Makaleler

12 Eylül karanlığını yırtan grev: NETAŞ

12 Eylül Askeri Faşist Cuntası Türkiye devrimci hareketinin üzerinden popüler deyimle “silindir” gibi geçerek, ülke içerisindeki tüm muhalif odaklara saldırırken elbette Türkiye işçi sınıfı ve onların öz örgütlülükleri, sendikalar da bu saldırıdan nasibini aldı.

Öyle ki milyonlarca insanın fişlendiği, yüzlerce kurumun kapatıldığı, devrimcilerin, komünistlerin katledildiği; gazetelerin kapatılıp kitapların toplatıldığı-yakıldığı bir süreçte işçi sınıfı da boş bırakılamazdı.

Öyle de yaptılar. Sendikalar kapatıldı, 12 Eylül AFC’sine kadar kazanılmış birçok demokratik, ekonomik ve siyasi hak işçi sınıfının elinden alındı. Komünistlerin, devrimcilerin zindanlarda geliştirdiği direnişi, bazı çıkışlarını saymazsak, ülkede işçi sınıfının mücadelesi adına yaprak dahi kıpırdamıyordu.

Ta ki 18 Kasım 1986’da patlak veren NETAŞ grevine kadar. Tarih 18 Kasım 1986’yı gösterdiğinde, toplu iş sözleşmelerinde çıkan anlaşmazlıklardan kaynaklı 2.650 NETAŞ işçisinin katıldığı 93 günlük direniş başlar.

“NETAŞ işçileri için bir saatini ver!”

NETAŞ yani “Northern Elektrik Malzemeleri Fabrikası”, ülkemizde 1969 yılından bu yana faaliyette bulunan, telefon santrali ve malzemeleri üreten bir fabrikadır. İşçilerin çalışma koşulları ve yasaların getirdiği saldırılar oldukça ağırdır. Örgütlenme ve grev hakkı yoktur, sendikalar kapatılmış, kapatılmayan birçok sendika ise darbeye yedeklenmiştir.

NETAŞ’ın mücadele geleneği 1986’dan daha öncelere dayanır. İşçiler, 1975 yılında Tek-Metal-İş sendikasından ayrılarak DİSK’e bağlı Maden-İş sendikasına geçer. İşten çıkarmalar başlayınca işçiler iş bırakmış, işyerini işgal etmiş, polisle çatışmalar yaşamış, sonunda talepleri yerine getirilince direnişi bitirmişlerdi.  Dönemin koşullarında NETAŞ grevi; coşkusu, militanlığı ve kolektif işleyen direniş süreciyle öne çıkar. Bu durum zaferle sonuçlanan direnişin şüphesiz kazanımlarında da etkilidir.

Sendika ve grev yasalarındaki sınırlamalara ve yasaklara rağmen, Netaş işçileri direnişin sonunda, taleplerini büyük oranda kabul ettirdiler. İşçilerin talepleri sadece ücret artışı değil aynı zamanda darbeyle kaybettikleri ekonomik, sosyal ve demokratik haklarını geri almaktı.

Örneğin yeni yasaya göre yılda 4 ikramiye veriliyordu ama NETAŞ işçileri 6 ikramiye hakkı almışlardı.

Disiplin kurullarında işçi ve patron eşit sayıda temsil edilecek ve başkanlığı dönüşümlü olacaktı. İşten çıkarılan işçiye 3 ay daha ücret ödenmesini öngören işsizlik tazminatı talep edildi.

Direnişin dönemin koşullarına rağmen kolektif ve örgütlü olduğunu, bunun da direnişin kazanımla sonuçlandığını söylemiştik. Direniş sürecinde yapılan iş bölümü, yaratıcı eylem ve diğer sendikalarla, direnişlerle olan sınıf dayanışması bizi doğrular nitelikte.

Grevin yürütülmesi sırasında her gün en az 500 işçi, aktif bir şekilde görev ve sorumluluk üstleniyordu. 163 grev gözcüsü vardı ve grev gözcüleri her gün değişiyordu.

Grev boyunca tek bir işçi bile başka bir işte çalışmamıştı. İşçi sınıfının diğer bölükleri, “NETAŞ işçileri için bir saatini ver” sloganıyla dayanışma eylemleri yaptılar. Sokaklarda eylem yapıp mahalle mahalle kamuoyu örgütlediler.

Ekonomik sorunların da yoğun olarak yaşandığı grev sürecinde, gelen yardımların yanısıra sokak sokak anahtarlık, kalem vb. sattılar. Hatta bu süreçte direnişte olan işçilerle dayanışma adına fon dahi oluşturdular. Bu çerçevede aynı dönemde mücadele yürüten direnişçi Derby işçilerinin mücadelesine de katkı sundular.

Uluslararası anlamda kamuoyu yaratma çabaları bağlamında Avrupalı işçilerle ve işçi örgütlülükleriyle ilişki geliştirdiler, ülke dışında da kamuoyu yaratmayı başardılar. Yine kamuoyu oluşturmak, direnişe olan ilgiyi artırmak adına direnişte olan işçiler ve aileleri yaşadıkları mahallelerde komşularıyla, akrabalarıyla direnişe dair tartışmalar yürütüp, bir şekilde insanları direnişe ortak olmaya çağırdılar. Ve nihayet direnişi kazandılar.

NETAŞ grevi, özellikle de döneminin koşulları düşünüldüğünde oldukça önemli ve öğretici bir yerde duruyor. Nitekim işçilerin şu anlatımı aslında tam da bu durumu özetliyor. “NETAŞ grevi, cidden büyük bir grev oldu.  NETAŞ grevinin başlaması,  demokrasi mücadelesinde bir adım oluşturuyor. Çünkü yasaların sendikalaşmaya getirdiği kısıtlamalar, sözleşmelerin yapılmasında belli bir engeldir.

İşte ‘bu yasalarla grev yapılmaz’, ‘bu yasalarla toplu sözleşmeler olmaz’  diyen bazı sendikacılara da bu yasalara rağmen grev yapılabileceğini göstermiş oldu. NETAŞ grevinin önemi oldukça büyük tabii. NETAŞ grevi,  NETAŞ’ı ve Otomobil-İş’i de aştı. Genel bir konu haline geldi. Herkes greve sahip çıkmak zorunda,  sahip de çıkıyor.  NETAŞ grevine destekler ve büyük dayanışma örnekleri var.  Ayrıca, bu grevle iç ve dış basın ve kamuoyu da yakında ilgilenmektedir. En önemli tarafı da 12 Eylül’den sonraki ilk ciddi ve en büyük grev olması.” (Yeni Çözüm Dergisi sayı 2 yıl 1987 syf:8)

NETAŞ grevi bugün de yol gösteriyor

12 Eylül karanlığında yaşanan bu direniş, şüphesiz belli özgünlükleriyle günümüz direnişlerine de yol gösteriyor. Bugün THY direnişinden, BEDAŞ’a, Darkmen işçilerinin direnişinden, HEY Tekstil direnişine birçok direniş sürüyor ve şüphesiz NETAŞ direnişi bu direnişlere de yol gösterecektir.

NETAŞ grevinde açığa çıkan, öğreten direnişin kolektif örgütlenmesi, direnişe katılan hemen her işçinin somut günlük görevleri olması, mahalle ve sokaklarda yapılan eylemler, kamuoyu yaratma girişimleri, uluslararası ilişkiler ve alınan destek, militan ve coşkulu eylemler direnişi kazanıma götürdüğü gibi gelecek direnişlere, grevlere de çok şey öğretmiştir-öğretecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu