GüncelManşet

4.5G’nin Türkiye’deki karşılığı: Baz istasyonu cehennemi!

Telefon operatörlerinin 3G ve 4G’yi geliştirme tartışmalarına 2015 yılı başından bu yana başlaması üzerine AKP hükümeti 7 Haziran seçim vaatlerinde “4.5G’yi ülkemize getiriyoruz” şeklinde bir sinyal vermişti. Ancak 4,5G ile birlikte Türkiye’ye gelen-gelebilecek birçok sorunu incelemek istedik.

1 Nisan itibari ile Türkiye’de birçok alanda 4.5G kullanılmaya başlandı, hatta bazı operatörler 4.5G’ye geçilmesinden kaynaklı bir kampanya düzenleyerek belirli limitlerle internet hediyesi verdi. Telefon teknolojisi her geçtiğimiz gün gelişmekte ve her gelişmeyle birlikte gelen en büyük sorun ise bildiğimiz üzere çekim sorunu olmuştur. Bu çekim sorununa ise operatör şirketleri insanların, doğanın ve dünyada yaşayan her türlü canlının hayatını riske atarak her yere baz istasyonu kurmaya devam ediyor. Örneğin geçtiğimiz aylarda gündeme gelen ve Türkiye’de tarihi olan Kapalıçarşı’nın çatısına operatör şirketleri baz istasyonu yığınağı yaptı. Tarihi bir çarşının üzerine bas istasyonu yapılmasına ise devlet yetkilileri hiçbir açıklama yapmaya dahi tenezzül etmedi.

 

100 bin baz istasyonu daha gerekli!

Operatör şirketleri gerçekleştirdikleri basın toplantılarında 6 ay süre içerisinde Türkiye’nin % 95’ini kapsama sözü verdi. Fakat yine bir diğer açıdan baktığımızda ise 30 bini aşkın bir baz istasyonu kurulacağı gözlenmekte. Zaten Türkiye’de sayısı 30 bini aşkın her operatörün baz istasyonu bulunmakta. Ancak 4.5G teknolojisini önceki baz istasyonları desteklemediğinden kaynaklı tekrar aynı sayıda hatta daha fazla baz istasyonu kurulması gerekiyor. Bu baz istasyonu sayısını Türkiye’nin 3 operatörü ile hesapladığımızda neredeyse 100 bin baz istasyonu yapılacağı gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Birçok şehirde, mahallelerde baz istasyonu yapımına karşı çıkan mahalle halkı hukuki olarak başlattıkları süreçte durdurma kararı alınmasına rağmen baz istasyonlarının yapımı tüm hızıyla devam etmekte.

Bilim insanlarının yaptıkları incelemelerde 4.5G teknolojisiyle birlikte gelecek yaklaşık 100 bin adet baz istasyonunun etrafında yaşayan ağaçlar tamamen kuruyacak, yeşil bitkiler eğer bolca sulanmıyorsa en fazla 3 ay içerisinde tamamen yok olacaklar. Bölgede yaşayan insanlar baz istasyonunun kulanım oranına bağlı olarak daha erken yaşlanacak, kanser ve unutkanlık hastalıklarına yakalanma ihtimalleri % 80 daha fazla artacak. Aynı zamanda baz istasyonu yakınında yaşayan insanların derilerinde kuruluk, dudaklarında çatlamalar, sürekli susuzluk hissi gibi sıkıntılar da yaşanacak. Buna rağmen operatör şirketleri maliyetten kaçmak için baz istasyonlarını şehirlerin ve yerleşkelerin içerisine kurmaktan hiç çekinmiyor, hatta baz istasyonu istemeyen insanlara ise baz istasyonu kurmak için para teklif ederek insanların yaşamlarını satın almaya ve o bölgedeki bulunan tüm canlıların hayatını riske atıyor. 

Zaten ülkemizde ağaçların, ormanların sayısı gün geçtikçe azalıyor ve rant kazanmak için örneğin Karadeniz’de yeşil alandan yol geçirilmeye çalışılıyor, turistik bölgelerde ise bu işlemi kendi çetelerine kundaklama şeklinde yaptırmaya çalışan patronlar ve sermayedarlar doğayı katletmeye devam ediyor.

 

Amaç gelişim mi, daha çok kar mı?

Diğer bir tartışma konusu olan ise 4.5G ile birlikte kullanılan tarife/paketlerin ücretleri artacak mı, cebimize zararı ne olacak konusu. Bu konuda 1 hafta önce açıklama yapan operatör firmaları minimum 49 TL ücreti olan paketleri kullanıcılarına sundu. Baktığımızda 4.5G’yi teknolojinin gelişmesinden çok kar hırsı için yaptığını lakin bunu teknolojinin gelişmesi olarak lanse ettiğini anlamak çok da zor olmasa gerek.

Bu bağlamda doğaya zarar veren baz istasyonlarının yapımını çoğaltmak yerine daha öncesinden 3G ve 4G’yi destekleyen baz istasyonlarının 4.5G’yi desteklemesi ve aynı zamanda kapsama alanını çoğaltmak oluşacak radyasyon miktarını daha aza indirmek de yardımcı olabilir.

Bunlara rağmen şu anki sistem 4.5G’nin çıkış tarihi belirlendiği andan beri telefonlarımızın 4.5G’yi desteklemesi için bize elinden geldiği kadar propaganda yaparak, “iyi yanlarını” dayatarak zararlı olan noktalarını ise gün yüzüne çıkmasına ise izin vermemeye çalıştı. Elbette teknolojinin gelişmesi iyi bir şey ama hem doğayı, yaşam alanları katletmeden hem de aşırı tüketime yönlendirmeden de bu mümkün! Ancak derdi daha fazla kar olanlar, reklamları, cumhurbaşkanından bakanlarına kadar devlet erkanı açıklamaları ile bir anda hayatımıza 4.5G’yi sokmaya çalışıyorlar. Aman dikkat!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu