Emek

Belediye-İş 2 Nolu Şube Genel Kurulu üzerine

Günümüzde sendikaların açmazlarını ve sınıfla olan bağını kavrayabilmek için Genel Kurullar önemli bir yerde duruyor.  Belediye-İş 2 No’lu Şubenin genel kurulunda da bunu bir kez daha gördük.

İşçi sınıfının örgütlenme ve mücadele etme yönlü taleplerine sendikaların cevap vermesi bir yana işçilerin saldırılar karşısındaki tavrı da yine sendikalar tarafından sistematik bir şekilde minimize edilmeye çalışılmaktadır.
Örneğin son sendikalar yasası başta işbirlikçi ve AKP’nin yan kuruluşu olan Hak-İş tarafından desteklenmektedir. Yine başta baraj olmak üzere sendikal örgütlenmenin en önemli haklarını tırpanlayan baraja onay veren Türk-İş’in tavrı da açık bir ihanet belgesidir. Bu ihanet belgesi bilinmesine rağmen normalmiş gibi davranılarak meselenin üstünün kapatılması sendikal alanı yeniden gözden geçirmemizi gerektirmektedir. Bu kadar olumsuzluk açıktan görülmesine rağmen, bu olumsuzluk karşısında gereken tavrın alınmamasının nedenlerini daha detaylı ele almamız gerekiyor.  Çünkü sendikal alandaki çıkmazın temel nedenlerinden birini bu nokta oluşturmaktadır.
Belediye-İş 2 No’lu Şube Genel Kurul sürecinde yaşananlar diğer sendikalardaki tasfiye sürecine benzer bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Peki, sonucun aksi yönde çıkmasını nasıl yorumlamak gerekir?
Belediye-İş Genel Yönetimi seçimlere 2 ay kala İstanbul’un yapılanması adı altında Gaziosmanpaşa ve Sultangazi ilçelerini 2 No’lu şubeye bağladı. Şube başkanının bireysel olarak “ben artık aday değilim, şube başkanlığını bırakıyorum” açıklaması genel yönetimi adeta sevince boğmuştu. Tekrar adaylığını açıkladığında tüm yönetimin karşı seferber olmasında da, delege seçimleri sonrası Genel Başkanın delegelerle yaptığı toplantıda ortaya koyduğu tutumdan da gördük aynı gerçeği.
Tartışma da bundan sonra başladı. Oysa ilçelerin tek şubede toplanması esasen doğru bir karardı. Ancak zamanlama bakımından bu bağlanma süreci tartışmaya açık bir yerde duruyor. Üstelik bu süreçte şube yönetimi ile hiç görüşmemeleri de bu sıkıntıya işaret etmektedir.
Bu gelişmeler ışığında Genel Kurulda yaşanan ve ders çıkarılacak noktalara gelirsek; Belediye-İş 2 No’lu Şube Genel Kurul süreci sadece şubenin kendi içinde yaşanmadı. Sendikal alandaki tasfiyeye karşı sınıfın cevabını da ortaya koydu. Çünkü Belediye-İş 2 No’lu Şube sınıf içinde ileri bir noktada durmaktadır. Belediye-İş Genel Yönetimi Sendikal Güç Birliği içinde de bulunmaktadır. Sendikal Güç Birliği’nin tüm kararlarının uygulanmasında önemli yerde duran hatta uygulanmayan ya da eksik kalanların uygulanması için çaba sarf eden bir şubeyi yok saymak ancak onun yaptıklarından ve yürüdüğü yoldan kaygı duymak ile ilgilidir. Belediye-İş Genel Başkanı da bunu delege toplantısında bizzat kendi ağzından itiraf etmiştir. Hatta delegelere şubenin mevcut anlayışın değişmesini dayatmış, aksi durumda yaptırımlarla tehdit etmiştir. Üstelik en üzücü nokta da bu tehdit karşısında sınıf içinde bulunan, kendini ilerici olarak tanımlayanların da aynı dili kullanmaları ve aynı yerde durmalarıdır.
Ancak sürece işçiler gereken cevabı verdi. Bizzat bu yapılanlara karşı çıktı. Tüm bu aksiyonlar yetmeyince ayrıca 2 No’lu Şubenin en temel dinamiklerinin ayrıştırılması ve karşı karşıya getirilmesi Genel Kurulda denenen bir yöntem oldu. Bu yöntem genel olarak başarı elde etmesine rağmen 2 No’lu Şubenin tüm faaliyetçilerinin sadece sınıfa dair kaygıları olmalarından dolayı iflas etmiştir.
* Eğer işçi sınıfı içinde doğru bir çalışma yapılırsa ve bu kaygısızca işçilerle paylaşılırsa, işçiler tüm geri yanlarına rağmen kendi çıkarlarını savunanları desteklerler. Bu kongrede de bunu gördük. Genel yönetimin “bu başkanla olmaz” demesine rağmen işçiler, süreci kendileri ile yürüyenlerle birlikte sonuçlandırmışlardır.
* 2 No’lu Şubede bugüne kadar işçiler kendileri dışında yapılan her müdahaleye cevap vermiştir. Bu kongrede de böyle oldu. Genel yönetim ve bazı devrimcilerin yer aldığı muhalefetin kongre süresince birkaç kez bozulduğunu gördük. Bu durumu gören işçiler, bu süreçten kopmuşlardır. Siyasi olarak sınıfın mücadelesi içinde yer alan devrimcilerin bu genel kurulda izledikleri yol ve takındıkları tavrı en “sıradan” işçi bile onaylamamıştır. Bir yandan siyasi olarak işçileri yok sayarak her şeyin merkezine kendini koyarken diğer yandan ise en geri yanlarla kazanmak için birleşme yöntemini burada bir kez daha gördük.
* Sınıf içinde haksızlık ve hukuksuzluk yapılan dönemlerde işçilerle birlikte ileri işçilerin takınacakları doğru tavır esas olarak sınıfın da ileri tavır takınmasını sağlamaktadır. Bunlar eylemlerdir, kongrelerdir. Bu kongrede de bunu gördük. Sendikalar içinde yaşanan olumsuzluklar karşısında atılan her olumlu adım, en “sıradan” işçiyi de etkilemektedir. Kongreler her düşüncenin tartışıldığı alanlardır ve bunu bir kez daha gördük.
Tüm bu sonuçlar sınıf içinde yapılan çalışmanın ve verilen emeğin sınıf tarafından geri verilmesidir. İşte bu kongrenin toplam sonucu bizce budur.

(2 No’lu Şube’den bir DDSB’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu