Kültür&Sanat

(DOSYA) Tahtacılar kimlerdir?

Tahtacılar, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşayan Alevilerdir. Oğuz boyundan gelmiş, Alevi inancına sahip Türkmenlerdendir. Yerleşik yaşama geçiş dönemleri, diğer Türkmenlerle aynıdır.

1400’lü yıllardan itibaren, devletin toprak iskan politikası sonucu yerleşik düzene geçiş başlamıştır. Yüzyıllar boyu, orman işçiliğinin yapılabildiği ormanlık alanlarda yaşamlarını göçebe olarak sürdürmüş bir topluluk olan Tahtacılar; kültür ve inançlarını bugüne kadar getirebilmişlerdir. Günümüzde, gelişen kültürel asimilasyon hali, bugüne kadar getirilen kültürel yapıyı tehdit etmektedir.

Tahtacılar’ın iktidarla çelişkileri

Tarihte, Safevi devleti ve Osmanlı Devleti arasında süren iktidar savaşları sonucunda Türkmenler; Orta Asya’ya, Horasan bölgesine geliş gidiş yapmak zorunda kalmıştır. Daha sonra yine iktidar dalaşlarından dolayı bu geliş-gidiş halinin önü kapatılmıştır. Bu nedenle nerede kalmışlarsa oraya yerleşmişler.

Tahtacılar, genellikle iktidar tarafından hor görülmüşler ve dışlanmışlardır. Zaten Tahtacılar da Osmanlı boyunca devletten uzak durup kendi içlerine dönük bir hayatı tercih etmişlerdir. Bu nedenle askere gitmemek için çoğu kez Acem veya Kıpti (Roman) olarak kendilerini nüfusa kaydettirmişlerdir.

Şamanizm’in derin etkilerinin hala görüldüğü Tahtacılar, kapalı kültürel yaşam tarzları nedeniyle bu yaşam biçimlerini hala koruyabilmişlerdir.

Anadolu Alevi mozaiğinin en renkli öğelerinden olan Tahtacılar, günümüzde daha çok Maraş, Adana, Mersin, Antalya, Akçeniş, Hızırkahya Denizli, Isparta, Burdur, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir, Çanakkale, Çorum, Tokat dolaylarında yaşamaktadırlar. Genellikle orman işiyle uğraştıkları için bu ismi almışlar. Osmanlı kayıtlarına 16. yüzyılda “Cemaat Tahtacıyan” olarak geçmişlerdir. Bazı bilgilere göre Tahtacılar, 11. yüzyılda Anadolu’ya göçen “Ağaçeri”’lerin soyundan gelen bir topluluktur. Çoğunlukla göçebelikten yerleşik düzene geçmiş durumdalar.

Günümüzde Tahtacılar

Mersin’de orman işçiliği yapan Tahtacılar’ın sayısı her geçen gün azalmaktadır. Konar-göçer yaşam tarzından yerleşik düzene geçilmesinin ardından topluluk üyeleri çiftçilikle, bağ bahçe işleriyle, gündelik işlerle ya da eğitimli olanlar aldıkları eğitimle ilgili bir meslekte geçimlerini sağlar hale gelmişlerdir.

Bu topluluktaki değişim sadece geçim kaynaklarında değil dini inanışlarda ve buna bağlı olarak cem ayinlerinde de görülmektedir. Mersin’deki Tahtacı yerleşim birimlerine, bağlı bulundukları ocaklardan eskisi gibi dedeler gelmemekte ve törenler (musahip olma, ikrar alma, düşkün kaldırma vb.) de yapılamamaktadır. Şu an Mersin’de üç yerleşim alanının (Köprübaşı, Çubukkoyağı Mahalleleri. ve Kaşdişlen Köyü) dedesi bulunmaktadır, ancak bu dedeler de yeni neslin ilgisizliğinden, devletin de kendilerine gereken saygıyı göstermemesinden ve buna bağlı olarak da yolun gereklerinin eskisi gibi sürdürülememesinden yakınmaktadırlar.

Devlet politikalarının etkisi

Tahtacılar; günümüzde ayrıca okul, yol, çeşme vb. insani ihtiyaçlarının giderilmemesinden dolayı oldukça zorlanmakta. Dolayısıyla bu ihtiyaçlarını gidermek için başka yerlere yerleşerek, ister istemez kendi kültürlerinden uzaklaşmak zorunda kalmışlar.

Tahtacılar tarih boyunca hep doğayla iç içe yaşamışlardır. Doğayı sevmek, onunla birlikte olmak, onu yaşamın kaynağı olarak görmek… Fakat devletin ormanlık alanlardaki ağaç kesme, yakma politikaları ve HES inşaatları Tahtacıların köylerini tehlike altına sokmakta ve göçe zorlamaktadır.

Kapalı yaşam tarzları ve devletin sağlık hizmeti sunmaması nedeniyle Tahtacılar, doğal bitkilerden elde ettikleri ilaçlarla kendi dertlerinin dermanını kendileri bulmuşlardır. Yine Tahtacılar giyim kuşamları, el sanatları, yemek kültürleri ile büyük bir kültürel zenginliğe sahipler. Örneğin desen desen halıları, büyük kıl çadırlar. Bu çadırlar yağmur geçirmiyor ve kışın sıcak, yazın serin oluyor.

Tahtacılarda kadın için yaşam zordur. Zorlu göçebelik koşullarında işin büyük kısmı Tahtacı kadınının omzundadır. Tahtacı kadını; çocukların bakımı, klasik ev (çadır) işleri, hayvanların bakımı ve hayvansal ürünlerin üretime dönüştürülmesi gibi birçok işi yapmak zorunda kalmaktadır. Ayrıca, orman işlerinde de kadının işgücü vazgeçilmez öneme sahiptir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu