Makaleler

Eğit Donat programı ile amaçlanan

ABD’nin Esad nezdinde değişen tutumu elbette belli bir evreye ulaştı. Bu durum sonuç itibari ile Esad’ın gitmeyeceği ve Suriye merkez hükümetinde kalıcı bir şekilde bekasını tesis edeceği kamuoyunda kabul görmüştür. Ancak ne var ki ABD ile Türkiye arasında imzalanan ve Suudi Arabistan ve Ürdün’ünde politik dâhilinde gerçekleşecek olan bir anlaşmaya imza atıldı. Bu anlaşma birçok çevre nezdinde acaba tekrar bir Esad yönelimi mi var şeklinde suale çekildi.

Anlaşmaya göre eğitip donatılarak Suriye’de görevlendirilecek toplamda 15. Bin kişi bulunuyor. Muhalif gruplar olarak nitelendirilen bu kesimi az çok tahmin edebiliyoruz. Esasta zaten uygulanan bu program açık biçimde yasal bir mevzuatla gündeme getirilmektedir. Bu anlamıyla Eğit Donat programı yeni bir politika değildir.  Ancak bu programın şimdiki hali bir süreçte gelinen evreyi tanımlamaktadır. Zira kamuoyuna sunulan bu anlaşma Suriye’de dünya devletleri nezdinde bir kabul görecek bir askeri birlik oluşturmak anlamına gelmektedir. Bu askeri birliğin varlığı her şeyden önce korsan bir devlet modelini tanımlanmaktadır. Eğitip donatılacak askeri birliklerin konuşlanacağı alanlar ve tutcakları toprakların denetimi bir sınır çizelgesi kapsamında değerlendirilmektedir. ABD Suriye’nin parçalanmasına dönük en başından beri işlettiği politikayı bu şekilde denetimde tutumak istemektedir. Grupların varlığı her şeyden önce ele geçirilen bölgelerin tutulması ve IŞİD’in ele geçirdiği toprakların denetimidir. IŞİD’e dönük bir strateji gibi görünen ve esasta IŞİD eliyle ele geçirilen toprakların şimdi ılımlılaştırılması ve denetimi gündemdedir.  Eğit donat anlaşması bir şekilde bu noktadan doğru tanımlanmalı ve anlamlandırılmalıdır.

ABD Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki “Program IŞİD’e odaklı ama muhalifler aldıkları eğitimleri ve teçhizatları rejime karşı savaşı sürdürmede kullanacak.”

Ancak bu savaşım daha çok alan elde etme değil elde edilen alanları tutma hamlesidir. Zira son günlerde Suriye’deki çete örgütler, Suriye ordusu tarafından çembere alınmış durumdadır.  Sonuç olarak bu hamle Esad’ı devirme hamlesinden öte Esad’ı  taviz vermeye zormala hamlesi olarak tanımlanabilir. Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) üyesi Ahmed Jakkal süreci şu şekilde tanımlamaktadır; “ Seçilen kişiler radikal eğilimli olmayacak, bunların farklı amaçlar güden gruplarla ilişkisi olmayacak. Ilımlı İslamcılar, laikler, Suriye’yi vatan olarak benimseyen kişiler eğitilecek”… muhalif grup temsilcilerinden Fevzi Zakiroğlu ise ““Dört sene içerisinde gerek Nusra’nın etkisiyle gerekse savaşın doğal sonucu olarak insanlarda İslami hassasiyet yükseldi. Eğer laik ve anti-İslamist bir ordu kurulursa bu proje doğmadan ölür. Milli ama İslami hassasiyetleri olan bir ordu kurulursa işe yarar.” (Radikal/ Fehmi Taştekin/21.02.2015)

Eğit donat projesi esas olarak tamda bu şekilde düşünceler üzerinden şekillenmekte ve beklentileri bu kapsamda yükseltmektedir. Oluşturulacak ordunun kitle desteği ve oluşturulacak denetim sistemi kuşkusuz bölgede karakol görevi üstlenecek bir “devletleşme” evresidir. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu