Güncel

Hasta tutsaklar ve hastalıklı devlet!

Hapishaneler gerçeğinin en can alıcı ve vicdanları en çok yaralayan sorunudur hasta ve ağır hasta tutsaklar. Bu yüzden de derinlemesine incelemek ve tekrar tekrar üzerine düşünmek gerekiyor. Özellikle Türkiye gibi hukukun egemenler ve ezenler açısından ideolojik baskı aygıtına dönüştüğü ülkelerde ceza rejiminin ağırlığına bir de infaz rejiminin ağırlığını da eklersek hasta tutsaklar durumunu daha iyi anlamış olacağız. Ayrıca devletin hapishaneler üzerinden toplumu dizayn etmeye çalışması ve sağlık politikalarındaki tekelleşmeye yargı-medya birlikteliğini de eklersek hasta tutsakların nasıl ölüme terk edildiklerini görmüş oluruz. Özelikle konu siyasi tutsaklar olunca devlet kendi yasalarını bile uygulamıyor. Normalde “İnfaz yasasında yer alan hayatını tek başına devam ettiremeyecek olanlar tedavileri yapılana kadar serbest bırakılır” ibaresi bugün kâğıt üzerinde kalmaktan başka farklı bir anlam ifade etmiyor. Normalde tam teşekküllü hastanede tedavi edilmeleri gereken tutsaklar bırakın tedavi edilmeyi, çoğu zaman revire dahi çıkarılmıyor. Hastaneye gidişler çok uzun sürdüğünden sağlık durumları kötüye gidiyor. Hastaneye gittiğinde ise insan onuruyla bağdaşmayan kelepçeli tedavi dayatmasıyla karşılaşılıyor. Bu dayatmayı kabul etmeyince darp ediliyor; azıcık sağlam olan yeri varsa onlar da hasar görüyor. Peşinden disiplin cezasına çarptırılıyor. Ailesi ve görüşçüleriyle görüş hakkı elinden alınıyor. Dostlarını bir gülümsemesi, sıcak bir tebessümü dahi ona çok görülüyor. Hastaneden rapor almak için uzun bir süre bekliyor. Yetmiyor Adli Tıp Kurumunun yollarına düşüyor. ATK’dan cezaevinde kalamaz raporu almasına rağmen bir de onun üzerine ifade veren, gece ansızın evini basarak gözaltına alan, savcının yerine geçip iddianame hazırlayan ve bir zamanların kahramanı şimdi ise dış mihrakların piyonu olan Gezi’de millete kan kusturan polise mecbur bırakılıyor.  Çoğu zaman hapishaneden çıkması toplum için tehlikeli sayılıyor çıkmasının örgüt propagandasına zemin oluşturacağı söylenerek buradan da nasibini alıyor.

Hasta tutsaklar yönelik devletin sağlık politikalarının teşhirini yapmak ve dikkatleri bu yöne de çekmek gerekiyor. Hasta tutsaklar revire çıktıklarında ve hastaneye gittiklerinde doktorlarından da sözlü, fiziksel tacizine maruz kalıyor. Kelepçeli tedavi uygulamasına gösterilen tepkiyi rutin bir şey diyerek etkisiz kılmak istiyor doktorlar. Muayenesin de çoğu zaman tespit ettiklerini yazmıyor ve çoğu zaman da zaten raporu jandarmanın, polisin dedikleriyle dolduruyor. Yani tutsakların sağlığıyla bir de sağlıkçılar oynuyor.

Medya da bu konu da sessizliğini bozmuyor. Burjuva medyanın tavrı en başında belli kısa bir iki haberle durum geçiştiriliyor. Devrimci, yurtsever, sosyalist basınında bu konuda iyi bir sınav verdiği söylenemez. Bu aynı zamanda içe dönük bir özeleştiri, samimi bir sorgulamayı gerektirmektedir. Medya bu konuda sadece birkaç ağır hasta tutsaklarla ilgili haber yer alıyor ve tutsakların durumuna yönelik bütüncül bir değerlendirme yok. Genel anlamda hasta tutsaklara yönelik yaklaşımının teşhiri ve güçlü bir kamuoyu oluşturma noktasında medya kötü bir sınav verdi anlaşılan.

İHD’nin verilerine göre hapishanelerde şu an 163 ‘ü ağır 544 hasta tutsak var ve rapor için başvuran 460 tutsaktan sadece 17’sine rapor verilmiş ve 14 tutsakta rapor almayı beklerken hayatını kaybetmiştir. Hatırlanacağı üzere en son Bitlis hapishanesinden Seyithan Taşkıran adlı siyasi tutsak hayatını kaybetmişti.

Hasta tutsaklar sorununda sorun; süngerli odayı inkâr edenlerdir, çıplak aramayı başta inkâr edip sonra “utandırmadan” yapanlardır.

Roboski’ye takipsizlik verip askeri aklamaya çalışanlar ama halkın bu davanın esas takipçisi olacağını unutanlardır.

Sakineleri, Leylaları, Fidanları katledip sorumluları açığa çıkarmayanlardır.

Yani aslında hastalıklı olanlar tutsaklar değil devletin ve sistemin bir bütün olarak tutsaklara yaklaşımıdır.

Devlet ve egemenler korkularında haklıdırlar haklı olmadıkları. Yanıldıkları nokta baskılarla mücadele azmini kıramayacaklardır. Tarih ezilenlerin mücadelesinde gizlidir ve şanlı tarih açığa çıkarılmayı bekliyor.

Amed ÖG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu