GüncelManşet

ATİK, Havaalanı Katliamı’nı kınadı; mücadeleye çağırdı

H. Merkezi: İstanbul’da bulunan Atatürk Havaalanı’nda  28 Haziran günü DAİŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) açıklama yaptı. ATİK yaptığı açıklamada, havaalanı katliamının sorumlusunun DAİŞ barbarlığını besleyen, kollayan TC devleti ve AKP iktidarı olduğunu ifade etti.

28 Haziran günü Atatürk Havaalanı’nda DAİŞ’in halkı hedef alan saldırısında 41 kişi yaşamını yitirirken yüzlercesi yaralandı. ATİK katliama ilişkin yaptığı açıklamada, Ortadoğu’da vahşet ve barbarlığın sembolü olan, kendi ideolojik ve politik yaklaşımına uymayan farklı milliyet, inanç, mezhep ve siyasi düşünceye sahip her kesimi düşman belleyen ve imha etmeyi amaçlayan DAİŞ’in kör şiddetini tüm dünyaya yayma ve korkuyu büyütmeye yeminli bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekti. Emperyalistlerle ya da yerli egemen devletlerle yaşadığı her çelişkinin ezilen halkın katledilmesi için gerekçe haline getirildiğine vurgu yapılan açıklamada, “Özellikle anti-komünist, faşist çizgisiyle Türk ve Kürt halkını Faşist TC’nin dümeninde ki AKP’nin yönlendirmesiyle uzun süredir hedef haline getirmiştir” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Bu saldırılar AKP’nin korku ve sindirmeye yönelik politikalarının sonucu”

Seçim döneminde Adana, Mersin, Amed başta olmak üzere onlarca HDP mitingini ve parti bürolarını hedeflemiş ve devletin para-militer gücü olarak rol üstlenmiştir. Devamında Suruç’ta, Ankara’da doğrudan devrimci ve demokratları hedefleyen bombalı saldırılarla yüzlerce insanı katletmekten geri durmadı. Yine Sultanahmet’te Alman turist kafilesini hedefleyen saldırıyla sivilleri katlederek halk düşmanı ideolojisini kemikleştirmeye devam etti.

Bu saldırıların her biri AKP’nin korku ve sindirmeye yönelik faşist politikasının sonucu olduğunu biliyoruz. MİT’in her bir saldırıda parmağı olduğu en iyimser yaklaşımla yapılacak katliamlara yol verdiğini biliyoruz. Ortadoğu politikasında TC kullanışlı bir aygıt olarak DAİŞ’i kullanmaya çalışmıştır. Bununla yetinmemiş iç politikada da militer bir güce yer yer çevirmiştir. Bu politikanın emperyalizmin icazetinden, örtülü ve açık desteğinden bağımsız olmadığı da açıktır.

TC, DAİŞ’i “terörle mücadele” adı altında bir araca çevirme hevesinde

Bu türden örgütlerin belli bir aşamadan sonra ortaya çıkacak çelişkide, birlikte hareket ettiklerinin politik çıkarlarına hızla yöneldiği ifade edilen açıklamada, “Şimdi düne kadar önü açılan, politik zemin sunulan DAİŞ, emperyalistler ve başta TC olmak üzere bölgesel devletler için öfkeli ve tehlikeli bir örgüt konumuna demirlemiştir” denildi.

Atatürk havaalanında dış hatlara yönelik saldırı, DAİŞ’in TC ile yaşadığı çelişkinin yine sivil halkı katlederek mesaj verilmesini içermektedir. Ancak bu saldırıda da TC istihbaratı, polis ve bürokrasisinin ön açtığı, müdahale etmediği hızla açığa çıkmıştır. TC’nin Turizm’de yaşanacak kayıpları göze alarak düne kadar vurucu güç olarak kullandığı DAİŞ’i şimdi de Suriye politikası için ‘terörle mücadele’ adı altında bir araca çevirme hevesi dikkat çekmektedir. Demokratik Kürt Ulusal mücadelesini de aynı torbaya koyacak şekilde bu vesileyle ‘terörle mücadele’ kampanyası için denemeyeceği yol yoktur TC için. Bu noktada binlerce sivilin katledilmesine göz yumacağı gibi, her türlü kirli yol ve yöntemi denemeye hazırdır” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Faşist Türk devleti Atatürk havaalanında 41 kişinin katledilmesinden çok kendine ‘terörle mücadelede’ emperyalistlerin açık çek vermesiyle ilgilenmektedir. Bu saldırıyı derhal bu desteği almaya yönelik bir kampanyaya çevirmiştir” denildi.

Açıklama şu şekilde sona eriyor:

“Bu katliamı kınıyoruz, telin ediyoruz”

Bu saldırıyı TC’den destek almaksızın DAİŞ gerçekleştirmiş olsa dahi politik sorumluluk Türk devleti ve onun dümenindeki AKP’ye aittir. Bu katil sürüleriyle kol kola, aynı hedefe kilitlenmiş bir yürüyüş ve paydaşlık vardır. Suruç, Ankara, Sultanahmet’te nasıl doğrudan parmağı varsa TC’nin, bu saldırıdan da parmağı vardır.

DAİŞ barbarlığını kınamak, ona karşı mücadele etmek kadar Türk devletinin bu saldırı ve katliamlardaki arka plan politik çıkarlarıyla da mücadele etmek zorunlu ve birleşik bir görevdir. Yaşanan saldırı vahşi, gaddar, acımasız bir katliamdır. Bu katliamı kınıyoruz, telin ediyoruz. Katliamların ve saldırıların önüne geçmek için, çeşitli milliyetlerden işçi, emekçi tüm ezilen kesimleri birlikte karşı koymaya, zulme, katliamlara ve hak gasplarına karşı demokratik halk iktidarı için birlikte  mücadele etmeye çağırıyoruz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu