GüncelManşet

BİR PARTİZAN | Buradayız! Diz Çökmedik! Vazgeçmedik! 1 Mayıs’ta Alanlardayız!

2018 Newroz’unda AKP iktidarına, “her şeye rağmen buradayız”, “diz çökmüyoruz”, “teslim olmuyoruz” diye haykıran sinerjiyi 1 Mayıs alanlarında büyütmeliyiz! Birleşik ve kitlesel bir 1 Mayıs kutlamaları için, AKP iktidarına vazgeçmeyeceğimizi ve hala öfkemizle enselerinde olduğunu gösterelim!

İşçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma gününe sayılı günler kaldı.

Bu yıl 1 Mayıs, gerek coğrafyamızda gerekse de Ortadoğu’da çatışma ve savaşın buna bağlı olarak yoğun bir şekilde yaşanan göçlerin yaşandığı, bölge halklarının yurtlarından sürgün edildiği, evlerini terk etmek zorunda kaldığı bir atmosferde gerçekleşiyor.

Uluslararası proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, proletaryanın kendisini ezen, alınterini gasp eden burjuvaziye, egemen sınıflara karşı iddiasını ve geleceğe dair umudunu yüksek sesle haykırdığı gündür. 1 Mayıs’ta, işçi sınıfı özgür bir geleceğe olan inanıcını, dosta düşmana ilan etmektedir. 1 Mayıs, zincirlerle sömürü düzeninin birer parçası haline getirilmiş proletaryanın bu zincirleri kırmak için kavgaya kesintisiz bir şekilde devam edeceğine dair taahhüdüdür aynı zamanda.

Coğrafyamızda da 1 Mayıs, her daim egemenler ile işçi sınıfı ve ezilen emekçi yığınlar arasında süregelen yoğun hesaplaşmanın en önemli duraklarından biri olageldi.1 Mayıs, geniş emekçi yığınların iktidarın yaşama geçirdiği politikalara yönelik tepki ve tutumlarının ölçüldüğü adeta bir barometre işlevi görmüştür daima.

1 Mayısta ortaya çıkan tablo, pek çok yönü, bileşeniyle sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu duruma dair bir fikir verecektir. Tıpkı 2018 Newroz’unda Kürt halkının, devrimci, ilerici güçlerle, emekçilerle birlikte Efrîn işgal operasyonuna, artık adeta bir siyasi soykırıma dönüşen yoğun gözaltı, tutuklama operasyonlarına, türlü yasaklara ve keyfiyete karşı öfkesini, tepkisini yansıttığı gibi.

2018 Newroz’u, tüm baskı, sindirme ve teslim alma, diz çöktürme saldırısına karşı Kürt halkının ve devrimci, ilerici güçlerin biriktirdiği öfkenin büyüklüğüne ve cüretine dair zengin bir tablo ortaya çıkardı.

 

OHAL sömürüsüne ve zulmüne hayır!

2018 1 Mayıs’ına giderken işçi sınıfı ve emekçilerin içinde bulunduğu tabloya kısaca bakmak faydalı olacaktır.

Bu yıl 1 Mayıs; İşçilerin grev ve direnişlerini yasaklamanın, kamu emekçilerinin iş güvencesinin yok edilmesinin aracına dönüşen OHAL’in sürdüğü, işçilerin ve emekçilerin en önemli kazanımlarının ağır bir saldırının hedefi yapıldığı bir dönemde kutlanacaktır.

1 Mayıs bu yıl; Her tür demokratik kazanımın ayaklar altına alındığı, “içeri”de ve “dışarı”da savaş naraları atılıp, sınır ötesinde ve içinde ağır silahlarla operasyonların yapıldığı, fiili bir “savaş hali” ikliminin oluşturulduğu koşullarda kutlanacaktır.

OHAL ve KHK rejimiyle, devleti adeta bir Osmanlı Sultanı gibi yöneten ve polis ve askeri neredeyse toplumsal yaşamın tüm kılcal damarlarına sokan AKP, iktidarı, işçi sınıfı ve emekçilere ve onların kazanılmış mevzilerine yönelik saldırıları da “olağanüstü” artırmış durumdadır.

Özellikle Efrîn işgal operasyonuyla işçi sınıfı ve geniş emekçi yığınlar arasında, geliştirilen yoğun milliyetçi, ırkçı-şovenist propaganda ile ayrışmayı büyüten, emekçiler arasına her kalın ve yüksek çitler çeken, çekmeye çalışan AKP iktidarı, tüm bunlara paralel bir şekilde, emeğin gasp edilmesine yönelik kapsamlı saldırıları yaşama geçiriyor.

AKP, bir yandan savaş politikalarını yaşama geçirirken bunun yarattığı atmosferle işçi sınıfına sefalet ücreti dayatıyor, her türlü sendikal örgütlenmeyi yasaklıyor, esnek-güvencesiz çalışma rejimini dayatıyor. Asgari ücrete yapılan komik zamlar, Şeker fabrikalarının aleni bir şekilde peşkeş çekilmesi, her gün yapılan zamlar ve dövizdeki artışla emekçilerin alım gücünün giderek düşmesi ve yoksullaşması gerçeği ile karşı karşıyayız.

Bütün bu uygulamalar, OHAL’in verdiği yetkiler ve avantajlara dayanılarak KHK’larla keyfiyette hiçbir sınır tanımadan yapılmaktadır. Bu yüzden 1 Mayıs, “OHAL’e hayır” demenin de önemli bir vesilesi olacaktır.

 

Özetle, 1 Mayıs bu yıl;

OHAL ve KHK’lara, yoksulluk ve işsizliğe, güvencesizliğe, her türlü yasanın rafa kaldırıldığı bir sınırsız bir sömürü rejimine “Hayır” dediğimiz bir gün olmalıdır!

1 Mayıs; AKP iktidarının toplumun muhafazakarlaştırılması projesi kapsamında toplumsal yaşamın her alanına yönelik yoğun müdahalelerine, gericiliğe, kadın ve LGBT+’lara yönelik adeta çığ gibi artış gösteren homofobi ve transfobiye “Dur” diyeceğimiz bir alan olacaktır!

1 Mayıs; Geleceği ellerinden alınmak istenen, yerli ve milli parantezi içinde her türlü farklı fikrine ve yaratıcılığına ipotek konulmak istenmesine ve tüm bu uygulamaların şovenizmle beslenen ırkçı-milliyetçi bir atmosferde yapılmak istenmesine isyan edeceğimiz bir sürece ev sahipliği yapacaktır.

1 Mayıs; Kürt ulusunun siyasi iradesine, kimliğine ve kültürüne yönelik dizginsiz saldırılara ve sınırları aşan düşmanlığa, dünyanın öteki ucunda bile olsa bitmeyen hazımsızlığına ve vahşetle örülü işgaline yüksek sesle “Hayır” ve “Dur” diyeceğimiz bir gün olmalıdır!

 

1 Mayıs’a Newroz’un meydan okuyan coşkusunu taşıyalım!

1 Mayıs’a giderken yukarda bir kısmını açmaya çalıştığımız tablo hazırlıklarımızın da çerçevesini çizecektir.

1 Mayıs’ta AKP iktidarının zembereğinden boşanmış şiddetine, tüm ilerici, devrimci ve yurtsever güçlerin birleşik mücadelesiyle karşı çıkmak doğru olandır. Özellikle OHAL’le birlikte işçi sınıfı ve emekçiler, yaşanan yoğun baskı ve sindirme saldırılarıyla birlikte ciddi anlamda geri çekilmiş durumdadır. AKP iktidarı, yığınları korku ile teslim alarak sokaklardan uzak tutmaya çalışmaktadır.

Gelinen aşamada çıtası oldukça düşmüş, fiili-meşru mücadele bağlamında yaptırım gücü azalmış bir kitle hareketi ile karşı karşıyayız. Sokaktan çekilen işçi ve emekçiler aynı zamanda ciddi bir özgüven kaybı yaşamaktadır. AKP iktidarının OHAL’e dayanarak yaptığı uygulamalar kitlelerde büyük bir kaygı ve endişeye neden olmaktadır. Ne var ki bu, politik öznelerin yoğun darbelerle geldiği bugünkü zayıf durumda bir örgütlenmeye dönüşmemektedir. Nitekim iktidarın hışmını en yoğun dozajda politik öznelere uygulaması da bundandır.

Ne var ki her şeye karşın Newroz’da da ortaya çıktığı üzere yığınlar her geçen gün yaşanan yoksulluk ve yoksunlulukla birlikte muazzam bir sinerjiyi de biriktirmektedir. Bu sinerjiyi güçlendirecek, yığınların özgüvenini ve sokağa olan mesafeli duruşunu değiştirecek, kıracak politikalara ihtiyaç vardır.

Her yıl süregelen yer tartışmalarına bu pencereden bakmak doğru olacaktır. Kaybedilen simge miting alanları, 1 Mayıs meydanları, buraların gerçek sahipleri olan yığınlarla birlikte kazanılacaktır. Bunun için gerçekçi olmak ve mevcut durumu kavramak gereklidir.

İşçi sınıfını ve emekçi yığınlar bugün birer politik simgeye dönüşmüş alanların kazanılmasına dair bir motivasyondan yoksundur. Mevcut öznelerinde kısa süre içinde bu durumu değiştirme gerçekliği yoktur. Bu tablo içinde, işçi sınıfı ve emekçilerle yan yana olmak, ilişkiler geliştirmek, korkuların kırılmasına dair müdahalelerde bulunmak ve bağlarımızı güçlendirmek anın görevidir.

2018 Newroz’unda AKP iktidarına, “her şeye rağmen buradayız”, “diz çökmüyoruz”, “teslim olmuyoruz” diye haykıran sinerjiyi 1 Mayıs alanlarında büyütmeliyiz!

Birleşik ve kitlesel bir 1 Mayıs kutlamaları için, AKP iktidarına vazgeçmeyeceğimizi ve hala öfkemizle enselerinde olduğunu gösterelim!

 

Bir Partizan

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu