GüncelManşet

Basına yönelik saldırılara karşı Suzan olmak…

Bazen bazı kayıplarımızdan doğan boşluklar daha yakıcı hissedilir; üzerinden belki aylar belki yıllar geçmesine rağmen dün olmuş gibi acı verir yoklukları; eli kolu bağlı “keşke burada olsaydı” diye mırıldanır insan yanında olmayan-olamayacak olan yoldaşları için, sen de “keşke şimdi burada olsaydın Suzan!”

Boşluğun zaman zaman dolduğu ve seni unuttuğumuz için değil, hep yanımızdasın biliyoruz… Ama şimdi zaman tam da senin not defterin, kalemin, fotoğraf makinen ve kayıt cihazınla telaşla haberden habere koşturmanın; gazete dağıtımını örgütlemenin; büroya gelenlerle tartışmalar yürütüp iş paylaşımı yapmanın; okurlarımızla doğal muhabirlik çalışması örgütlemenin; birçok insanı çeşitli olanaklar yaratıp harekete geçirmeye çalışmanın zamanı. Ve tabii daha birçok şeyin…

Seni anlatmaya çalıştığımız her yazının, anlatının, sohbetin ortak noktalarının bu başlıklar olması da tesadüf değil. Tüm anlatılarda, anılarda emek anlatılacaksa Suzan; alınteri anlatılacaksa Suzan; devrimci ısrar anlatılacaksa Suzan; eleştiri anlatılacaksa Suzan; tutarlılık anlatılacaksa Suzan anlatılmalı vurgusu öne çıkıyor. Suzan deyince birçoğumuzun aklına bunlar geliyor. İstanbul Pendik’te Halkevleri içinde faaliyet yürütürken de; gazetede yayın faaliyetini örmeye çalışırken de; İLPS ile ortak anti-emperyalist mücadeleyi geliştirmek için emek harcarken de altı çizilenler bunlar…   

Suzan çoğu insanla düzeyli ilişkiler kurardı. İnsana değer verirdi. Siyasal ilişkilerinin yanında insani ilişkilere de önem verir, çevresini genişletmek ve geliştirmek için emek harcardı. Ama bu seçici olmadığı anlamına da gelmezdi. Önce insanları tanır, sonrasında ilişkiye ona göre yön verirdi. Onun için önemli olan kendi yaşam ilkeleri idi. Sinirlendiği, tavır aldığı ya da alınması gerektiğini düşündüğü zamanlarda iyi olmanın değil, göze girmenin değil adil olmanın önemli olduğunu bilir ve bunu ifade etmekten, böyle davranmaktan çekinmezdi.

Faaliyet yürüttüğü tüm alanlarda hemen her işe koşar, bu şekilde herkese örnek olurdu. Küçük büyük demeden, o an bulunduğu yerde yapılacak ne varsa Suzan o işin başında olurdu. Görev aldığı hiçbir işin yarım kaldığına, eksik bırakıldığına, başkası tarafından tamamlandığına, olmaz olduğuna tanık olduğumuz bir örnek yoktur neredeyse. Çevresindeki insanlarda, yoldaşlarında da bu yüzden haklı bir güven yaratmıştı. Emekçi ve mütevazi yaşamıyla da örnekti Suzan. Yaşamında herhangi bir abartıya, fazlalığa yer yoktu. En önemli özelliklerinden biri, bir şeyi doğru buluyor ve ona inanıyorsa, sonuna kadar savunan yapısıydı. Bir şeye gerçekten inanmışsa ne yapar ne eder bir yol bulur, olanak yaratır, kanal açar ama mücadelesini sürdürürdü.

10887496 894125707284996 9089480365217023479 oSuzan için bir şeyin gerçekliğine, doğruluğuna inanmak mücadele etmesi için yeterli ve ilk nedendi. Yaşına, sağlık durumuna, yoğunluğuna aldırmaz tüm enerjisini harcardı ve sonuca -başarıya- odaklanırdı. Tüm bu özellikler onun gazetecilik faaliyeti sırasında da öne çıkan ve örnek olan tarafları idi. Okur ve okuturdu Suzan. Politik çalışmanın “boş zamanlara ve insanlara” havale edildiği, okumanın-tartışmanın-yazmanın entellikle küçümsendiği, “ya bu kadar iş güç arasında bir de…” cümleleri ile cahilliğe övgüler dizildiği zamanlarda koltuk altından kitabını eksik etmez ve devrimciliğin tam da bu olduğunun altını her tartışmada çizerdi. Okur, sorar, sorgular, tartışır ve yazardı.   

***

Sokağa çıkma yasakları, saldırılar, katliamlar, gözaltı ve tutuklamalar, yayın engelleri ve yağma-talan… Bir süredir yaşamak zorunda kaldıklarımızdan bazıları… Ve bu yaşananları boşa çıkaran yurtsever, devrimci ve demokrat kamuoyuna-basına yönelik saldırılar… Muhabirlerin kaçırılması, gözaltına alınması, kaybedilmek istenmesi, tutuklanması, halkın haber alma kaynaklarına el konulması vb. ile devlet gerçekleri halktan gizlemeye, katliam, hırsızlık ve yolsuzluklarının üstünü örtmeye çalışıyor.

Ama elbette tüm bunlar karşısında özgür basın emekçilerinin cevabı her zaman direniş oldu ve olacak! Yaşamının her anını örgüte çeviren Suzan gibi tıpkı. Gazetede faaliyet yürüttüğü dönemde boş zaman kavramı literatüründe olmayan, nerede ezilen-sömürülen-horlanan-aşağılanan birileri varsa kayıt cihazı ve fotoğraf makinesiyle orada olan, elinde megafon ile basın açıklamalarını okuyan, işçi direnişlerinin bir parçası olduğu gibi işçilerin ziyaretlerine giderek her haberi örgütlülüğe çeviren; basına yönelik baskılara inat, ezilenlerin taleplerini gazeteye devrimci bir gazeteciydi Suzan.

Gebze’deki işçi direnişlerinden Başıbüyük’te Kentsel Dönüşüme karşı kurulan barikatlara, Gülsuyu’nda yozlaşmaya karşı direnenlerin yanıbaşından Bakırköy Kadın ve Çocuk Hapishanesi’nde kaldığı dönemde yaşananları haberleştirmesine kadar Suzan hep görevinin başındaydı.  

istanbul 076 0Şimdi yoldaşlarının elindeki kalem yazarken, senin de öfkeni haykırıyor Suzan; “Halkın haber alma hakkını engelleyemeyeceksiniz” diye. “Yağma ve talan geleneği bu defa tek medya için”, “Derinleşen kriz”, “Polonya’da kadınlar hayatı durdurdu”, “Gerilim ve krizler eşliğinde…” Tüm bu haber ve yazılarımızda senin düşüncelerin, sesin-soluğun ulaşıyor gazetenin ulaştığı tüm yoksul evlere. Sen hepimize devrimciliği, devrimci gazeteciliği, özne olmayı, yanlışla uzlaşmamayı, tutarlılığı, mütevaziliği ve daha birçok erdemi miras bıraktın. Devrimciliğin uzun bir yürüyüş olduğunu ve devrimcilerin yolun sonunda değil yürüyüş sırasında değişen ve değiştiren, kazanan olması gerektiğini miras bıraktın. Sen de öyle yaşadın ve işte tam da bu yüzden ölümsüzsün… (Bir yoldaşı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu