Güncel

Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon, Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi

TBB ve Adalet Bakanlığı eliyle ruhsatları gasp edilen avukatlar Çağlayan Adliyesi önünde eylem gerçekleştirdi

Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı eliyle ruhsatları gasp edilen avukatlar, Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bu amaçla kurulan ‘Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon’ tarafından gerçekleştirilen eyleme HDP milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katılarak destek verdi.

Çağlayan Adliyesi önündeki açıklamada avukatlar ve stajyer avukatlar “Ruhsatları Gasp Edilmiş Avukatlar Adli Yılı Açamıyor” pankartı açtı.

“Ruhsatlar derhal verilmeli”

Eylemde ilk olarak söz alan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, “Bir kez daha bir haksızlık ve gaspa karşı bir aradayız. Savunmaya yönelik saldırılar dur durak bilmiyor. Avukat arkadaşlarımıza sürekli gözaltı ve yargılama tehditleriyle gözdağı verilmeye çalışılıyor. Savunmanın sözü ve sesi her yerden kesilmeye çalışılıyor. Çünkü savunma demek; insan hakları, demokrasi ve hak arama özgürlüğünün önünün açılması demek. Ruhsat gaspıyla karşı karşıyayız” dedi. Baskılara son verilerek ruhsatların bir an önce verilmesi gerektiğini vurgulayan Gülüm şunları ifade etti:

“Yasal düzenlemede var olduğunu iddia ettikleri ancak sadece yorumlarla hayata geçirmeye çalıştıkları düzenlemelerle arkadaşlarımızın avukatlıkları kabul edilmiyor. TBB tarafından verilen avukatlık ruhsatları Adalet Bakanlığı tarafından iptal ediliyor. Gerekçe ise soruşturma, kovuşturma ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları. Bu bütünüyle masumiyet karinesine, çalışma özgürlüğüne ve hak arama özgürlüğüne aykırıdır. Bu iktidar, insanları haksız ve hukuksuz gerekçelerle mahkum edip ya da adli süreçlerle muhatap edip ruhsat vermemek için bunları bahane olarak sunuyor. Biz kabul etmesek de yasal düzenlemede sadece kovuşturmadan söz edildiği halde soruşturma da bu sürece dahil ediliyor. Hakkınızda henüz bir karar verilmeden, yıllarca süren yargılamalarla ruhsat hakkınızın gasp edilmesi en büyük hak ihlallerinden biri. Arkadaşlarımıza yönelik bu baskı bir an önce ortadan kaldırılmalı ve ruhsatları verilmeli.”

“İktidarın aklına 15 Temmuz’dan sonra geldi”

Hemen ardından söz alan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “80’li yıllardan bu yana Avukatlık Yasası’nın 5’inci maddesi durmasına rağmen ne hikmetse iktidarın aklına bu madde 15 Temmuz darbe girişiminin ardından geldi. Tamamen hukuka aykırı şekilde uygulanıyor. Türkiye’de en kolay iş, savcıların insanlar hakkında herhangi bir delil olmadan dava açması. Genç meslektaşlarımızın haklarında, öğrencilikten kalma soruşturmalar olabilir; bu soruşturmalar kovuşturmalara dönüşmüş olabilir ancak haklarında bir tek mahkumiyet kararı yok. Bu tutum savunma mesleği bakımından kabul edilemez. Daha dün Cumhurbaşkanı, baroları ve avukatları hedef alan çok ağır suçlamalarda bulundu. Adaletten uzaklaşıldığında ilk hedefe alınan meslek örgütleri barolardır ve avukatlardır. Ama biz adalet, demokrasi ve adaletten yana yeni bir düzen inşa edeceğiz” diyerek ruhsatları gasp edilen avukatlara destekte bulundu.

Koordinasyon üyesi Esra Yeşilova tarafından okunan basın metninde ise koordinasyonun kuruluş amacı, ruhsat gaspının ne anlama geldiği ve avukatlık mesleğinin icrasına dönük anti-demokratik uygulamalar anlatıldı. Açıklamanın tamamı şöyle:

“Bu hafta yeni adli yılın açılış haftası. Son birkaç senedir olduğu gibi, bağımsız olması gereken Yargı, yürütmenin merkezi olan Cumhurbaşkanlığı sarayında Adli Yılı açıyor! Cübbelerini iliklemeyen hakimler, savcılar, avukatlar, baro başkanları ise bu sene de Saraya gitmiyor, yeni adli yılı bağımsızlıklarını koruyarak karşılıyor.

Ancak diğer yandan cübbelerini hiçbir zaman, hiçbir yerde iliklemeyecek olan Ruhsatları Gasp edilmiş Avukat adayları ise bu sene de ruhsatsız olarak yeni adli yılı karşılıyor, zira avukatlık yapma hakları engelleniyor!

Devletin bütün etkinliklerinin, yasamanın ve yürütmenin işlemleri de dâhil olmak üzere, hukukla bağlı olması ve hukukiliğinin denetime açık olması durumunda, hukuk devletinin varlığından söz edilebilecektir. Bu denetim de bağımsız ve tarafsız yargı eliyle yapılabilecektir. Bağımsız ve tarafsız yani adil bir yargı için olmazsa olmaz koşullardan biri de, yargının diğer ayakları ile eşit güce sahip, bağımsız ve güçlü bir savunmanın varlığıdır.

Ancak son yıllarda yargının bağımsızlığına – ve özellikle savunmaya – yönelik gerçekleştirilen birçok saldırı Türkiye’de avukatlık mesleğinin niteliğine, itibarına, savunma hakkına ve bir bütün olarak adil yargılanma hakkına ciddi hasarlar vermiştir. Son birkaç yıl içerisinde yapılan kanun değişiklikleriyle avukatların; belirli suçlara ilişkin dosyalarda müdafilik yapması keyfi olarak yasaklanmış, müvekkilleriyle gizli ve özel olarak görüşme hakkı ihlal edilmiş, avukatlar, müvekkillerine isnat edilen suçlardan dolayı yargılanmış, işkence görmüş, tutuklanmış ve ağır hapis cezalarına çarptırılmıştır. Savunma hakkının sindirilmeye çalışıldığı bu siyasi atmosferde stajını tamamlamış ve avukatlık ruhsatı almaya hak kazanmış avukat adayları olarak bizlerin ruhsatlarının Adalet Bakanlığı’nca gasp edilmeye çalışılması da tam da bu nedenle şaşırtıcı değildir.

Avukatlık Kanunu m.5/3’e göre Adalet Bakanlığı, hakkında belirli suçlardan ya da 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan kovuşturması bulunan avukat adaylarının ruhsat başvurularının, kovuşturmalarının sonuna kadar bekletilmesi yönünde görüş bildirebilmektedir. Avukatlık Kanunu’nun bu hükmü henüz hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmayan bir avukat adayının mesleğe adım atmasını engelleyerek, masumiyet karinesini, çalışma hakkınıengellemekte, hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerinden yararlanma haklarını ihlal etmektedir. 1986 yılında yürürlüğe girdiği günden bu yana herhangi bir uygulaması bulunmayan ve Anayasaya açıkça aykırı bu kanun hükmü 2016 yılındaki darbe girişimi sonrası adeta diriltilmiş ve kanunilik peçesi altında bir muhalif avına dönüştürülmüştür. Hatta Anayasal hakları ihlal eden bu kanun hükmünün kapsamı dışına çıkılma ihtiyacı hissedilmiş ve bakanlık tarafından hakkında yalnızca bir ceza soruşturması bulunan avukat adaylarının dahi ruhsatlarının bekletilmesi yönünde görüş bildirilmeye başlanmıştır. Bakanlık bununla da kalmamakta, TBB’nin direnerek ruhsat verdiği avukatların ruhsatlarının iptali için bu kanun hükmüne dayanarak davalar açmaktadır. Bakanlığın 30 yıl boyunca uygulanması olmayan bir kanun hükmüne bu denli sarılması hukukilik adına değildir, siyasi bir tercihtir. Muhalif avukat adaylarını, dayanaksız ve uzun yıllar süren yargılamalarla sindirme amacı taşımaktadır.

Muhalifleri ve onların savunmanlığını üstlenecek avukat adaylarını bu şekilde bastırmanın tadını alan Bakanlığın bir sonraki adımının ne olacağını kestirmek mümkün değildir. Hukuki belirlilik ve kazanılmış haklara ilişkin güven ortadan kaldırılmış ve mesleği yapıp yapmayacağımıza yönelik tayin edici karar politik olarak iktidarın yanında olup olmadığımıza göre belirlenir olmuştur. “Ağaç yaşken eğilir” mantığıyla mesleğimizi icra edip etmeyeceğimize karar vermeye çalışan bu haramiliğe karşı baş kaldırıyoruz. Tam da bu nedenle bir araya gelerek koordinasyonumuzu kurduk. Bizler içinde ruhsatları hukuksuzca gasp edilen avukat adayları, bu hukuksuzluğa karşı onları destekleyen avukatlar ve stajyerler, hukuk kurumları ve insan hakları kurumları temsilcileri olarak 23 Mayıs tarihinde, dünyada süregelen pandemi koşulları sebebiyle kuruluşumuzu sosyal medya hesabımız, twitter’dan deklare etmiştik.

Geçen süreçte hem sosyal medya çalışmaları yapmış, hem de Barolara karşı hukuksuz müdahalelere karşı baroların yanında saf almıştık. Tam da bu sebeple, savunmaya yapılan her türlü saldırının amacının aynı olduğunun da bilinciyle barolarımızı bizimle dayanışmaya çağırmıştık. Bu vesileyle destekçimiz olan barolara teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Milletvekillerimiz, Avukatlık Kanunu m.5/3 gerekçesiyle kaç kişinin ruhsatının gasp edildiğini de içeren soru önergeleri vermiş, desteklerini açıklamışlardır, onlara da teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Bu basın açıklamasıyla Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon olarak, ilk fiziki açıklamamızı gerçekleştirirken hem bu hukuksuz kanun hükmü nedeniyle mağdur edilen hukukçu gençlerin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz; hem de tüm baroları, hukuktan ve adaletten yana tüm kesimleri mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz.”

Koordinasyonun imzacıları arasında Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi İçin Hukukçular, İnsan Hakları Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı ve Toplumsal Hukuk bulunuyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu