve belgeler Ankara’da üst düzey polis yetkilileirnin eylemi gerçekleştiren DAİŞ’liler hakkında çok sayıda bilgiye sahip olduğunu ve katliama izin verildiğini göstermişti.

Kusur yokmuş

10 Ekim ana dosyasında ayrılan kamu görevlileri hakkındaki dosyaya takipsizlik veren Cumhuriyet Savcısı Hamza Yokuş, gerekçesinde “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından her toplantı ve gösteri yürüyüşünde alınan emniyet tedbirlerinin bu toplantı için de alındığı, hatta artırıldığı ve tedbirlerde eksik olmadığı” yönünde görüş belirtti. Yokuş, “İstihbarat bilgilerinin genel nitelikte olduğu ve bu mitingle ilgili somut bir bilgi içermediği, dosyada var olduğu belirtilen istihbarat bilgilerinin bir siyasi parti hakkında olduğu, toplantı ve gösteri yürüyüşünün siyasi parti tarafından değil, sivil toplum kuruluşları olan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlendiği ve bu toplantıya yönelik somut nitelikli bir istihbarat bilgisinin bulunmadığı, alınacak her türlü önleme rağmen canlı bombaların bu eylemlerinin engellenmesinin çok zor olduğu dikkate alındığında hakkında ön inceleme yapılan görevlilere atfedilecek bir kusur olmayacağı kanaatine varıldı” dedi. 

İstihbarat belgesini haber yapan gazetelere soruşturma

ancak 10 Ekim sabahı emniyetin ilgili birimlerine dağıtılan istihbarat yazısında bombacı Yunus Emre Alagöz’ün eylem hazırlığında bulunduğuna dair 8 Ekim 2015 tarihinde somut bilgilere ulaşıldığı ifade edilmişti. Somut istihbarata rağmen polisler hakkında soruşturma izni verilmezken, söz konusu istihbarat belgesini haberleştiren Evrensel  ve Cumhuriyet gazetesi muhabirleri ile genel yayın yönetmenlerine soruşturma açılmıştı.

Katliama Uğrayan Kitleye sıkılan gaz kanuna uygun

Savcı Yokuş, polisin havaya ateş açması ve gaz kullanmasının da soruşturma gerekçesi olamayacağını belirtti. Mitinge katılan kitle tarafından polislere saldırıda bulunulduğunu ileri süren Savcı, “Polisin gaz kullanması, havaya ateş açması, TOMA ile su sıkması gibi zor kullanma yöntemiyle yaptığı müdahalenin polise kanunlarla verilmiş olan görevlerin gerçekleştirilmesine yönelik müdahaleler olduğu, olay yeri tutanağından ve ifadelerden gaz kullanan çevik kuvvet görevlilerinin bu konuda temel eğitim almış oldukları, emniyet birimlerince olay yerinin kontrol altına alınması amacıyla gaz kullanımını da içeren zor kullanma eyleminin polise karşı gösterilen engelleme, direnç ve saldırılar üzerine… kanunlara uygundur” dedi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu