GüncelManşet

Cumartesi Anneleri 592. Haftasında

İstanbul: Her hafta Cumartesi günleri Galatasaray Meydanı’nda buluşarak gözaltında kaybedilen yakınlarının faillerini soran Cumartesi Anneleri’nin bu gün 592. haftasıydı.

Bu Hafta OHAL koşullarında Cizîr’de evinden JİTEM elemanları tarafından beyaz, plakasız Toros’a bindirilerek kaçırılan ve gözaltında katledilip kaybedilen Süleyman Durgut için toplanıldı. Eylemin başında yine Hurşit Külter’in nerede olduğu sorularak derhal bulunması istenildi.

“OHAL değil, acil demokrasi istiyoruz” başlıklı basın açıklaması bileşen adına Zehra Şenoğuz tarafından okundu. Açıklama, “Darbe girişimi engellenmesinin ardından, hayata geçirilen düzenlemeler ve uygulamalar darbe sonrası rastlanabilecek düzenleme ve uygulamalardır… Türkiye’nin yaşadığı bu olağanüstü durumdan bir an önce olağan döneme geçilmelidir… 12 Eylül Darbesi’nden biliyoruz; hukuka aykırı bir biçimde yapılan tutuklamalar, yargılamalar, işten çıkartmalar, kamu görevlilerine sağlanan cezasızlık zırhı telafisi mümkün olmayan yaralara neden oluyor. İktidar bu lanetli darbe girişimini kendisi için ‘dikensiz gül bahçesi yaratma’ fırsatına çevirme yerine, demokrasiye, hukuk devletine, adalete ve barışa yönelme fırsatına çevirmelidir.” talepleriyle başladı.

Vücudunda 10 kurşun etrafında 30 boş kovan

Açıklama, “39 yaşındaki Süleyman Durgut Cizre’de yaşayan bir esnaftı. JİTEM mensuplarınca muhbirlik yapması için baskı görüyordu. Tehdit ediliyor, resmi üniformalı timler ve içinde Adem Yakın’ın da bulunduğu JİTEM mensupları tarafından gözaltına alınıyor, ağır işkence görüyordu. 14 Temmuz 1994 tarihinde, sabaha karşı Durgut ailesinin evi polisler tarafından basıldı. Polislerin yanında JİTEM elemanları olarak bilinen Ramazan Hoca ve Cabbar kod adlı kişiler de vardı yataktan alınan Süleyman Durgut plakasız beyaz bir Toros’a bindirilerek götürüldü. Aynı gün içinde akıbetini sormaya, karakola giden ailesine emniyet, ‘Bu isimde bir şahıs gözaltına alınmadı’ cevabı verildi. Bu sırada beyaz Toros kilometrelerce yol alarak İdil İlçesi Herba Köyü civarında boş bir araziye gitti. Süleyman Durgut burada kurşuna dizildi. 10 kurşun isabet eden vücudunun çevresinde 30 boş kovan vardı. Üzerinde kimliğini belirten belgeler vardı ama İdil Cumhuriyet Başsavcılığı teşhis için gerekli soruşturmayı yapmadan defin ruhsatı çıkardı ve aynı gün Durgut meçhul kişi olarak defnedildi. Durgut’u gözaltına alanlar bilinmesine rağmen 19 Aralık 1994 tarihinde İdil Cumhuriyet Başsavcısı, ‘suçun faillerinin bulunamadığı’ gerekçesiyle dosyayı sürüncemede bırakarak ‘daimi arama kararı’ ile yetindi… 17 Ekim 2014 tarihinde, İdil Cumhuriyet Başsavcılığı zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyada kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Aile, avukatları aracılığıyla 14 Kasım 2014 tarihinde karara itiraz etti.” şeklinde Durgut’un yaşadıkları anlatılarak devam etti. Sonrasında, “Süleyman Durgut hukukun askıya alındığı OHAL koşullarında zorla kaybedildi ve failleri cezasızlık zırhı ile korundu.

Yaşadık biliyoruz; OHAL, işkencenin normalleşmesi, gözaltında kaybetme ve katletmelerin yaşanması, hukuk güvenliğinin devre dışı bırakılması, suç işleyen kamu görevlilerine cezasızlık demek… OHAL değil acil demokrasi istiyoruz” talebiyle sonlandırıldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu