Kadın

8 Mart’ın ardından… (S-29)

Bir 8 Mart sürecini daha geride bıraktık. Bu 8 Mart’ta da kadın katillerine, katilleri korurken özgürlük için mücadele veren kadınları hapishanelere koyan katil devlete, emeğimizi “reform” yalanlarıyla gasp eden egemenlere var olduğumuzu ve var olacağımızı, bu düzenin yıkıldığı, özgürlüğe, geleceğe uzandığımız günlerin teminatı olduğumuzu bir kez daha gösterdik.

Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kadının kurtuluşu için verdiğimiz mücadele 8 Mart günüyle, miting alanlarıyla sınırlı kalmayacaktır. Kadın olmanın, ezilenin de ezileni olmanın sonuçları, yani değersizleştirme, yani tecavüz, yani ölüm, yani emeğimizin gaspı, yani kimliksizleştirme her gün her saat karşımıza çıkmaktadır. Binlerce yıllık geçmişiyle ataerkil sistem durmadan, nefes almadan tepemizde dikilmeye, kollarımızı, ayaklarımızı ama en çok zihinlerimizi zincirlemeye devam etmektedir. Tam da bu yüzden kadının kurtuluş mücadelesini bir günle sınırlamak mümkün değildir. Patriarka yaşamın her alanında kendini yeniden ürettiği sürece bizler de patriarkaya karşı olan mücadelemizi sürdürmek, bu mücadeleyi yaşamımızın her anına yaymak, faaliyetimizin her noktasında kendimizi ve örgütsüz kadınları örgütleme hedefimizi pratiğe yansıtmak zorundayız.

8 Mart’a/Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne atfettiğimiz değer elbette bu zorunlulukla ters düşmemektedir. Tam tersine 8 Martlar yılın 365 günü sürdürmekle yükümlü olduğumuz, ezilen cins olmaya karşı verdiğimiz mücadelemizi taçlandıran, ivmelendiren bir gün olmaktadır. Emekçi kadınların ikinci cins olmaya karşı verdiği mücadele açısından sembol haline gelmiş 8 Martlar emekçi kadınların özgün taleplerinin en kapsamlı haliyle dile getirildiği, kadınların ve kadınların kurtuluşu mücadelesinin en somut haliyle kendini cümle aleme gösterdiği bir sürecin adı olmaktadır. Nitekim 2012 8 Mart’ında ezilen kadınların yaşadığı sorunların, taleplerinin, kadınların ve kadınların isyanının, mücadelesinin bir kez daha güçlü bir biçimde duyurulmasına vesile olmuştur.

8 Mart sürecinin bir başka özelliği de bir yıllık çalışmamızın en önemli göstergesi olmasıdır. Gerek ön çalışmalar gerek miting günü açısından bakıldığında her 8 Mart süreci kadının örgütlenmesine dair politikalarımızın, pratiklerimizin en objektif haliyle sınandığı dönemdir. Nitekim bu 8 Mart’ta da kadınların örgütlenmesi için verdiğimiz mücadelenin olumlu ve olumsuz yanları, kat ettiğimiz mesafe daha net bir biçimde ortaya çıkmıştır.

Bu yıl bazı alanlarımız açısından çalışmalara geç başlanmış, bazı alanlarımızda ise sadece alana çıkmakla yetinilmiş, ön çalışmalar yeterince yapılmamıştır. Çanakkale gibi geçtiğimiz yıllara göre daha olumlu bir faaliyet sürecinin örüldüğü alanlarımız da olmuştur. Bir bütün bakıldığında tablonun olumlu olarak devam ettiği ancak yetersiz olduğu açıktır. Bu yetersizliği YDK’nın örgütleme gücüne ve halihazırda örgütsüz olan kadınların, özelde bizim çevremizde olan kadınların, örgütlenmesi açısından var olan potansiyele göre değerlendirmek gerekmektedir. Gerek YDK’nın gücünü ve etki alanını, gerek kadınların ilgisini göstermesi açısından İstanbul pratiği önemli bir örnek olmaktadır. Çalışmalar biraz geç başlamış olsa da azımsanmayacak sayıda kadına ev ziyaretleri, etkinlikler vs. ile ulaşılmış, miting günü de önemli bir kitle katılımı olmuştur. Belki çalışmalarımızın sonucunu (miting alanında) yeterince alamadığımızı düşünebiliriz ama birincisi kadınları evlerinden, mahallelerinden çıkarmanın güçlüğü ikincisi ise miting alanında olmasa da evlerinde, mahalle etkinliklerimizde yüzlerce kadına ulaşmış olmak, onların yaşamlarına dokunmak gelecek vaat eden çalışmalardır. Gecikmeli olarak başlayan ve belli başlı yetersizlikleri olan 2012 8 Mart sürecinin açığa çıkardığı sonuç daha uzun soluklu, daha güçlü bir çalışmanın getirilerinin neler olabileceğine dair objektif fikirler vermektedir.

2012 8 Mart’ı da bir süreç olarak değerlendirirsek, önemli ders ve deneyimler açığa çıkmıştır. Bu ders ve deneyimlerin ışığında, 8 Mart süreci sadece bir sonuç değil aynı zamanda bundan sonraki çalışmalarımız açısından bir kaldıraç görevi görmeli, “her gün 8 Mart her gün mücadele” sloganı faaliyetimizde somutlanmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu