GüncelMakaleler

DENGE AZADÎ | PKK Şengal’den Çıktı ama Bağdat ve Hewler hedefine ulaşır mı?

"En son yaşanan gelişmelerle beraber, PKK tarafından Şengal’den çıkıldığına dair bir açıklama yapıldı. Elbette ki yıllardır Şengal halkı ile beraber, DAİŞ saldırıları başta olmak üzere birçok saldırı karşısında direnen ve Ezidilerin yanında saf tutan PKK’nin bölgeden çıkmış olması bir kayıp olarak nitelendirilebilir"

Haftalardır Kürdistan’ın dört parçasında da kapsamlı tartışmalara konu olan Şengal’de, yeni gelişmeler yaşanıyor.

Şengal özelinde yapılan anlaşma ile beraber, esas amaçları PKK ve PKK’ye yakın güçleri (YBŞ) bölgeden çıkarmak olan anlaşma taraflarının açıklamalarına çoğu kez şahit olduk.

Esasta PKK’nin bölgedeki varlığının (sadece anlaşma taraflarına değil, işgalci ve sömürgeci güçlere de) rahatsızlık verdiği açık bir biçimde ifade edildi, ediliyor. Özelde ikiyüzlü açıklamalarını sürdüren KDP tarafının, PKK’yi TC devletinin saldırganlığından, savaş politikalarından sorumlu tuttuğuna dahi şahit olduk.

PKK’nin 2014’ten beri Şengal’de ve toplamda bölgede daha etkin olmasının, TC devletine bir saldırı bahanesi sunduğu, yerelde yaşayan halkın saldırılar sonucu köy boşaltmak zorunda kaldığı, aynı zamanda PKK’nin sebebiyet verdiği(!) bütün bu olaylar zinciri sonucunda Kürdistan’ın hem ekonomisine hem de ulusal birliğine bir darbe vurulduğu iddiasında bulunuluyor. Bu iddiada bulunan taraf olan KDP ve Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye ile yaptığı petrol anlaşmasını gözden kaçırdığını varsaymak gerekiyor elbette ki!

Tartışmaya mahal vermeksizin Şengal’e yönelik bir saldırı niteliği taşıyan bu anlaşmanın yanında, Federe Kürdistan bölgesinde halk, ekonomik krizden kaynaklı sokaklara dökülmüş durumda, protestolarını sürdürüyor. Ancak ekonomik krizin, protestoların sorumlusunu ararken dönüp kendine bakmaktan aciz olan KDP ve bölgesel yönetim suçlayacak birilerini aramakta. Kendine düşman bellediği PKK dururken suçlu bulmak elbette zor değil. Belirttiğimiz gibi bölgede kalmakta ısrarcı olması PKK’nin, yaşanan olumsuzluklardan sorumlu olmasına yeterli bir sebep olarak gösteriliyor.

Mevcut durumda tüm bu yaşananlar, Şengal halkı başta olmak üzere Kürt ulusunun çıkarlarını gözetmek bir yana dursun, daha fazla darbelemekten başka bir şey yapmayan KDP’nin iddialarının inandırıcılığını ne denli yitirdiğinin bir göstergesi. Yapılan açıklamaların ikna edici bir tarafı ve inandırıcılığı yok.

Yabancısı olmadığımız süreçler yaşanıyor Şengal’de ve Bölgesel Yönetim Başbakanı Mesut Barzani başta olmak üzere provokatif açıklamalar yapılarak PKK hedef gösteriliyor. Mevcut gelişmelere baktığımız zaman Şengal halkı yapılan anlaşmaya, YBŞ ve Şengal Özerk Meclisi’nin yok sayılmak istenmesine, esasında kendi iradelerinin çiğnenmesine karşı çıkıyor ve protestolarını sürdürüyor. Saldırı ile karşılık bulan bu protestolar henüz kesilmiş değil. Ayrıca Ezidxan Asayiş Merkezleri’ni kaldırmak isteyen Irak Merkezi Hükümeti’ne karşı çıkan ve bunu kabul ettiren halk, saldırılar karşısında teslim olmayacaklarını ve kazanımlarını korumak adına ellerinden geleni yapacaklarını anlaşma taraflarına göstermiş oldu.

En son yaşanan gelişmelerle beraber, PKK tarafından Şengal’den çıkıldığına dair bir açıklama yapıldı. Elbette ki yıllardır Şengal halkı ile beraber, DAİŞ saldırıları başta olmak üzere birçok saldırı karşısında direnen ve Ezidilerin yanında saf tutan PKK’nin bölgeden çıkmış olması bir kayıp olarak nitelendirilebilir. Ancak dönüp baktığımız zaman Şengal halkı PKK’yi, haklı taleplerinin, mücadelelerinin yanındaki duruşunu çok net bir biçimde görmektedir.

PKK Şengal’i sadece bir mevzi, Rojava’ya geçiş bölgesi, yani stratejik konumu dolayısıyla önemli bir bölge olarak görmediği için hem Bağdat hem de Hewler hükümetinden ayrışmaktadır. Diyebiliriz ki, PKK bölgeden ayrılmıştır, ancak ideolojik olarak yerel halk içerisinde iyi bir örgütlenmesi mevcuttur.

Sadece dışarıdan bir güç olarak görülemeyeceği için halk içerisindeki saygınlığı ve kabullenilmiş olması gayet doğaldır. Ki Şengal Demokratik Özerk Meclisi hala, yerel halkın ve Ezidilerin iradesi konumundadır. Meclisin ise PKK ile ilişkisi ve yakınlığı da ortadadır.

Hem Bağdat hem de Hewler hükümetinin yaklaşımlarının yabancısı olmadığımızı, somutta çok kez bu türden politikalar ile karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Stratejik açıdan mühim bir bölge olan Şengal’e, ekonomik kriz dolayısıyla sokaklara dökülen halka saldırıp, TC ve ABD ile işbirliğini sürdürüp, bütün bu yaşananlardan “dış mihrakları”(!) yani PKK’yi sorumlu tutmak iki tarafın da sıkışmışlığının resmidir.

Yaşanan saldırıların hiçbir mantıklı ve ikna edici tarafı bulunmazken, iki tarafın da inandırıcı olmayan söylemlerin ardına sığınması gayet doğaldır. Çünkü Şengal halkı yıllardır yanında duranın kim olduğunu, halka saldıranın kim olduğunu gayet net bir biçimde görmektedir. Ayrıca Irak Merkezi Hükümeti, TC, ABD gibi dış güçlerle ittifakını devam ettirdiği sürece KDP’nin, halkın gözünde daha net bir konuma sahip olacağı da açıktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu