GüncelMakaleler

YORUM | 24 Nisan: Bir Kez Daha Diriliş ve Direniş

"Ermeni Soykırımının planlayıcı ve uygulayıcılarından olan Mehmet Talat “Sultan Hamid’in 30 yılda yapamadığını ben 3 ayda başardım” derken ya da “Ermeni sorunu hallolmuştur” diye övünürken bir asır sonra adı Nubar olan Ermeni bir devrimcinin küllerinden çıkıp bir Anka kuşu misali ateş yakıp soykırımcıların karşısına dikilip “halloldu” denilen kılıç artıklarını yeniden ayağa kaldıracaklarını hesaplayamamıştı."

Modern tarihin en büyük suçu diye tanımlanan Ermeni Soykırımının planlayıcı ve uygulayıcılarından olan Mehmet Talat “Sultan Hamid’in 30 yılda yapamadığını ben 3 ayda başardım” derken ya da “Ermeni sorunu hallolmuştur” diye övünürken bir asır sonra adı Nubar olan Ermeni bir devrimcinin küllerinden çıkıp bir Anka kuşu misali ateş yakıp soykırımcıların karşısına dikilip “halloldu” denilen kılıç artıklarını yeniden ayağa kaldıracaklarını hesaplayamamıştı.

Acıların dilini, koşanların kendilerine çöllerde ölüme mahkum etmek isteyenlere yaşamın ve direnişin diliyle yanıt vereceklerini aklına getiremeyenler fena yanıldılar. Yanılmaya da devam edecekler. Nubar Ozanyan ismi her daim muktedirlerin yanıldığı isim olarak tarihe not olarak düşmüş durumdadır.

Nubar Ozanyan yoldaş, soykırımcıların kursağında kalarak onlara tarihin en büyük trajedisinin asla unutulamayacağını ve mutlaka hesap sorulacağını hatırlattı. Soykırımcılar ne kadar ustaca, kapsamlı imha ve yok etme planları yaparsa yapsın mutlaka yanılacakları isimler ve yanılacak hesapları hep var olacaktır.

İnsanlığı ve bir bütün halkları, son ferdine kadar yok edecek bir silah ve araç henüz yaratılamamıştır.  Martager-Nubar soykırımcıların bir yanılgı hesabıdır.

Binlerce yıl yaşadıkları kadim topraklardan zorla sürülen bedenleri kılıç ve balta darbeleriyle parçalanan Hay’lar zorla sürüldükleri yerlerde bugün köklerine tutunarak ayağa kalkıyor. Katledilen, kaybettirilen, unutturulan kimliklerine, dillerine, özlerine sahip çıkarak soykırımcılardan ve onların izinden yürüyen katillerden hesap soruyorlar. Bugün Rojava topraklarında yetim Ermeni çocuklarının yürüttüğü çalışmalar toplumsal olduğu kadar aynı zamanda bir hesap soruş mücadelesidir.

Bugün özüne dönüş mücadelesi aynı zamanda hafıza katillerinden bir hesap sorma mücadelesi niteliği taşımaktadır.

Sayıları yüz binlerle ifade edilen öksüz kalabalıkların, sadece ekonomik-sosyal-siyasal özgürlük temelli sorunları yoktur. Soykırım sonucu ortaya çıkan ve yüzyıl geçmesine karşın hemen her fırsatta acıtan bir yürek ve duygu sorunu vardır. Müslümanlığı kabul etmelerine karşın Müslüman gibi olamayan, Müslümanlar ve aynı zamanda Hristiyan Ermeniler tarafından kabul edilmeyen, iki dağın arasında sıkışmış kalmış büyük bir çoğunluktan bahsediyoruz.

Kendisi olma arayışı ve mücadelesi bugün dünden ve her zamankinden daha fazla bir önem kazanmıştır. Öz savunma güçleri olan askeri taburları dil, kültür, kimlik, tarih çalışması yürüten bir sosyal meclisleri vardır. Artık bir öz örgütlülükleri, güvenecekleri bir kimlikleri, gurur duyacakları bir varlıkları ve sırtlarını dayanacakları bir güçleri vardır. Sahipsiz, savunmasız, kimsesiz olmaktan kurtulan bir yerde ve zamanda durmaktadırlar. Toplum içinde artık hatırı sayılır sözleri ve temsiliyetleri vardır.

Ermeni halkının toplumsal arayış çaba ve mücadelesine Nubar Ozanyan yoldaş güçlü bir yanıt oldu. Onların bu tarihsel-toplumsal sorununa ve talebine büyük bir yanıt oldu. Görkemli dağlarını ve güzel şehirlerini geride bırakıp ancak anılarında doğdukları topraklarda yaşayan halk, ateş ve kılıç altında bir anda nasıl her şeylerini kaybettiklerini unutmuyor.

Yüzyıllar boyunca binbir emek ve zahmetle yarattıkları uygarlıkları, inşa ettikleri kilise okul ve evlerinin yok olduğunu düşündükçe, neleri nasıl yapmaları gerektiğini daha iyi anlar oluyorlar.

Soykırım sürecinde “beyni alınan” Hay’ların yeniden onlara öncülük edecek devrimci bir bilince sahip bir öncüye ihtiyacı vardı. Tarih ve soykırım bilinci sağlam, neyi nasıl yapacağını iyi bilen, nereye doğru nasıl yürüyeceğini iyi gören, inandığı ve savunduğu görüşler için büyük fedakarlıklar yapacak bir devrimci öncüye ihtiyaç vardı. Nubar yoldaş ve onun şahsında somutlanan partisi, “beyni alınmış” bir halkın iddialı bir o kadar mütevazi aklı olmaya çalıştı.

Başkalarının desteğine ve yardımına ihtiyacı olan yürüyüş, hedefsiz ve çelimsiz olur. Yeniden diriliş ve direniş mücadelesine sayısız Müslümanlaşmış Ermeni genci yanıt verdi. Sayısız dil-kültür ve inançlar arasında sıkışmış parçalanmış bir halkın kendi özüne dönmesi sayısız çaba ve emeğin ürünü olacağı açıktır. Yüzyıldan fazla bir zaman içinde Arapça “anne-baba-ekmek-su-hava” diye öğrenen yetişkin bir insanın Arapça kodlanmış aklına bir anda Ermenice kodlarla müdahale edilmesine kısa sürede yanıt vermesi kolay değildir.

Egemen bir ulusun egemen dili olan Arapça’nın yıllarca hakimiyetini sürdürdüğü topraklarda oldukça baskın ve etkin olması anlaşılırdır.

Tarihsel, toplumsal, kültürel bir dizi engel ve sayısız zorluklara karşın ana dilini öğrenme ve bu dille günlük yaşamını sürdürmenin sınırlı bir zaman dilimiyle başarılamayacağı açıktır. İstemek yetmez. Daha fazla istemek gerekir. Sınırlı bir çaba yetmez, olağanüstü bir çaba gerekir!

Örgütlenen Ermeni Meclis çalışmalarının önemli bir yerinde Ermenice dil kursları vardır. Birinci sınıfta yeni başlayan, dil öğrenmekte zorluk yaşayan öğrenciler yer almaktadır. Bu öğrencilere iki saatlik kurs verilirken ikinci sınıfta ise dil öğrenmeye daha yatkın ve eski öğrencilerin bir kısmı yer almaktadır. Dil kurslarıyla birlikte Ermenistan ve soykırım tarihi dersleri verilmektedir. Ana dilleriyle kendi şarkılarını söylemeye, tiyatro ve edebiyatlarını öğrenmeye, kendi edebiyatlarını okumaya çalışıyorlar. Özgürlük bilinci ve ideolojik eğitimler verilmektedir.

Ermeni fedailerin yaşam ve mücadeleleri hakkında dersler keza basın-yayın hakkında teknik ve mesleki eğitimler verilmektedir. Müzik grubu oluşturularak farklı enstrümanları kullanmak öğretilmektedir.

Yazın tatil döneminde Ermeni çocuklara dil dersleri verilmektedir. Onlara ortak oyunlar öğretilmekte ve çalışmalar yürütülmektedir.

Meclis üyeleri köylere gidip ev ziyaretleri yapmaktadır. Ermenilere meclisin amaçları ve yürüttükleri çalışmaları anlatılmaktadır. Halkın meclisin çalışmalarına aktif katılımları talep edilmektedir. Rojava’da Türk devletinin saldırıları sonucu katledilen savaşçıların merasimlerine kendi bayraklarıyla katılım sağlanmaktadır.

Deprem sürecinde Halep’te ciddi zarar gören Ermeni semt ve mahallerinde yaşayan ailelere yardım çalışmalarına katılınmıştır. Ermeni-Rum-Süryani-Kürt-Ezidi ayrımı yapmadan bölge halkına yardım desteğini sunulmaktadır.

Ermeni kadın çalışmasında ise köylerde Ermeni kadınlara soykırım ve kadın özgürlük bilinci dersleri vermektedirler. Çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi bir farkındalık ve bilinç yaratılması konusunda halk toplantıları düzenlenmekte ve halk eğitimleri yapılmaktadır.

Bütün soykırım ve hafıza katillerine karşı kendi evinde kendisi olarak yaşama bilinci ve hissiyatı verilmektedir. Kırımsız, kansız bir toplum yaratma ve bunun insanı olma mücadelesi ve eğitimi verilmektedir. Yürütülen tüm çalışmalarda fatihlere, zalimlere, ilahlara karşı savaşmış Nubar yoldaşın aklı, çabası ve bitmeyen emeği ayırt edici yerde durmaktadır. Bir daha ateş ve kılıç altında, insanların kan içinde yerlere düşmeyeceği bir yaşam özlemi, büyük bir çaba olarak kalacaktır, mazlumların bilincinde.

Soykırımın torunlarının oluşturduğu askeri kuvvet devrimci öz savunma temelinde aktif olarak Rojava savunmasında yer almaktadır. Bir yandan soykırıma karşı bilinçlenme amacı ile hareket ederken diğer yandan kendi halkını örgütleme, savunma temelinde faşist ve gerici saldırılara karşı askeri gücünü geliştirme gayretindedir. Bölgede yaşayan halk gençliğinin belli bir bölümünün katılım sağladığı Tugay’da 2022 yılı bir anlamda savunma temelli taktik hazırlıkların sürdürülmesi ile geçmiştir.

Tugay ve bölge halkı, TC devletinin saldırı hazırlığı içinde olduğunu bilmektedir. Bu anlamda hazırlıkların sürdürülmesi yoğun çabaların sonucu olmuştur.

Soykırımın torunları 24 Nisan’ı pratikte kendilerini örgütleyerek yanıtlıyorlar. Bir kez daha diriliş ve direniş diyorlar. Bu adımların yaşam bulmasında Nubar Ozanyan’ı ve onu şekillendiren “24 Nisan Güneşi”ni yeni 24 Nisan’lar olmasın diye daha fazla anlama, daha fazla kavrama ve daha fazla bilince çıkarma mücadelesi veriyorlar.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu