Güncel

“Anadil değil, tecrit böler!”

İstanbul: 70’li günlere geldik. Her gün ölüme bir adım daha yaklaşıyoruz.

Ve saatler ölüme akarken devlet nezdinde bir adım bile çözüme atılmış değil. 4 duvarın arasında erirken bedenler, iktidar çıkıp çok saçma sapan sözler sarf ederek üç maymun değil kırkayak üzerinde kuyruğuna basıyor. Gün geçtikçe biraz daha köşeye sıkıştığının farkın değil.

Her geçen gün yanan sokak ateşlerine başka alanlardan da destek odunları atılırken herkes hep bir ağızdan “Ana dil değil, tecrit böler” diyor.

Kürt anaların yüreği yangın yeri!

Kimle sohbet ederseniz edin, çocuğu açlık grevinde olmasa bile hep aynı cevabı alıyorsunuz: uyuyamıyorum.

Annenin bir diyor ki; “Sürek tetikte yaşıyoruz. Ha kapı çaldı çocuklarımızı almaya geldiler, ha telefon çaldı bir ölüm haberi geldi ya da çocuk eve gelmedi yolun ortasında mı öldürüldü” bu sözlerin üzerine çokta bir şey söylenemiyor.

Bu halkın mücadelesi bu korkuları yaşamamak için. İnsanca yaşamak için sahipleniyorlar direnişleri kendileri için sokaklarda; “ Terörist biz değiliz. Asıl bize terörist diyenlerdir terörist. Katliamları infazları gerçekleştiren biz değil bu devlettir” diyorlar.

Açlık grevlerinin 67. gününde özgür gelecek gazetesi olarak açlık grevlerine ilişkin görüşler aldık. Tek bir soru sorduk herkese “Açlık grevleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Zarife Ana: Emine hanım Filistinli çocuklar için ağlıyordu eğer bir anaysa Kürt çocukları için de üzülsün. Kürt çocukları insan değil mi? Emine hanım Kürt çocukları için bir şey söylesin..!  Gerçek anaların yanına gelsin.

Aliye ana: Bizim ve açlık grevlerindeki çocuklarımızın talepleri; anadilde eğitim, anadilde savunma hakkı ve Öcalan’ın üstündeki tecrit’ i kaldırma talepleridir, AKP Milletvekili dün akşam çay içiyorlar dedi bir ana olarak insanın ciğeri acıyor bu ayıptır. Erdoğan Müslümanlıkla hiç kimseyi kandırmaya çalışmasın ancak kendi yandaşlarını kandırabilir bu yalanlarla Erdoğan Kürt halkını kandırmaz o eskidendi bu tarih Öcalan’ın tarihidir. Ben açlık grevine sağlık sorunlarımdan dolayı girememiştim ama evimde gireceğim.

Halime Tosun: Açlık grevleri için çok üzgünüz öyle bir ülkede yaşıyoruz ki başbakan ve adalet bakanından tut tüm devletin yetkilileri kördür, sağırdır.

Çıkıp medya’ ya bunlar ölmezler yemek yiyorlar diyorlardı şimdi de vitamin kullanıyorlar ölmezler diyorlar, vicdanı olan biri böyle yapmaz.  Demokrasiden, insan haklarından, adaletten söz eden bir devlet  bu açlık grevine bir an önce son vermeli  saniyeler bile bizim için önemli,  talepler yerine getirilmeli bu talepler tüm Kürt halkının istediği taleplerdir.

Başbakan cezaevlerinde hiçbir sorun yok diyor açlık grevi başladığında tutsaklar tek tek hücrelere koyuldular, kıyafet vermedi onlara, musluk suyu içmek zorunda bırakıldılar. Bunlar sorun değil mi? 1,5 yıldır süren Öcalan’ın üstündeki tecrit kaldırılmazsa bu uygulama müebbet alan insanların üzerinde de uygulanacaktır. Vicdanı olan bir insan varsa bir an önce adım atsın…

Devletin hiç bir yetkilisi herhangi bir bakandan tut adalet bakanına kadar  görevini yapmıyor, çünkü başbakan onları susturuyor.. Aile sahibi olan çocukları olan bir başbakan bunu yapamaz. Başbakan bir an önce elini vicdanına koysun, dünya şahit,  ama o hala bunlara bir şey olmaz diyor.

Bizim birlikte mücadele ettiğimiz insanlar içerde açlık grevinde ölümler olsun istemiyoruz başbakan derhal bir adım atmalı…

Hasan Karakoç: Bugün 67. Günü olan açlık grevlerinin talepleri tamamen insani talepler, bir insanın hayatını ortaya koymasının nedeni ancak halkının değerlerine sahip çıkmak için, halkının özgürlüğü içindir…

Utanmadan devletin bazı yetkilileri gizli gizli yemek yiyorlar diyorlar eylemleri alaya alıyorlar bunu söylemek ayıptır… Ben bir kayıp yakını olarak taleplerinin yanındayım ve ben de açlık grevlerine katılacağım. Taleplerinin başarıya ulaşmasını canı gönülden diliyorum…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu