18 aydır Sırbistan’da tek kişilik bir hücrede tutulan Ecevit Piroğlu, tüm insani haklardan mahrum bir şekilde tecritte bulunuyor. Bugüne kadar yapılan iki ayrı duruşmada mahkeme, Ecevit Piroğlu’nu Türkiye’ye iade kararı vermiş, Piroğlu ise bu kararları protesto ederek 136 gün boyunca açlık grevi yapmıştı. Piroğlu açlık grevini bitirmiş de olsa, sağlık sorunları devam etmekte.
Piroğlu’nun Türkiye’ye iade edilmesi tehlikesi sürerken Avrupa Partizan bir açıklama yayımlayarak kamuoyunu sokaklarda Ecevit Piroğlu’nun özgürlüğünü istemeye çağırdı.
Yapılan açıklamada şunlar ifade edildi:
Türk devleti Ecevit Piroğlu’nun iadesinin gerçekleşmesi için Sırbistan hükümetiyle defalarca görüşmeler yaptı. Ecevit Piroğlu’nun Gezi Direnişi’nde yer aldığı ve bu direnişe önderlik yaptığı, Rojava’da Kürt halkıyla dayanışma içinde bulunduğu gerekçesiyle Türk devleti Piroğlu’nu ısrarla istemektedir.
Ecevit Piroğlu’nun Türkiye’ye iade edilmesi durumunda yaşamı tehlikeye girecektir. Adil bir yargılamanın zaten mümkün olmadığı Türkiye’de Piroğlu’nun ömür boyu hapishanede tutulması tehlikesi vardır.
Ecevit Piroğlu, 18 Ocak 2023 tarihinde yeniden yargılanacak ve Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceğine karar verilecektir. Bu duruşma Ecevit Piroğlu’nun geleceği açısından oldukça önemlidir. Duruşma öncesi Avrupa’da tüm alanlarda Ecevit Piroğlu’yla dayanışma için sokağa çıkmalıyız. Sırbistan konsoloslukları önünde yapılacak gösterilerde Piroğlu’na özgürlük talebimizi haykırmalıyız.
Ecevit Piroğlu’nun özgürlüğünü sadece bireysel bir talep olarak görmemeliyiz. Avrupa devletleri, politik kimliğe sahip devrimci ve yurtseverleri Türkiye’ye iade için artık kendi yasalarını da çiğnemeye başladılar. Türk devletiyle kurulan çıkara dayalı ilişkilerde devrimciler ve yurtseverler pazarlık konusu yapılmaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması için Türk devletinin devrimcileri ve yurtseverleri pazarlık konusu yaptığı bilinmektedir. Bunun gerçekleşmesi için yasalarında değişikliğe giden bu ülkeleri başka ülkelerin de takip etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Sorun ciddidir. Hiç kimse bu durum “beden uzaktır” diye düşünmemelidir. Unutmayalım ki, burjuvazi için insan hakları ve insan yaşamının bir değeri yoktur. Onun için önemli olan sınıf çıkarlarıdır.
