Güncel

“Devlet bu çocuklara karşı suç işlemiştir”-Röportaj

İstanbul: Pozantı Çocuk Hapishane’de açığa çıkan neydi? Hapishanelerde çocuğa yönelik başta cinsel işkence olmak üzere tüm işkence yöntemlerinin ne kadar yaygın ve “sıradan” olduğuydu. Devletin çocuklar karşısında ne kadar suçlu ve kirli olduğuydu açığa çıkan. Çocuk hapishaneleri ve Pozantı’da yaşananlar üzerine insan hakları savunucusu Av. Eren Keskin’le bir söyleşi gerçekleştirdik.

–  Pozantı’da çocuk tutsaklara yönelik cinsel işkencelerin açığa çıkmasının ardından çok tartışıldı bu konu. Bakanlara kadar herkes konu ile ilgili konuştu. Neydi yaşananlar?

– Pozantı Cezaevi ile ilgili Adana İHD’ye çok sayıda başvuru oluyordu. Oradaki çocukların şiddet gördüğüne, taciz hatta tecavüz olaylarının yaşandığına dair ben de bilgi sahibiydim. Adana İHD’den de bilgi alıyordum.

Ama benim bu konu ile ilgilenmeye başlamam, esasta, konu ile ilgili Taraf gazetesine yansıyan F.G rumuzlu bir çocuğun röportajının ardından oldu. Bu çocuk beni aradı Adana’dan. Artık konuşmak istediğini, yaşadıklarını kaldıramadığını ve beni kamuoyundan tanıdığını ve güvendiğini söyledi. “Abla, benim anlatacağım çok şey var. Anlatamıyorum. Senin yanına, İstanbul’a gelmek istiyorum” dedi.

Bu arada Adalet Bakanlığı da çocukla görüşmeye başladığımı öğrenmişti. Beni Müsteşar Yardımcısı aradı. “Biz bu olayla çok ilgiliyiz. Bu çocuğu koruyacağız. Her türlü korumaya alacağız” dedi.

Ertesi gün çocuk yeniden aradı. Annesi endişeliydi İstanbul’a gelmesi konusunda. “Sen gelsen olur mu?” dedi. “Olur” dedim. Sonra çocuk alçak sesle “Abla, senin yanına geleyim. Buradan biraz uzaklaşmak istiyorum. İntihar etmekten korkuyorum” dedi. “Tamam” dedim. Ertesi gece binebilmesi için otobüs bileti aldık.

Biz, burada aramızda konuşuyorduk; “Geldiğinde nerelere götürelim onu? Yaşadıklarını biraz unutturalım. Psikiyatriste götürelim” diye. Biz bu planları yaparken, kalacak yer ayarlarken; o sabaha karşı bir haber geldi: Çocuk tekrar gözaltına alınmış!

Bu çocuk, “taş atan çocuklar” olarak bilinen ve gösterilerde yakalanan çocuklardan biri. Bu yüzden cezaevinde daha önce de yatmış. O gün gözaltına alındığında hem bu taciz suçlamasıyla ilgili ifadesi alındı hem de eski bir yakalama kararı olduğu iddia edilerek tutuklanıp, cezaevine konuldu!

Şimdi burada şu önemli:  Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı beni arıyor ve diyor ki “Biz bu çocuğu koruyacağız, her türlü koruma önlemini alacağız!” Buna rağmen bu çocuğun tutuklanıp, cezaevine konulması; bu konudaki ciddiyetsizliğin en açık göstergesi!

– Çocuk hapishanelerinin varlığı bile ciddi bir sorun değil mi?

– Bir kere biz, çocukların cezaevine konulmadığı bir dünya istiyoruz. Çocukların cezaevine konması kadar büyük bir hak ihlali olamaz diye düşünüyorum. En fazla suç işledikleri sabit olan çocukların belli merkezlere konularak; insan haklarına uygun, insan hakları savunucusu hekimler, psikologlar tarafından rehabilite edilmeleri gerekir.

Onun dışında çocuklara uygulanacak hiçbir hapis yöntemini kabul etmiyoruz. Ama böylesine kamuoyuna yansımış, cezaevinde şiddet gördüğü anlaşılmış bir çocuğun tekrar cezaevine gönderilmesi gerçekten korkunç!

Aslında cezaevlerinde çocuklara yönelik bu tür hak ihlallerinin yaşandığı çok uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Ve hiç kimsenin de değinmediği bir gerçek. Çünkü özellikle erkekler ve erkek çocuklar hiç anlatmıyor. Kadınlar da cinsel işkenceyi çok anlatamıyor ama son yıllarda daha fazla anlatmaya başladı. Ama erkekler feodal baskılar nedeniyle hiç anlatamıyorlar. Ve bu da ciddi travmalar yaşamalarına sebep oluyor.

Bu çocuğun bana “İntihar etmeyi düşünüyorum” demesi de böylesi bir şey. Hem çok kötü bir şey yaşamış hem de bunu açıklamak istiyor ve dolayısıyla bunun baskısı altında yaşıyor.

Cezaevlerindeki çocuk mahkumların durumu son derece önemli. Bu konuda acilen yasal bir düzenleme yapılarak, çocuk cezaevlerinin kaldırılması ve bunların rehabilite merkezleri haline getirilmesi gerekiyor. Bu, çocukların hem güvenceli hem de üzerilerinde bir baskı hissetmeden kalabilecekleri bir yer olabilir. Çocuklara yönelik her türlü kapatma insan hakkı ihlalidir.

– Çocuk hapishanelerinde ne tür hak ihlalleri yaşanıyor? “Taş atan çocuklar” olarak bilinen Kürt çocuklara baskıların daha fazla olduğu bilinen bir durum.

– Burada ırkçı ve şoven yaklaşım kendini çok fazla açığa çıkarıyor. Oradaki mahpuslar çocuk olmasına rağmen, “taş atan çocuklar”dan biri olduğunda adeta bir gerilla yakalanmış gibi görülerek; özellikle faşizan görüşlere sahip gardiyanlar tarafından şiddete maruz kalıyorlar. En çok görülen; kaba dayak, ölümle tehdit, uyutmama, taciz, tecavüz iddiaları…

Her şeyden önce çocuk mahpusların kaldığı cezaevlerinin sivil denetime açılması gerekiyor. İnsan hakları heyetlerinin rahatça buralara girebilmesi ve çocukların ifadelerini alabilmesi gerekiyor. Çocukların kendilerini baskı altında hissetmemeleri gerekiyor.

Oda/hücre sistemi yani izolasyon normal bir birey için bile büyük bir hak ihlali. Çocuklar üzerinde çok daha büyük bir etkisi var. Ve bu çocukların başına gelecek fiziki ya da psikolojik her türlü arazdan devlet sorumludur.

– Pozantı’daki çocukları Sincan’a götürdüler. Bu yeni bir travma değil mi sizce?

– Elbette. Kesinlikle yeni bir travma. Bir kere Sincan Cezaevi, hücre sisteminin olduğu bir yer. Bu tabii ki de bir travma.

Konu, kamuoyuna yansıdı. Bu, bir yönüyle iyidir. Fakat bu çocuklar korkuyorlar, çünkü “Başımıza daha neler gelecek?” endişesi içindeler. Yani demek istediğim, devlet bu çocuklara karşı suç işlemiştir.

– Sincan’daki çocukların artık mahkemelere getirilmeyerek mahkemelere uzaktan yayın aracılığıyla katılacak oluşu en çok gündeme gelen konulardan oldu. Mesela o yayın esnasında sadece çocuğun yüzü görünecek ve etrafında kendisini tehdit eden, baskı altına alan bir şey var mı/yok mu bilemeyeceğiz!

– Evet, tüm bunlar hak ihlalidir. Bunun çözümü de, biraz önce konuştuğumuz gibi, çocukların hapsedilmeden/kapatılmadan yargılamalarının yapılmasıdır.

Cezaevleri zaten terapiye, iyileştirmeye uygun alanlar değil. Bağımsız psikiyatristlerin girmelerinin mümkün olmadığı yerler. Ve çocuklar, tedavi edilmeden travmalarıyla baş başa kalmak zorunda bırakılıyorlar. Tedavi edilmeleri gerekirken, tam tersine, bir de kapatılmanın getirdiği ayrı bir travma yaşıyorlar. O nedenle bu durum, gerçekten çok büyük bir sorun!

– İşin bir de aileler yanı var. Bu çocukların çoğunluğunun ailesi oldukça yoksul ve Pozantı’ya giderken dahi çok zorluk yaşayan insanlar… Dolayısıyla Sincan’a giderken daha fazla zorlanacaklar ve çoğu zaman da gidemeyecekler. Bu, izolasyonu artıran bir durum değil mi?

– Bu durum da izolasyonun başka bir yöntemi! Bu ailelerin çoğu Kürt ve alt gelir sınıfına dahil. Pozantı’ya dahi zor giderken, Ankara’ya gitmeleri daha da zorlaşacak. Bu nedenle bu, çocuklarda bir de anne-babalarını görememe, yakınlarıyla görüşememe ayrı bir travmaya neden olacak. Kendilerini daha fazla yalnızlaştırılmış hissedecekler.

– Sizce devlet neden, bu çocukları hapishaneden çıkarıp ailelerine vermiyor da Sincan’a götürüyor?

– Aslında bu konu ile ilgili çok rahat, yasal bir düzenleme yapabilirler. İstedikleri zaman birçok konuda hızlıca yasal düzenlemeler yapıyorlar. Ama onlar için bir kıymeti yok. Çocuk da olsa…

Bunu aslında politik bir tavır olarak değerlendirmek gerekiyor. Kürt sorunu ile bunu ayrı tutamayız. O nedenle bu tavır aynı zamanda, Kürt sorununda uygulanan çözümsüzlük politikalarının çocuklara yansıyan bölümüdür.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu