GüncelMakaleler

ANALİZ | Ayn İsa’da Neler Oluyor?

"Bölgenin emperyalistlerin iştahını kabartan gerçekliği ile TC’nin tarihi Kürt düşmanlığı ve fetih hayalleri bunu bir zorunluluk haline getiriyor"

Türk devletinin Rojava’ya dönük işgal saldırılarında, gelinen aşamada Ayn İsa ilçesi yeni bir hedef olarak öne çıkmış durumda.

TC devleti ve ona bağlı ‘Suriye Milli Ordusu’ adı altındaki çetelerin son bir ayda Ayn İsa’ya yönelik saldırıların da belirgin bir artış söz konusu.

Bölge, TC devletinin Rojava’ya yönelik politikaları ve buna paralel Rusya ve ABD ile Rojava’nın işgaline dönük geliştirdiği pazarlıkların merkezinde. Başka bir deyişle TC, Ayn İsa’yı işgal ederek Rojava’ya yönelik emelleri doğrultusunda bir hamle daha atmanın ve M-4 karayolunun bir bölümünde kontrolü ele geçirmenin peşinde.

İlçenin , uluslararası M-4 karayoluna birkaç metre uzaklıktaki Maalek, Sayda köyleri, Ayn İsa kampı ve kasabanın etekleri bir aydır, TC ve güdümündeki çeteler tarafından top mermileri ve füzelerle hedef alınıyor.

Saldırıların sonucunda bölge halkının bir bölümü Rakka şehrine ve komşu Tabka kasabasına göç etmeye başladı. DAİŞ’ten özgürleştirerek bölgede kontrolü ele geçiren Suriye Demokratik  Güçleri’ne (SDG) bağlı Gire Spi Askeri Meclis güçleri, TC devleti ve onun kontrolündeki çetelerin saldırılarına karşı ilçeyi koruyor.

Ayn İsa, Halep’ten Menbiç’e uzanıp Kobanê’nin altından kıvrılarak Rakka’ya bağlanan ve oradan da Hasekê üzerinden Irak’a kadar açılan M-4 Karayolu üzerinde yer alıyor.

Türkiye sınırına paralel uzanan M-4 Karayolu’nun genel olarak İdlip-Halep (doğu kırsalı dahil) bölümü rejim ordusunun kontrolünde. Rakka’dan Irak sınırına kadar olan kısım büyük ölçüde SDG’nin elinde. Türk ordusu ve beslediği cihatçı çeteler ise İdlip’ten Fırat nehrinin batısı ağırlıklı olmak üzere karayolunun üst kısmında yer alıyor. M-4 Karayolu Suriye’nin kuzeyindeki geniş bir bölgede TSK ve desteklediği gruplar ile Suriye ordusu ve SDG arasında bir sınır durumunda. Ayn İsa ise, yolun altında kalıyor.

SDG, geçen yıldan bu yana, TC’nin Rojava’yı bir bütün olarak işgal etme stratejisi kapsamında Kobanê’yi ele geçirmek istediğini, Ayn İsa’nın bu anlamda kilit bir rol oynadığını dile getiriyor.

Nitekim Ayn İsa’nın TC’nin eline geçmesi durumunda, M-4 yolunun bir bölümü çetelerin kontrolünde olacak. Bunun sonucunda Kobanê de güneydeki Tişrin bağlantısı dışında kuşatılmış olacak.

TC’nin İdlib’de Rusya’nın çıkarları doğrultusunda atacağı bir adım karşılığında Fırat’ın doğusunda da ‘Barış Pınarı Harekâtı’ ile işgal ettiği bölgeleri genişletmek isteyeceği herkesin bildiği bir sır. Nitekim TC’nin Kuzey Doğu Suriye’de SDG’nin kontrolündeki bölgeleri parça parça işgal ederek bölgeyi bir bütün olarak ele geçirme stratejisi doğrultusundaki hamleleri de bunu ispatlıyor.

Ayn İsa’da, Amerika’dan boşalan üsse yerleşen Rusya’nın ve M-4 karayolu boyunca Esad rejiminin askeri varlığının bulunduğunu, son dönemlerde de Rus helikopterlerinin bölgede uçuşlar yapmaya başladığını dile getirmek gerekiyor.

Ne var ki TC ve çete saldırıları, Rus varlığına rağmen onların sessiz onayıyla artarak sürüyor. Burada devreye Rusya’nın gözleri önünde gerçekleşen söz konusu taarruzlara neden ses çıkarmadığı sorusu giriyor. Rus yetkililerin ilçenin kontrolünün bir bütün olarak Suriye rejimine verilmesi yönlü talebi bahsini ettiğimiz soruya ışık tutuyor. Kamuoyuna yansıyan bilgiler, SDG’nin bunu kabul etmediği ve nihayetinde 7 Aralık günü Rusya ve Şam hükümetleri ile anlaşmaya varıldığı yönünde.

GirêSpî Askeri Meclisi Komutanı Riyad El-Xelef, Eyn İsa ilçesinin doğu, batı ve kuzeyindeki M-4 yolu üzerinde 3 ortak askeri noktanın inşasına karar verdiklerini duyurdu. Bu gözlem noktaları ile mevcut ateşkes anlaşması ve Türk devleti ile çetelerinin anlaşma ihlallerinin takip edileceği açıklandı. Hatırlanacağı üzere, TC ile Rusya arasında Ekim 2019’da imzalanan Soçi Mutabakatı’na göre SDG sınırdan 32 kilometre derinliğe çekildi. Ancak Ayn İsa, Türkiye sınırından yaklaşık 37 kilometre uzakta. SDG, bu nedenle Ayn İsa’yı hedef alan bombardımanın “ateşkes ihlali” anlamına geldiğini belirtiyor.

Rojava’yı Parça Parça İşgal Stratejisi

Öte yandan Türk devleti Ayn İsa’ya yoğun bir şekilde askeri yığınak yapıyor. TC, SDG ile temas hatlarını oluşturan bölgelere askeri araçlar, ağır silahlar, radar ve uzaktan izleme cihazları konuşlandırılıyor.

Türk ordusu ve cihatçı çeteleri, Ayn İsa’nın kuzeyindeki Sayda Köyü’nün yanı sıra Tel Tamir ve Zirkan (Ebu Raseyn) hatlarında askeri noktalar oluşturuyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre de kasım başında Türk ordusu M-4 yakınlarında Kaffifa, AynRummana, Tina ve El Rabia’da konuşlandı. Bu durumu, Halk Koruma Birlikleri (YPG) Basın Bürosu Müdürü Mervan Rojava şöyle ifade ediyor: “Türk ordusu ayırma şeridi boyunca yola sadece birkaç yüz metre uzaklıkta askeri üsler inşa ediyor, siper kazıyor”

GrêSipî (Tel Abyad) ve SerêKaniyê’yi (Rasulayn)  TC’nin M-4 yakınındaki en büyük üslenme alanı Şergirak’daki tahıl silolarıydı. TC’nin Tel Tamir istikametinde Mişerfa Köyü yakınında da bir üslenme alanı mevcut. Ayrıca GrêSipî’ye bağlı Medrut etrafında, Zirkan (Ebu Raseyn) hattında ve M-4 üzerindeki Hoşan ve Halidiye Köyleri’nde mevzi, kanal ve tünel kazıyor.

Türk devleti yakın zamanda Rusya ile bir görüşme gerçekleştirerek Sayda’da üs kurmak istedi. Ancak Rusya’nın bunu kabul etmemesi üzerine Ayn İsa’ya yönelik yoğun bir saldırı başlattı. Ne var ki bu taarruz SDG tarafından püskürtülünce TC, Sayda’ya bir gözetleme noktası kurdu.

TC, ABD’deki seçimleri  ve geçiş sürecini fırsat bilerek Rojava’ya yönelik askeri saldırılara hız vererek alanda insiyatif geliştirmenin peşinde. TC elbette burada Rusya ile karşı karşıya geleceğini biliyor. Ancak Rusya ile gerek İdlip gerekse de Kafkaslar’daki askeri varlığından hareketle önemli bir pazarlık payına sahip olduğu açık.

Rusya ise gelişmeleri; Türk devletinin Rojava’ya yönelik düşmanlığını, bir yandan Kuzey Doğu Suriye’de yeni bölgelere askeri üs ve gözlem noktaları kurmak; SDG’nin etkisini adım adım daraltmak ve yerine rejimi getirmek diğer yandan böylelikle Esad rejimini kendisine daha fazla mahkum kılmak ve aynı zamanda da TC’yi de Amerikan emperyalizminden koparmak adına bir manevra alanı olarak görüyor.

Esad rejimi, Rus emperyalizminin bu politikasına teşne. Zira böylelikle rejim, ABD’ye karşı Rusya’nın gücünü ve desteğini arkasına almış diğer yandan yine Rusya sayesinde kontrolü kaybettiği yerlere yeniden girmiş ve SDG’nin etkisini kırmış olacak.

Açık ki tüm bu süreç içinde aslolan SDG’nin nasıl bir politika izleyeceği. ABD ve Rus güçlerinin emperyalistleri nitelikleri; verdikleri hiçbir söze güvenilmeyeceğini ve en nihayetinde her türlü demokratik, ilerici fikir ve yapıyı yok etmek isteyeceğini garanti altına alıyor. Taktik hamlelere Kuzey Doğu Suriye halkının ideolojik-politik ve örgütsel anlamda daha fazla kazanılması ve örgütlenmesi politikasının eşlik etmesi gerektiği açık.

Bölgenin emperyalistlerin iştahını kabartan gerçekliği ile TC’nin tarihi Kürt düşmanlığı ve fetih hayalleri bunu bir zorunluluk haline getiriyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu