Makaleler

Derini de paraleli de devletin kendisidir

 

Marksizm, devleti bir sınıfın diğer sınıf üzerindeki baskı aracı olarak tanımlar. Buradaki diğer sınıf sadece proleterya ve küçük köylülük değildir. Aynı zamanda belirli koşullarda burjuva sınıfını da içine alır. Sermayenin el değiştirmesi olarak tabir edilen süreçlerde burjuvazi, burjuvaziyi ezmede devlet erkini kullanır. Egemen sınıfların devlet yönetimine hâkim olma savaşı yine aynı duruma sahne olur.

Devlet kavramının sınıfsal içeriğine ters bir durum değildir bu. Fakat ezilen sınıflara egemenliğin erki olarak devletin sarsılmaz bir bütün olduğunu göstermek ve devlet içindeki çatışmaları, farklılıkları göstermemek adına “devlet içinde devlet”, “devletçikler”, “derin” veya “paralel” devletler üretir. Sınıfsal erkin ezilen sınıflar cephesinden zayıflanması engellenmeye çalışılır. Üretilen kavramlar gelişi güzel olmayıp, doğrudan egemen sınıf politikasıdır.

Ama öyledir ki geliştirilen bu politika, kendi kuyusunu kazmak anlamındadır. Devlet tüm sınıfsal biçimleriyle birlikte devlettir. Sınıflar kendi içlerinde ve birbirleriyle daimi çelişki içindedir. Dolayısıyla homojen bir devlet yapısı yoktur. Devlet erkine sahip olan egemen sınıfların kendi aralarındaki çelişkilerin uzlaşmaz hale gelmesiyle “derin” veya “paralel” devletler üretilir. İfade edilen tasfiye edilmesi gereken siyasi gücün devlet karşıtı olarak aforoz edilmesidir. Yani “derin” ya da “paralel” olanın devletin kendisi olduğu sadece tasfiye edilmesi gerekenler olduğudur.

Hemen her saflaşmada, devlet içinde nüfuzu fazla olan kimsenin devlet yönetiminde tam hâkimiyet adına soyunduğu tasfiye savaşında kullanılan argüman aynıdır. Ulusalcı-Kemalist kadro ve siyaseti tasfiye edilirken “Derin Devlet” tanımı kullanıldı, Gülen Cemaat’ini tasfiye çabasında da “Paralel Devlet” tanımı kullanılıyor. Argümanın aynı olması gibi amacı da aynıdır. Toplumdaki devlet algısını da kullanarak, tasfiye edilecek olan gücün hem devlet içinde hem de toplum nezdinde yeniden aynı nüfuza erişemeyecek düzeyde tasfiye edilmesidir.

“Derin” veya “paralel” kavramları devlet dışında, devlet oluşumu anlamından ziyade, egemen sınıflar arasındaki çelişkinin düzeyini gösterir. “Derin Devlet” kavramı daha çok mafyatik ve askeri yapılanma içerisinde olan devletin “Faili Meçhul” işlerini yapan oluşumların ya da kişilerin tasfiye edilmesinde kullanılan tabirdir. İyice deşifre olan ve devlet ayak bağı olan güçlerin yine devleti aklayarak tasfiyesidir. Ergenekon süreci böyle bir tasfiye sürecidir. İçerisinde ulusal ve uluslararası siyasi ve ekonomik gelişmeleri taşısa da TC devletinin hem aklanması hem de ulusalcı kemalistlerin tasfiye edilmesidir. Cemaat’e yönelik “paralel” tanımıysa Cemaat’in devlet içindeki nüfuzuna göndermedir. Devlet organlarındaki örgütlenmenin boyutunun ifadesidir. Bu gücün artık, AKP önünde ciddi bir engel teşkil eder hale geldiğinin göstergesidir.

Her iki kavramında taşıdığı politik anlam, tasfiyesi düşünülen kesimin devlet düşmanı olarak ilan edilmesidir. Bu egemen sınıflar arasındaki mevcut çelişkinin uzlaşmaz aşamaya geldiğinde ilanıdır. Geriye her ne olursa olsun devletin sınıfsal niteliğini ve toplumsal algıdaki yerini korumaktır. Başbakanın, çeşitli illerdeki mitinglerinin burjuva-AKP medyasında canlı yayın olarak dakikalarca verilmesinin toplumsal mesajı budur.

Derin ya da paralel, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, iki kavramında taşıdığı anlam tekdir: her ikisinin de devletin kendisidir. Söz konusu devletse, onun sınıfsal niteliğini, siyasal misyonunu ve toplumsal algıdaki yerini korumak adına gerisi teferruattır. Gerekirse derin olur, gerekirse paralel ama her halükarda devlet, devlet olur. (Bir ÖG okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu