GüncelManşet

Çaresizliğin yeni adı: “CUMHUR İTTİFAKI!”

2019 seçimlerine giderken AKP siyasi atmosferi elinden geldiği kadar germeye çalışmaktadır. Dertleri HDP’yi baraj altı bırakmak olduğu için şimdiden siyaset yapamaz hale getirmeye çalışmaktadır. HDP’yi baraj altında bıraktığında kendi milletvekili sayısını da artıracağını bildiği için bütün hesapları buna göre yapmaktadır.

16 Nisan referandumunun AKP’nin iktidarı tek elde toplama hedefinin bir hamlesi olarak yapıldığı bilinen bir gerçek. Bir dizi vesileyle zayıflayan iktidarını güçlendirmek için 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı olanakları da kullanarak iktidarı tek elde toplamanın peşine düşen Erdoğan, 16 Nisan referandumunu bir dayatma olarak halkın karşısına çıkardı.

7 Haziran genel seçimlerinde aldığı yenilginin ardından hızlı bir geçişle devreye soktuğu savaş/şiddet/baskı/inceltilmemiş faşizm konsepti, peş peşe patlayan bombalar, ardı arkası kesilmeyen gözaltı/tutuklama ve benzeri yıldırma politikalarına sıkı sıkıya sarılan AKP’nin çaresizliğine “allahın bir lütfu” olarak 15 Temmuz darbe girişimi yetişti. Bu girişimin sunduğu fırsatları yaklaşık olarak iki yıldır sınırsızca kullanmakta oldukça cüretkar davranmaktalar. Yarın yokmuş gibi saldırıdan saldırıya koşmaktalar.

Bu hızlı koşunun önemli bir dönemeci olarak gördüğü başkanlık sistemi hedefini yeni bir formülle halkın karşısına çıkardı. Bütün yetkileri elinde toplayarak iktidarını güvence altına almak istedi. Bu amaçla, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adını verdiği sistemi, her yanı şaibe, hile ve sahtekarlıkla dolu olan bir referandumla ülkeye dayattı.

Kendi iktidarının bekası için girdiği bu yolda dur durak bilmeyen AKP hızlı koşusuna “cumhur ittifakı” ile devam edeceğini ilan etti. 7 Haziran seçimlerinin açığa çıkardığı koalisyon gerçeğine tahammülsüzlüğün, dillerine pelesenk ettikleri “milletin iradesi”nin beyanını tanımamanın bir sonucu olarak yapılan erken seçime rağmen bugün “cumhur ittifakı” ile geldikleri noktanın işaret ettiği bir gerçek var. AKP’nin bunca uğraşına, bu kadar saldırgan ve faşizan politikaya rağmen salt kendi gücüne yaslanarak iktidarda kalmanın sürdürülemez olduğundan başka bir şey değildir bu gerçek. Bu gerçeği kısmı kabulleniş AKP’yi “yeni” arayışlara sürüklemiştir. Bu sürüklenişte elbette ellerinden ilk tutan, faşizm üzerine kurulu kan bağları olan ve bu dönemde çıkarlarının ortaklaştığı aynı zamanda kendi çıkarları için birbirlerine ihtiyaçları olan MHP olmuştur.

16 Nisan referandumunda hile ve sahtekarlıkla istediğini elde eden Erdoğan’ın korkusu son bulmuş değil. Aşması gereken çok fazla viraj olduğundan her şeyi ince eleyip sık dokumak zorunda olduğunun bilinciyle hareket etmektedir. İttifak yasası, bu korkunun beslendiği gerçeklerin Erdoğan’ın önüne çıkaracağı sonuçları değiştirme hedefiyle gündeme getirilmiştir. Yüzde 50+1’i bulmadığı zaman iktidarı kaybedecektir. Telaşının sebebi budur. Bu yüzden SP, BBP gibi kardeşlerinin de kapısını çalmıştır. Yüzde 50+1’i bulmanın hatırına kapı kapı dolaşmaktadır. Kendi çıkarlarının yön vermediği bir koalisyona yaklaşım 7 Haziran’da görüldüğü üzere sabit olduğundan; bugünden yarın yaşanabilecek sıkıntıların önüne geçmeye çalışmaktadır. Bir koalisyon kurulacaksa onu da biz kurarız edasıyla; yasa değişikliğine hazırlanmaktalar.

Yasa değişikliği için hazırlanan taslak meclise sunuldu ve kamuoyuna da yansıdı. 26 maddeden oluşan taslağın özü/özeti 20. Maddesinden anlaşılmaktadır. AKP ve MHP’nin hazırladığı taslak karşılıklı çıkarlar gözetilerek oluşturulan kirli ittifakın amacını gözler önüne sermektedir. Taslak kamuoyuna yansımadan önce de AKP ve MHP’nin gözeteceği “hassasiyetler” bizler açısından bilinmez değildi. “Yenikapı ruhu”ndan, “milli mutabakat” sloganlarından anlaşılacağı üzere faşizm üzerine kurulu kardeşlik çıkarlar esasa alınarak sürdürülecek.

 

MHP’yi Baraj Altı Bırakmama Projesi

26 maddeden oluşsa da değişikliğin zorunlu kıldığı teknik meseleler taslakta ağırlıkta. AKP ve MHP’nin seçimlerde çıkarlarını özetleyen birkaç madde taslağı açıklamaya yeterli görünüyor. Sözünü ettiğimiz taslağın 20. Maddesi uzun zamandır formül düşündükleri % 10 barajını kaldırmadan MHP’yi baraj üstünde tutma sorununu aştıklarını gösteriyor. Mevcut durumda MHP’nin % 10 barajını aşamama tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı açık. İyi Parti ayrışmasının MHP kitlesi açısından ilgi odağı olduğu bir gerçek. Birçok anket MHP’nin baraj altı kaldığını hatta İyi Parti’nin barajı geçtiğine dair sonuçlar açıklıyor.

MHP bu tablo içerisinde seçimleri ele alıyor. Doğalında % 10 barajı MHP için bir tehlike olduğundan AKP ile girdiği işbirliğinin çatısını da bunun üzerinden kuruyor.

Bu durumda elbette tartışılan şey seçim barajının kaldırılması olmadı. Çünkü AKP’nin gözetmesi gereken daha büyük bir hassasiyet var. Ki o da herkesin malumu Kürt düşmanlığından besleniyor. HDP’nin baraj altında kalması en önemli gündemlerinden birisi. Bu konuda da en büyük ortağı MHP olduğundan kafa kafaya vererek bu sorunu herkesin çıkarları gözetilerek aşmış görünüyorlar.  

Taslağın 20 Maddesine bakacak olursak; “2839 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasına ilk cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “her siyasi partinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve ittifakın” ibaresi, “bölerek, siyasi partilerin” ibaresi ile “aşan siyasi partilerin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve ittifakların” ibareleri eklenmiştir. Seçim ittifakı yapılması halinde, yüzde onluk barajın hesaplanmasında ittifak yapan siyasi partilerin aldıkları geçerli oyların toplamı dikkate alınır; bu siyasi partiler için ayrıca baraj hesaplaması yapılmaz” denilmektedir.

Bu maddeyle birlikte seçim barajının kaldırılmasına gerek kalmaksızın MHP, AKP ile yaptığı ittifakın bir sonucu olarak doğrudan seçim barajını geçmiş sayılacak. Seçim barajının Kürt halkının parlamentodaki iradesini hedef alan bir saldırı olarak yıllardır kaldırılmadığının bir kez daha ilanı olarak okunabilir bu madde. Çünkü görüldüğü üzere sistem ve sözcüleri kendileri ihtiyaç hissettiklerinde seçim barajından kurtulmanın yolunu pekala bulmaktalar.

2019 seçimlerine giderken AKP siyasi atmosferi elinden geldiği kadar germeye çalışmaktadır. Dertleri HDP’yi baraj altı bırakmak olduğu için şimdiden siyaset yapamaz hale getirmeye çalışmaktadır. HDP’yi baraj altında bıraktığında kendi milletvekili sayısını da artıracağını bildiği için bütün hesapları buna göre yapmaktadır.

Efrin’e dönük işgal girişimi ve bu girişime karşı duran toplumsal muhalefetin susturulması için yapılan operasyonlar aynı zamanda seçim sürecine hazırlıktır. 16 Nisan referandum sürecinde AKP’nin baskı ve yıldırma politikalarına rağmen ezilen cephesinin oluşturduğu ittifakın açığa çıkardığı güç ve enerji iktidarda yeni bir tokat etkisi yaratmıştır. Peşpeşe yaptıkları siyasi operasyonlardan hala medet ummaktalar. Kanla yarattıkları korku imparatorluğunu şiddetle sürdürmeyi hedeflemekteler. Ancak ezilenler, egemenlerin, sistem partilerinin oluşturduğu kirli ittifaklara cevap vermişlerdir. Her ne şekilde olursa olsun “cumhur ittifakı” da ezilenlerin dayanışması ile boşa çıkarılacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu