AKP halkların alışkanlıklarını değiştirmek için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Adana, Mersin, Amed, Suruç, Ankara, Sultan Ahmet ve İstiklal’de bombalarla yaşamaya alışmamız için İstanbul Valisi Vasip Şahin’ni öne sürerek “Ülkemizde bulunan bazı yabancı ülke temsilciliklerinin “teyide muhtaç duyumlarına” dayalı olarak ve yetkili kurumlarla irtibata geçmeden tedbirler geliştirmeye çalıştığı ve kamuoyumuzu olumsuz etkileyebilecek tasarruflarda bulunduğu görülmektedir” diyor. Niçin mi diyor? AKP’nin bu süreçte kararan gözlerinin “Her şeyi” yapacağının farkına vardıkları için. Nede olsa Hakan Fidan’ın “Ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım” sözleri sonrası seçim yatırımı olarak Adana ve Mersin HDP büroları bombalandı. Almanya Konsolosluğu ise kaç gün öncesinden yaşanacak olanları belirtmesine rağmen yaşamı rutinleştirme çabaları, yazılan senaryonun yırtılıp bir köşeye atılması olacakken medyasıyla bu gerçekliği çarpıttı. Ve çarpıtılan senaryo alışkanlıkları pekiştirmek için 19 Mart(Bugün) sergilendi. Taksim İstiklal Caddesi’nde 4 kişinin katledilmesi ve onlarca kişinin yaralanmasıyla.
Gizlilik kararlarıyla failler gizleniyor
Taksim İstiklal Caddesi’ni kana bulayan canlı bombanın Savaş Yıldız olduğu ortaya çıktı. IŞİD’li canlı bomba Savaş Yıldız, 18 Mayıs 2015’te Adana ve Mersin’deki HDP il binalarına yönelik bombalı saldırının da faili olduğu ortaya çıktı. Tabi Adana ve Mersin’deki HDP bürolarının bombalanması sonrası her zaman olduğu gibi devlet destekli olduğu için soruşturmaya gizlilik kararı getirilerek bugünün hazırlıkları yapılmış olundu. Devlet-IŞİD ortaklığı ile gerçekleştirilen katliamlarda getirilen gizlilik kararları ve yayın yasakları, faili belli olanı korumaktan başka bir işe yaramadığı da Ankara’da Amed’te İstiklal’de ortaya çıkmış oldu. Bunun da en afili örneği Amed, Ankara ve İstiklal’de katliamları gerçekleştirenlerin IŞİD terör örgütü üyeleri oldukları ve canlı bomba eyleminde bulunacakları bilinirken “Eylemi gerçekleştirmeden elimizden bir şey gelmez” diyen Bir Başbakan, T. Kürdistanı’nda çocuk, genç, yaşlı demeden katliamlar gerçekleştiriyor.
Devletin eğittiği canlı bombalar
T. C’nin IŞİD ile ortaklığı birçok kez belgelerle, video kayıtlarıyla kanıtlandı. Kanıtlara rağmen inkar eden AKP hükümeti ve C. Başkanı Erdoğan “Öfkeli grubun bir araya gelmesinden” öteye geçmeyen açıklamalar yaparak üstü örtülü destekçisini teşhir etmekten bugün İstiklal’de olduğu gibi imtina etti. Hatta iki ay önce BirGün gazetesi yaptığı haberde canlı bombanın kimliğini açıklamış ve devletin sunduğu imkanlardan yararlandığını ortaya çıkarmıştı. BirGün gazetesinin yaptığı araştırma sonucu Emniyet’in listesinde yer alan IŞİD’ci 5 canlı bomba şüphelisinin hala Yeşil Kartlarının da Sosyal Güvenlik Kurumu sisteminde aktif göründüğüdür. Ve Ankara Katliamı sonrası yeni katliamlara girişecekleri şüphesiyle kamuoyuyla isimleri paylaşılan IŞİD’cilerden Mehmet İşik, Mahmut Gazi Tatar, Ersel Ocak, Kasım Dere ve Kadir Gözükara Yeşil Kart’a sahipler. Devletin canlı bomba olarak eğittiğinin aksine başka da bir düşünceye meyletmeyecek kadar berrak olan bu tutum, ezilenden halkların arasında patlamaktan öteye geçmeyecek. Çünkü çıkarlara hizmet etmesi için ezilen değil de ezen olmak gerekiyor. Bunun için alışkanlıklarımız, alışamadıklarımızdır. Korku, baskı, abluka, katliamlar halkların tarihinde alışamadığı dayatılan alışkanlıklar olduğu ve karşılığını olmadığı ortadadır. Yani alışamıyoruz. Alışmaya hiçte niyetimiz yok.
* Tabi şunu da hatırlatmak isteriz! İstiklal Caddesi Gezi İsyan’ından itibaren devletin korkulu rüyası haline geldiği için binlerce polisin bulunduğu bir yer.
