GüncelManşet

Agir Heval’in ardından… (Salih Yiğit’e)

28 Ekim’de Şırnex-Silopi’de TC’nin Cudi Dağı’na başlattığı askeri operasyona karşı yapılan eylemde Salih Yiğit isimli genç polis kurşunuyla öldü”…

Çeşitli haber sitelerinde gördüğümüz bu haberde ismin tanıdık gelmiyordu; zira anadili yasak görülmüş, kimliğine yabancılaştırılmaya çalışılmış, en fazla “Kürt kökenli Türk” olmuş ancak bir türlü Kürt kimliğiyle kabul görememiş, her başkaldırısında bir katliamla karşılaşmış bir ulusun çocuğu olarak gerçek ismin TC’nin kayıtlarına girememişti.

Biz seni Agir olarak tanımıştık.

Aradan geçen birkaç günün ardından senin de tanıdığın bir yoldaş, bir internet sitesinde gördüğü fotoğrafını gösterdi. “Tanıdın mı?” dediğinde gayet net olan “bu, o!” cevabından çekindik, ancak birkaç fotoğrafını daha gördüğümüzde kabullenmek zorunda kaldık sen olduğunu. TC’nin almana izin vermediği ismin Gelhat Pirosî, seni tanıdığımız isminle ise Agir

 

Êzidî halkının yardımcısı Agir…

Yaklaşık bir ay öncesinde Silopî’deki Ezidî Kampı’nda tanıştık senle. Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu, Partizan, Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri, Yeni Demokrat Kadın ve Özgür Gelecek gazetesi olarak oluşturduğumuz heyetle ziyarete gelmiştik oraya…

Yaklaşık 850 kişinin kaldığı kampta sen ve beraberindeki iki arkadaşınla bir yandan yeni gelen ailelerle ilgileniyor, bir yandan da bize kamp hakkında bilgi vermeye çalışıyordunuz. Fotoğraf ve video çekimleri sırasında yanımızdan hiç ayrılmadın, yardımcı oldun. Resim çekmek için bir türlü çatıya çıkmayınca çözümü yine sen buldun, yeter ki biz çekelimdi!

Ziyaret bitip akşamı kampta geçirmek ve ailelerle sohbet etmek üzerinden plan yaparken yoldaşlarla iki gruba ayrılma kararı vermemizle beraber orada kalacak olan bizim grupla ilgilenecek arkadaşın sen olduğunu öğrendik ve ilk anlardaki uzaktan tanışıklığımız sona erdi. Artık dışarıdan gelen “yabancı” değil, aynı yolun yolcularının buluşma zamanlarını yaşamaya başladık.

 

salih yiğittt2Bağlılığın adı Agir…

Kampın koşullarını, Ezidî aileleri, orada gönüllü görevli olarak yer alışınızı ve daha çok kişiye duyduğunuz ihtiyacı anlatışın; Kobanê’ye gidip IŞİD’e karşı verilen onurlu direnişe katılma isteğin ancak bölgedeki ihtiyaçlara da yanıt olma çaban, görevine olan bağlılığını her cümlende hissettiriyordu.

2012’deki açlık grevleri sırasında tutsaktın hapishanede, sen de bedenini açlığa yatırmış; direnmiştin. Tutsaklığın sana çok şey kattığını aktarırken bize sohbetimiz gittikçe koyulaşıyordu. Senle geçirdiğimiz akşam boyunca anlatacak o kadar şeyin vardı ki ve keza bizim de sana anlatacak onca şeyimiz. Kurumumuzu tanımak adına sorduğun sorular, devrimci kişilik üzerine yaptığımız sohbetler, Kürtçe öğrenmemiz için bizi ikna etme çabaların… “Eleştiri-özeleştiri çok önemli yoldaş” diyerek konu üzerine uzunca tartışmalarımız…

 

Sana hoşça kal demiyoruz Agir…

Ertesi sabah ayrılırken sana hoşça kal diyemesek de Heval, senin ve senle birlikte o kampta Êzidî halkı için aylarca çalışma yapan yoldaşlarının bu emeğini, bu azmini, bu savaşta yerini alma halini inan ki günlerce örnek olarak anlatıp durduk.

Şimdi gidişin ani oldu, belki de her ölümün ardından olduğu gibi… Ama gidişin mücadelemizdeki kararlılığı pekiştirdi. Şimdi de sana hoşçakal demiyor; senin nezdinde tüm katledilenlerle beraber özgür bir yaşama merhaba diyoruz. Demek için mücadele veriyoruz!

 

Özgür Gelecek çalışanları

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu