GüncelManşet

Irmak: “Gever devletin şehirle olan kavgası, şehirden aldığı intikamdır”

Gever: 78 gün boyunca süren sokağa çıkma yasağı ile birlikte katliam ve yıkım politikalarının sonucunda 77 kişinin katledildiği ve 11 bin 500 evin yakılıp yıkıldığı Gever’e yasağın kalkmasının ardından halkın dönüşleri devam ediyor. Evleri hakkında yıkım kararı çıkmasına rağmen yeniden inşaya girişen ve evlerini, topraklarını terk etmeyeceklerini söyleyen Gever halkı, tek bir eşyalarının dahi kalmadığı evlerine dönüyorlar.

Peki Gever’de 13 Mart’ta başlayan ve 7 Haziran günü sona eren sokağa çıkma yasağı boyunca neler oldu? Sonrasında ortaya çıkan tablo ne oldu? Yasağın ardından şehirde durum nedir? Gever halkı ile dayanışma için neler yapılıyor?

Gever’deki duruma ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Selma Irmak gazetemize konuştu.

Devlet halkı göçe zorluyor!

Gever’de 13 Mart günü TC’nin kolluk kuvvetleri tarafından başlatılan katliam uygulamaları 38 gün boyunca sürdü. 77 kişinin katledildiği 38 günün ardından 40 gün daha sokağa çıkma yasağı sürerken bu süreçte de evler yakılıp yıkıldı, talan edildi. Irmak, bu 40 günlük süreci yorumlarken “Gever, devletin şehirle olan kavgası, şehirden aldığı intikam olarak değerlendiriyoruz” ifadelerini kullanıyor ve şöyle devam ediyor: “Özellikle Cumhuriyet, Güngör, Orman ve Kışla mahallelerinde, hendeklerin olmadığı yerlerde 38 günlük sürecin ardından çok büyük yıkımların yaşandığını, yıkımla beraber evlerin ateşe verildiğini, halk evi olarak kullanılan binaların yerle bir edildiğini gördük.

Sûr ve Cizîr’de de biz bu yıkımları gördük. Ancak Gever’de durum daha sistematik ve proje kapsamında olduğu belli olan yıkımlardı. Örneğin Cumhuriyet Mahallesi’nde aynı sırada bulunan evlerin direkt kolonlarına zarar verilmiş. Evlerin yakılması da bununla ilişkili. Yani bir duvarı yıkılmış evi tamir edebilirsiniz ama yanmış bir evin tamiri mümkün değil” diye duruma ilişkin bilgi veren Irmak, ayrıca Kaymakamlık ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde yeni bir şehir planlaması yapıldığını öğrendiklerini aktarıyor. Bu plana göre kırmızı noktalarla belirlenen bölgelerde yıkım yapılacak. Dikkat çekici yan ise bu kırmızı noktalı yerlerin şehrin üçte ikisini kapsaması! Buralara hükümet konağı, karakol, askeri binalar vs. yapılacağı ise açık.

Irmak, Valilik ile yapılan görüşmelerden ise Gever’in il olması, Colemêrg’in Gever’e taşınması kararlarının alındığının ortaya çıktığını açıklıyor. Kolluk kuvvetleri tarafından ise halka sık sık “Artık burası bizim. Buradan çıkın gidin. Burası yeni bir kent olacak” denilmesi bunun göstergelerinden biri.

Gever halkı: “Bizi teslim alamayacaklar”

Irmak, Gever’e ilişkin bu planlamaların Gever halkını bölgeden göç ettirmek üzere yapıldığına dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Burada halkı zorla göçe sevk eden bir yaklaşım var. 90’lardaki köy boşaltmalarına benzeyen bu yöntemle demografik yapının değiştirilmesi planlanıyor. Bir kültür yok edilmeye çalışılıyor. Burada halkın uğradığı zarardan devlet sorumludur ve bu zararı karşılamakla yükümlüdür. Ancak Valilik tarafından halka ‘Neden döndünüz?Eviniz yok artık burada’ ifadeleri kullanılıyor. Bu da planlananı gösteriyor.

Ayrıca yıkılan evlerin tazminatının ödenmesi ile ilgili de halka siyasi tercihlerinin değiştirilmesi yönünde baskı yapılıyor. Ancak Gever halkı buna karşı çıkıyor. Bütün dayatmalara rağmen halk, mahallelerine geri dönüyor, kullanılamaz halde olan evlerinin önlerinde çadır kuruyor. Halkın bu tutumuna karşılık ise devlet, kira ödeneklerini kesiyor! Gever halkı buna karşılık “Biz bu enkazların üzerinde yaşayacağız, açlıktan öleceğiz gerekirse. Ama toprağımızı terk etmeyeceğiz. Bizi teslim alamayacaklar. Biz bir daha mülteci olmayacağız kendi topraklarımızda” diyor.

Devlet kimyasal silah kullandı

78 gün süresince sadece şehir merkezi değil, köylere yasak konuldu. Yasak konulan köylerden biri ise Kuruköy’dü ve burada yaşanan çatışmalarda 4 kişi yaşamını yitirirken yine tahrip edilmemiş ev bırakılmadı. Bu süre boyunca köylerde ne insanlar dışarı çıkabildiler, ne de hayvanlarını otlatmaya götürebildiler. Birçok hayvanın da telef olduğu köylerde, köylülerin başlıca geçim kaynaklarına da zarar verilmiş oldu.

Daraköyü’nde de 13 gerillanın köyden çıkmaktayken öldürüldüğünü belirten Irmak, “Bu 13 kişi, infaz edilmiştir. Yakalandıkları halde gözaltı veya tutuklama tercih edilmeyerek direkt öldürülmüşlerdir” ifadelerini kullanıyor.

Şehirde devlet tarafından direkt infazların gerçekleştirildiğine dikkat çeken Irmak, şu ifadeleri kullandı: “Defalarca Adli Tıp Kurumu’na gittim. Pek çok cenaze yanmıştı ve tanınmayacak haldeydi. Cenazelerin uzuvları kopmuştu. Bir kadının vücudunda palet izleri vardı. Yani üzerinden tank veya panzer geçmişti. Burada kimyasal silah kullanıldığına ilişkin kanıtlar da var.” Adli Tıp Kurumu tarafından bütün ısrarlara rağmen katledilenlerin otopsi sonuçları verilmiyor. Bu nedenle burada gerçekleştirilen katliamda kimyasal silah kullanıldığına dair belge bulunmuyor.

Gever için dayanışma çağrısı!

Gever’de uygulanan katliam ve yıkım politikalarına karşılık dayanışma büyüyor. Her yerden gönüllülerin geldiği kentte, yeniden inşa için çalışmalar başlamış durumda. Irmak, “Dayanışma, uygulanmak istenen politikalara karşı direnci artırıyor. İlk süreçte mahallelere girdiğimizde bizimle beraber panzerler de girerken bugün dayanışma sayesinde giremiyorlar” diyerek dayanışmanın öneminden bahsediyor. Çevre illerden belediyeler ve Rojava Derneği’nden gelen yardımlar da Gever’in toparlanmasında önemli role sahip. Yasağın kalkmasının hemen ardından hukuk, sağlık, hasar tespit, inşa, gıda dağıtım, kardeş aile komisyonları oluşturulduğunu belirten Irmak, bu komisyonların çalışmalarına hızla devam ettiğin değiniyor.

Irmak son olarak, “Gever için hala daha fazla dayanışmaya ihtiyaç var. Bu nedenle herkesi dayanışmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. Evet, Gever’de devletin zorunlu göç ettirme politikalarına karşı daha fazla dayanışmaya ihtiyaç var.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu