Makaleler

Asimilasyon Politikasını Bir Biçimi: Cami-Cemevi

Günümüzün modern Hızır paşaları iş başında. Aleviler  bu coğrafyada bitmek bilmeyen bir hırsla asimile edilmek istenmiştir. Tarihler boyu devletin asimilasyon saldırılarıyla yüz yüze kalmış, her defasında asimilasyon dayatmalarına karşı kimliklerini, inançlarını, onurlarını koruyarak karşılık vermiştir. Bugün Ankara Tuzluçayır Mahallesi’nde yapılmak istenen Cemevi- Cami projesi de yeni bir asimilasyon saldırısından başka bir şey değildir.

Tuzluçayır Mahallesi, Alevi nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir semttir. Bu mahallenin seçilmiş olması bilinçli bir tercihtir. Mahalle yoğun bir Alevi nüfusunun yanı sıra, muhalif kimliğiyle de öne çıkan bir yerdir.

Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı ile Cem Vakfı’nın (Cumhuriyet Eğitim Merkezleri Vakfı=Cem Vakfı), Fettullah Gülen’in “önerisi”  üzerine “camii- cemevi aynı avluda Projesi”nin bu mahallede yapılıyor olması F. Gülen’in idealleriyle uyuşmaktadır.

Kimdir Fettullah Gülen? Gençliği komünizmle mücadele derneklerinde geçmiş, yeminli bir halk düşmanıdır. Gülen’in Alevilere karşı hassasiyeti hoşgörüsünden gelmiyor. Alevileri “sosyalizmin zararlı görüşleri”nden kopararak devlete yedeklemek, devletin resmi dini sunilik içinde eritmek, asimile etmek Gülen’in uzun yıllardır kurduğu gündüz düşleridir.

Aleviler yüzyıllar boyunca iktidarların asimilasyon saldırılarına uğradığı ve her defasında katliamlardan, büyük kırımlardan geçmek pahasına kimliğinden, kültüründen, inançlarından ödün vermeden onurlu bir duruşla kendilerini var ettiler.

Bugün karşımıza çıkan cami-cemevi projesi yeni bir asimilasyon projesidir. Alevi köylerine cami yapmak, Alevi çocuklarını yatılı okul diyerek imam hatip okullarında okutmak gibi asimilasyon yöntemlerinden buraya gelinmiştir. Bir önceki durumdan bu yeni duruma gelinceye kadar ki zaman aralığı, bu zaman içerisinde Alevilerin aldığı mesafeye (Alevilik adına, ezilen inanç biçiminin bu asimileye karşı direnişi adına aldığı mesafe) baktığımızda o kaba yöntemlerin bırakalım söndürülebilirliğini Alevi yangınına benzin dökme etkisi göstereceği için yine aynı amaçla ve hedef uğruna bu yeni biçime başvurulmuştur.

“Vatandaş Türkçe konuş”lardan Kürtçe eğitim noktasına gelinmesine benziyor. Ezilen ulus üzerinde uygulanan milli baskının hedefiyle ezilen inanç grupları üzerinde gerçekleşen baskının hedefi aynıdır. Tek inanç, tek ulus yapısına ulaşmak. Bunlar (yani farklı inanç grupları ve ulus grupları) faşizm koşullarında ilerici bir dinamik olarak var oluşlarını sürdürürler. İktisadi- ekonomik, siyasi olmak üzere başlıca nedenler ezilen ulus ve inanç grupları üzerinde asimilasyon, imha ve inkârı sürekli kılar. Asimilasyon saldırısında her dönem günün Hızır paşaları çıkarak Alevileri devletle barıştırmak, devletin denetimine almak istemiştir. Birinci paylaşım savaşı yıllarında Hacı Bektaş Dergâhı postnişini (Tekke Şehhi) Çelebi Efendi Alevilik kimliği üzerinden Dersimlileri, Ruslara karşı Osmanlı yanında savaşmak için ikna etmeye çalışmıştır. Mustafa Kemal ise “ Kurtuluş Savaşı” döneminde, “Postnişin Cemalettin Çelebi Efendi’yi ziyaret etmiştir. Bu görüşme sonrası Cemalettin Efendi Alevilerden oluşan “Mücahit Alayı”nı kurmuş kuvayi milliyecilerin emrine vermiştir.” (Dersim Raporları, Faik Bulut)

Yapılmak istenen Cemevi-cami projesinin temelleri ’90’lı yıllarda yapılan Milli Güvenlik toplantılarında atılmış, görev ise Fettullah Gülen’e verilmiştir. Yükselen devrimci muhalefeti bastırmak, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesiyle Alevilerin bağını koparmak, Aleviliği devlet denetimine alarak muhalif, ilerici yanlarının, eşitlikçi değer yargılarının ortadan kaldırılması ve yeniden şekillendirilmesini sağlamak hesabı bugünlere kadar sarkmış bir devlet ve cemaat düşüdür. Aleviliği Sünnilik içinde eritilmesi Fettullah’ın ulaşamayacağı bir hayaldir. AKP hükümetinin alevi açılımı başlamadan iflas etmiştir. İnançlarını özgürce gerçekleştirme ve bu coğrafyada eşit biçimde yaşamaları için değil, düzene entegre etmek için hazırlanmış açılımın akıbeti başka türlü olamazdır. Fakat egemenlerin alevi dinamiklerini parçalama, denetleme “sevdası” bitmemiştir. Aleviler bir an önce denetim altına alınsın diye elinden geleni ardına koymamaktadır. Gülen’in : “onların da  (aleviler) bazı yanlarının yontulması, şekillendirilmesi lazım” sözleri boşuna değildir. Bu sözler devletin ve cemaatin nasıl bir Alevilik istediğinin açık bir tanıtıdır.

Projenin finansını cemaate bağlı işadamları karşılayacak. Bu paralar herhalde hayır olsun diye ortalığa saçılmıyor. Tekkeyi bekleyen çorbayı içer sözü burası için geçerlidir.

Cemevi- cami projesi için akla “neden şimdi?” sorusu gelebilir; bunun cevabını Yavuz Sultan Selim’in torunlarına gönüllü Hızır paşalık yapan İzzettin Doğan veriyor: “ Gezi İsyanı sonrası bazı kötü niyetli gruplar Alevi- Sünni çatışması çıkarmak istedi. Bu proje ilk olarak bu girişimi önleyecek.” Evet, projenin ilk amacı Gezi İsyanı ile oluşan toplumsal muhalefetten (ve devrimcilerden) Alevi kitlesini kopararak, “ devletin Alevileri” haline getirmektir. İzzettin Doğan’ın sözleri projenin ne denli kirli ruhunu cellâdına satmışların projesi olduğunu gösteriyor.

Bu projeyi protesto etmek için, başta Tuzluçayır olmak üzere birçok yerde kirli oyunlarının tutmayacağını sakağa dökülen binlerin öfkesi gösterdi. Kokuları boşuna değil, sermayenin haydutları biliyorlar ki Gezi İsyanı’yla birlikte bir kez kırılmış yol açılmıştır. Artık ne yapsalar boşuna. Hızır Paşaların nafile çabaları nedenli kirlenmiş olduklarını bir kez daha açığa çıkardı. Cemaat bu projesiyle Aleviler tarafından kucaklanacağını sandı. Alevilerin sert tepkisi oyunlarını bir kez daha bozdu. Aleviliği devlete yedeklemek çabaları sokağın öfkesiyle karşılaştı ve kirli maskelerin pis suratlarından düşmesine neden oldu. Aleviler; Cem Vakfı denen vakfın amacının Aleviliğin içini boşaltarak Sünniliğin yedeğine almak, devlete biat ettirmek olduğunu anladı. Öyle ki Cem Vakfı Ankara Gençlik Kolları istifa ederek Hızır Paşalarla aynı sofrada oturmamıştır.

Egemenler ve onların tetikçileri ne yaparlarsa yapsınlar, ne Alevileri kendi Alevileri yapabilecek ne de Gezi İsyanı ile patlayan toplumsal öfkeyi, muhalefeti susturabileceklerdir. Çünkü buz kırılmış yol açılmıştır. 

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu