Makaleler

Asgari ücretle ne açıklanıyor, ne yapılmalıdır?

Asgari ücret sadece, asgari ücretle çalışacakları ilgilendirmiyor. Kayıt dışı çalışanları, işsizleri ve asgari ücretin durumuna göre ücretlerinin düzeyi belirlenen tüm işçileri doğrudan etkiliyor. Asgari ücretin bu geniş etkisi en büyük toplusözleşme rolü oynuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre; kayıtlı işçilerin yaklaşık yüzde 44’ü asgari ücretle çalışıyor. Ya da sosyal güvenlik primleri, asgari ücret üzerinden ödeniyor.

Bu haliyle, asgari ücret miktarı sosyal güvenliğin finansmanında da önemli bir rol oynuyor. Kayıt dışı çalışanların önemli bir bölümü de çalışmalarının “karşılığını” asgari ücretten alıyor. Bu nedenledir ki asgari ücret, “en büyük toplusözleşme” tanımını fazlasıyla hak ediyor. Yine bu nedenledir ki asgari ücretin belirlenme biçimi ve yöntemi büyük önem taşımaktadır. Fakat Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı tam anlamıyla sermaye kulübü gibidir, bunun içinde Türk-İş’in olması gerçeği değiştirmiyor. Çünkü sendikalar adeta burada figüran rolü oynamaktadır. Örgütsüz kesimin önemli bir bölümünün yaşamını buradan istihdam ettirdiğini düşünürsek, mücadelede harekete geçirilecek sınıfın bu bölümü adeta tartışılmadan süreç geçiliyor. Örgütsüzlüğün daha da ileri noktaları artık kendini göstermektedir.

Türk-İşi’n buradaki rolü, olası mücadelelerin bulunduğu yerini kullanarak önünü kesmek için bir araç olmak sadece. İşçi sınıfı açısından asgari ücret ne kadar önemliyse patronlar açısında da asgari ücretin düşük tutulması o kadar önemli. Son yıllarda olanları hatırlamakta fayda var. Ekonomide yaşanan kriz bahane edilerek, ücretli çalışanlar “fedakârlığa” zorlandı. Sorumlusu olmadıkları politikaların faturasını ödemek durumunda kaldılar.

Asgari ücret, refah artışından pay alamadığı gibi hep düşük tutuldu. Rekabet adına patron örgütleri başta TİSK ve TÜSİAD’ın bahsettiği “Bölgesel Asgari Ücret” şimdi de hükümetin dilinden düşmüyor. Hükümet, vergi dışında tutulması gerektiğini söylediği asgari ücretin bölgesel olmasını da bu süreçte yasallaştırmak istiyor. Böylece patronlar kendi Çin’ini yaratmış olacak. Çünkü asgari ücret ile az vergi, düşük ücret, fazla çalışma yapılacaktır. Unutulmamalıdır ki, bölgesel asgari ücretle birlikte bazı bölgelerdeki ücretler yukarıya çıkmayacak tam tersine bazı bölgelerde asgari ücret düşecektir. Uygulanan net 800 TL asgari ücret Türkiye Kürdistanı illerinde, yüzde 40 oranında düşürülerek aşağıya çekilecektir. Bölgeler arası ev kiraları ve benzeri farklar gösterilerek yapılacaktır bu. Sınıfı bölen ve yoksullaştıran bir bölgesel asgari ücret uygulaması ile aynı zamanda, diğer ücretlerde de bölgeler arası eşitsizlik yaratılacaktır. Bu süreçte asgari ücretin vergi dışı tutulması tartışması yapılarak AKPadeta işçilere bağ bağışlayacağının propagandasını yapmaktadır. Yıllardır simit parasıyla çalışanlara çay parası ekleterek yoksulluk kaderi sürdürülmektedir.

Bunu yaparken işçilerin asıl talepten ve amaçtan uzaklaştırılması hedeflenmektedir. Tartışmalar buraya özel olarak çekilerek hedef olarak ortaya konulan, işçinin insanca geçinebilecek ücret talebi gözardı edilmek istenmektedir. Bu nedenle işçiler olarak asgari ücretin en az bir ailenin geçineceği seviyeye çekilmesi talebini tekrarlıyoruz. Bunun dışındaki hiçbir talebi kabul etmeyeceğiz.

Bu komisyonda bulunan sendika temsilcileri biz işçi ve emekçilerin yaşam düzeylerini ne olacağına karar verme hakkını elinde bulunduranlar, kendileri ne kadar yaşanacak ücret belirliyorlarsa biz emekçiler için de aynı rakamlar istenmelidir. Bu, insana verilen değerin ta kendisidir. Patronların vb. sermaye çevrelerinin biz emekçilere verdiği “değeri” anlıyor, ancak işçilerin temsilcilerinin işçiler için bu değere onay vermesini anlamıyoruz ve kabul etmiyoruz.

Tüm örgütsüz kesimlerin örgütlenmesinde asgari ücret önemli bir yerde durmaktadır. Bu çalışmaların istenilen düzeyde olmaması, bu alanda sermayenin daha dizginsiz saldırmasına olanak sağlamaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu