Emek

EMEK | OHAL’de, “İşimi geri istiyorum!”

Türkiye her geçen gün daha fazla haksızlığa, hukuksuzluğa ve zorbalığa sahne olmaya devam ediyor.

Temel hukuk kurallarının çiğnendiği, özgürlüklerin ve insan haklarının gasp edildiği ve halkın tüm kesimlerine yönelik saldırı ile fiili darbe döneminden geçiyoruz. Sözde kaldırılan OHAL, keyfi yönetim biçiminin daha ağır koşullarda devam ettiği, bütün hukuk kurallarıyla birlikte AKP/MHP faşist iktidarının, kendinden olmayanlara savaş açtığı bir süreç . Öyle ki 23 yıldır faillerin bilinmesine  rağmen gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri de bu saldırılarla karşı karşıya kaldı. Yani, AKP/MHP faşist ittifakı ile birlikte, politikalarını eleştiren ve muhalif duruş sergileyen herkesin çeşitli düzeylerde baskı ve tehditle karşılaştığını, gözaltına alınıp tutuklandığı dönemi yaşamaktayız.

Bu baskının bir hedefinde işçi-emekçiler yer almakta. Çünkü haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edildikleri işlerine geri dönmek için Kadıköy, Bakırköy, Sarıyer, Kartal ve ülkenin bir çok alanında baskı ile karşı karşıya olmalarına rağmen mücadele eden işçi-emekçiler var. Kanun Hükmünde Kararnamelerle işlerinden ihraç edilenler, atanması yapılmasına rağmen, taşerona kadro düzenlemesi ile “güvenlik soruşturması” adı altında tecrit edilerek hak gaspına uğrayan işçi-ekmekçiler, iktidarın kendinden olmayanlara açtığı savaşta, haklarını aradıkları için  hedefte.

 

“Birlik, Mücadele, Zafer”

Bundandır ki, işlerinden atılarak açlığa ve sefalete mahkum edilmek istenen işçi-emekçiler, direnme iradesi göstererek işine, emeğine, onuruna sahip çıkıyor. Bunlardan, KPSS ile zabıta olarak atandığı CHP’li Kadıköy Belediyesi’nde “Güvenlik Soruşturması” bahanesiyle 15 aydır keyfi bir şekilde işe alınmayan Boran Atıcı. Hakkında Gezi İsyanı’na katıldığına dair açılan bir dava olduğu bahanesiyle 15 aydır işe kabul edilmiyor.

CHP’li Sarıyer Belediyesi’nde çalışan işçi Türkan Albayrak da önce “kadroya” alındı, ancak aylar sonra, çalıştığı Sarıyer Toplum Sağlığı Merkezi’nden “güvenlik soruşturması” gerekçesi ile işinden atıldı.

AKP’li Zeytinburnu Belediyesi’nde de taşeron düzenlemesi ile birlikte “güvenlik soruşturması” kapsamında Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’ndeki işinden atılan işçilerden biri de Kenan Güngördü, İdare Mahkemesi’ne açtığı dava karara bağlandı. Mahkemenin kararında, Güngördü’nün işten atılmasının hukuksuz olduğu belirtilmesine rağmen işine iade edilmiyor.

Çünkü, AKP iktidara geldiği günden itibaren, rejime rengini vermek için her türlü yol ve yöntem ile birlikte hak gaspına imza atıyor. Özelliklede OHAL’le işçi-emekçilerin hakları için verdiği mücadeleleri bastırmak için yayımladığı kanun hükmünde kararnamelerle, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırdı. On binlerce kamu emekçisi işinden olurken, on binlercesi de mahkeme kararına bile gerek duyulmadan kamu hizmetinden atıldı. Sendikalaşmada, grevler ve patronlar tarafından tıkanan toplu iş sözleşmelerine karşı yapılan eylem ve etkinliklerin hemen hepsinde de işçilerin karşısına “OHAL var” denildi.

OHAL sürecinin karşısına ilk dikilenlerden olan Nuriye Gülmen, uzun süre boyunca açlık grevine girerek, toplumun bu hukuksuzluklara karşı koyması gerektiğine dair birliktelik yarattı. Çünkü ezilenlerin, egemenlerin yanında olmadığını, saldırıların hedefinde olduğunu biliyor ve buna göre eylemini belirliyordu. Şimdi, Kenan Güngördü, Boran Atıcı ve Türkan Albayrak AKP/MHP faşist ittifakının saldırılarına karşı, haklarının peşinde, direniş alanlarında. Gaspın yaşandığı belediyelerin önünde. Aynı şekilde sendikaya üye oldukları için Babacanlar Kargo, Cargill, Flormar’da, Aydın Belediyesi, Muğla Taşıt Muayene İstasyon’larında işten atılan işçilerin, haksızlığa karşı verdikleri tepkinin mücadeleye katkı sunması ve bu saldırılara dur denmesi için “işimizi geri istiyoruz” sloganlarını haykırıyor.

Onun içindir ki, ekonomik krizin artık her alanda hissedildiği, her güne bir hak gaspıyla başlandığı bugünlerde, direniş alanlarında hak mücadelesi veren işçilerin yanında, egemenlerden yana olmayanların birliğini oluşturmalıyız. Temel hak ve özgürlüklerin her geçen gün OHAL saldırısıyla engellendiği, her direniş alanı birlik alanı olmalı ve OHAL’e, KHK’lara karşı, “birlik, mücadele zafer” sloganını hep birlikte, daha gür bir şekilde atmalıyız. (Bir ÖG Okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu