GüncelMakaleler

DÜNYA | Ukrayna İşgalinin Birinci Yılında Dengeler!

"Ukrayna’da zamana yayılmış bir savaşta Rus ordusunu yormak, bu sürede mümkün olabildiğince Rus ordusunun askeri ateş gücü, manevra kabiliyeti, sahip olduğu teknolojik silahlar vs.yi öğrenmek ve bunlardan da elde edecekleri verilerle doğrudan Rusya’ya saldırmak istiyorlar."

Ukrayna’da Rusya’nın işgali ile çatışma boyutundan savaş haline evrilen gerçekliğin birinci yılını geride bırakıyoruz. Savaşın en başından beri aslında Ukrayna ile Rusya arasında değil de ABD-NATO ittifakı ile Rusya arasında yaşandığı biliniyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali NATO aracılığıyla emperyalist güçlerin pazar kavgasında önce Rusya’yı ardından da Çin’i askeri olarak hedef alma yöneliminin sonucu olduğu biliniyor.

Bu durum elbette Rusya’nın işgalini haklı kılmıyor. İşgal savaşının gerici karakterine ışık tutuyor. Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali emperyalistler arası pazar dalaşının ürünüdür. Rusya’nın ve Putin’in ilan ettiği üzere “neo Nazilere karşı operasyon” (Rusya işgalini savaş değil operasyon olarak propaganda ediyor) değildir. Yaşanan ABD-AB emperyaşistleriyle Rus emperyalistleri arasında Ukrayna toprakları üzerinde savaşmalarıdır.

ABD emperyalizminin Trump ile Ortadoğu, Kuzey Afrika Arap ülkeleri bölgesi, Uzak Asya ile olan hegemonik ilişkilerinde gerilemeler yaşaması ve stratejik üstünlüğü sayılan alanları kiminde Rusya’ya kiminde ise Çin’e kaptırması beraberinde yeni bir yönelim içine girmesine neden oldu. ABD emperyalist sermayesi kaybedilen alanları geri almak niyetiyle daha agresif bir siyaset izlemek üzere Biden’i göreve getirdi. Bu yönelim sermayenin basit işleyiş ilkeleri ve somut koşullardan kaynaklıydı. Ne yazık ki, bugün Biden yönetiminin kızıştırdığı savaş için artık Üçüncü Dünya Savaşına dönüşebileceği tehlikesi yüksek sesle dile getirilir oldu.

Ukrayna’da 1 yıllık sürede bütün dünyadan devşirilen para-militer gruplar; ABD, İngiliz, Kanada ordusundan görevli subaylar, NATO aracılığıyla bu ülkeye yığılan askeri güç bir taraftan geride harabeye dönmüş bir ülke bırakırken diğer taraftan da NATO ve ABD’nin Rusya’nın enerji kaynaklarını ele geçirme ve Rusya’yı ABD ve Avrupalı sermaye grupları ile rekabet edemeyecek şekilde güçten düşürme yönünde ne derece istekli olduklarını ortaya koyuyor.

Özellikle korona salgını sonrası tüm dünyada emperyalist sermaye güçleri ekonomik olarak bir kriz yaşamaya başladılar. Avrupa ve ABD’de artan fiyatlar kimi ülkelerde son on yıllarca dönemde görülmemiş enflasyon rakamları ortaya çıkarırken uluslararası ticarette de egemenliğin daha fazla Çin sermayesi tarafından domine edildiği bir durum ortaya çıktı. Neredeyse son birkaç aydır ABD medyasında konuşan bütün burjuva ekonomistler ABD’yi bekleyen “resesyon tehlikesi”nden bahsediyorlar. Böyle olduğu içindir ki gerek Avrupa ve gerekse de  ABD’de sermaye yaşanan ekonomik bunalımı aşmak için her zaman olduğu gibi yine savaşı kışkırtmakta buldular çareyi.

Savaşın birinci yılı geride kalırken NATO’nun Ukrayna’ya daha fazla askeri malzeme, tank, füze, savaş uçağı göndereceğini açıklaması; Fransa’nın Ukrayna askerlerini Polonya’da eğiteceğini duyurması ve bunlara karşılık olarak Putin’in “Rusya’yı cephede yenemeyeceklerini” söyleyerek birliklere “nükleer silahların denizaltılara yüklenmesi” talimatı vermesi savaşın giderek derinleştiği ve bir nükleer savaşı doğurabileceği gerçeğini de ortaya çıkardı.

Diğer taraftan ABD ile Çin arasında devam eden gerilimin bir yansıması olarak Çin Dış İlişkilerden Sorumlu bürokratının Rusya’yı ziyaret etmesi olası dünya savaşında oluşacak kampların da netleşmiş olduğunun işareti olarak yorumlanmalı.

Rusya’nın Ukrayna ile savaşını aslında Suriye’de, Libya’da, Irak’ta yaşanan bütün savaşlardan ayrı ele alamayız. Bu savaşların tamamında savaşan figüranlar IŞİD, El-Kaide, Ukraynalı Naziler vs. olarak değişse de bu güçleri eğiten, lojistiğini sağlayan aslında hep aynı emperyalist güçlerdir. Dolayısıyla bütünlüklü analiz ve bütünlüklü bir programın oluşturularak bu bölgesel savaşların sonuçlarına yönelik doğru müdahalelerde bulunulması önemlidir.

Ukrayna Savaşıyla Rusya’yı Vurmak!

Biden’in geçtiğimiz günlerde Kiev’e yaptığı ziyaret sonrasında Ukrayna’ya daha fazla silah verileceğini açıklaması, emperyalist güçler açısından nükleer savaş hadisesinin de göze alındığının göstergesidir.

Öte yandan NATO’nun bütün bu saldırgan, savaş kışkırtıcı tutumunu “saldırıya uğrayan Ukrayna’ya yardım etme” meşruiyetine dayandırma çabası tam bir tiyatro gösterisidir.

Savaşın birinci yılının geride kalması nedeniyle NATO Genel Sekreteri’nin yapmış olduğu açıklama gerçek anlamda traijikomiktir: “Bütün bunların saldırganlıkla ilgili olduğunu unutmayın. Rusya başka bir ülkeye saldırıyor. Bu uluslararası hukuka aykırıdır. Ukrayna’nın kendini savunma hakkı vardır. Meşru müdafaa hakkı BM Şartı’nda yer almaktadır. Ukrayna’da NATO askeri yok ama biz onları destekliyoruz. Ukrayna’yı meşru müdafaa hakkı konusunda desteklemek bizim hakkımızdır. Bu bizi çatışmanın bir parçası yapmaz.” (Jens Stolenberg)

Aslında savaş her ne kadar şuan Ukrayna topraklarında devam ediyor olsa da bu savaşı NATO ve ABD’nin taşımak istedikleri yer Rusya topraklarıdır. Ukrayna’da zamana yayılmış bir savaşta Rus ordusunu yormak, bu sürede mümkün olabildiğince Rus ordusunun askeri ateş gücü, manevra kabiliyeti, sahip olduğu teknolojik silahlar vs.yi öğrenmek ve bunlardan da elde edecekleri verilerle doğrudan Rusya’ya saldırmak istiyorlar. Elbette bunun için henüz zamanları var.

“Nükleer savaşın kazananının olmayacağı” büyük bir safsatadan başka bir şey değil. Bütün savaşların da nükleer savaşların da kazananı her zaman kapitalistler kaybedeni ise işçi-emekçiler olmuştur. Bugün yaşanabilecek bir nükleer savaş senaryosunun kendilerine ne denli etki edebileceğine yönelik kapitalistlerin çalışılmış yüzlerce senaryoları olduğundan ve her bir senaryo için felaket sonrası durum tahminleri olduğundan kimsenin şüphesi olmasın.

Onlar; korunaklı sığınaklarında senelerce herhangi bir nükleer sızıntının kendilerine zarar vermeyeceği önlemleri çoktan almışlardır. Böylesi bir faleketten etkilenecek olan, bütün felaketlerde olduğu gibi yine yoksul işçi ve emekçiler olacaktır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu