Makaleler

Ezen ve ezilenlerin mücadele deneyimlerinden öğrenmek-2

Çin halkı komünist partinin öncülüğünde diğer tüm sınıfların, grupların ve etnik kökenlerin ortak mücadelesiyle Japon emperyalizmini ülkeden kovup kendi yaralarını sarmaya ve kendi iç işleyişini tekrar tahsis etmeye başlıyor. Başkan Mao bu süreçte oluşturulacak geçici yönetimin tüm etnik grup, inanç ve farklı sınıf ve anlayışların kendini ifade edecek tarzda bir meclis oluşturulması gerektiği anlayışını savunuyor.

Japon emperyalizmine karşı yürütülen uzun erimli savaş sonrası Çin halkının normalleşme dönemine girmesiyle birlikte bu kez de Çan Kayşek öncülüğündeki Guomindang hükümetinin başta komünistler olmak üzere tüm muhalif kesimlerin çalışma yürüttükleri dernekler, sendikalar vb demokratik kitle örgütlerine dönük yasaklayıcı ve engelleyici tutumları her geçen gün artarak sürüyor. Bu durum karşısında Mao Zedung önderliğindeki komünist hareket tutumunu, uzun bir süredir işgalci güçlere karşı savaşım yürüten bir halkı ikinci bir savaşa sürüklemenin doğru olmayaçağı için dönemin burjuva temsilciliğini üstlenen Guomindang hükümetiyle birden fazla görüşme gerçekleştirerek, komünist hareket ve tüm muhalif kesimler üzerindeki yasakçı ve demokratik olmayan tutumlarını sonlandırmaları gerektiğini ifade ederek ikna etmeye çalışıyor.

Tüm bu girişimlerinin temel noktasını oluşturan yön ise; sömürücü sınıf temsilcilerinin, komünist harekete dönük izlediği karalama politikalarını boşa çıkartarak, ezilen geniş yığınların, komünistlere dönük bilinçlerinde oluşturulan bilgi kirliliğini ortadan kaldırmayı hedeflediğini, ortaya çıkan resimle birlikte daha net görmekteyiz. Mao Zedung bu tutumuyla birlikte ezilen geniş yığınların çıkarlarının gerçek sahiplenicisinin ve tek temsilcisinin komünistler olduğunu bu tutumuyla bir kez daha kanıtlamakta. O günün koşulları içerisinde değerlendirildiğinde Mao önderliğindeki ÇKP’nin burjuvaziye karşı bu taktiksel tutumunun, Demokratik Halk İktidarı hedefine hizmet ettiğini tarih bizlere ve tüm dünya ezilenlerine ispatlamıştır.

Büyük Proleter Kültür Devrimi incelendiğinde; Mao Zedung yoldaşın taktiksel politikalarını belirlerken, halkın çıkarlarını tüm bireysel ve grupsal çıkarların üstünde tutan net bir tutum içerisinde olduğu görülür. Ve belirlediği tüm taktik politikalarını da nihai olarak hedeflediği komünizm mücadelesine hizmet edecek biçimde ele alarak, tüm yöntem ve araçlarını bu tarzda pratiğe uygulamıştır. Halka karşı yaklaşımında her daim esnek olmayı ilke edinmiş, burjuvaziye karşı ise ilkesel tutumlarından taviz vermeden, sömürücü sınıfa karşı tüm ezilen sınıf ve kesimlerin ortak mücadelesini birleştirerek dünya ezilenlerinin devrim mücadelesi okyanusuna Çin coğrafyasından akmıştır. Her kesimin kendini ifade etme hakkını tanıyan bir perspektif ve anlayışla komünist parti üye, kadro ve militanlarını şekillendirmiştir. Komünist parti içerisindeki sorunlu ve sakat yaklaşımlara karşı ise yapıcı ve eğitici bir yöntemle mücadele etme yöntemini benimsemiştir. Halka karşı demokrasi anlayışını uygularken, karşı devrimcilere karşı ise diktatörlük anlayışını uygulamıştır.

Mao yoldaşın mücadele pratiğinde dikkat çeken bir diğer yön ise, üzerinde yürüdüğü zemini iyi bir şekilde inceleyen, tüm olumluluklarını ve olumsuzluklarını bir bütünlük içerisinde ele alan, olumlu yönleri geliştirirken, olumsuzlukları da tarihin çöplüğüne yollamıştır. Bu bağlamda gerek burjuvaziyle giriştiği mücadele de, gerekse komünist hareket ve halk içerisinde yürüttüğü mücadeleler de öncelikle karşısındakini dinleyerek ve anlayarak ortaya çıkan durum üzerinden bir pratik belirlemiştir. Bu yöntemle düşmanın silahı ile düşmanını vurmayı her zaman kendisine şiar edinmiştir. Bizler de bu şiarı kendimize rehber edinerek yürüttüğümüz tüm çalışmalarda, önce karşımızdakini izleyen, dinleyen, anlayan ve karşımızdakinden öğrenen yol ve yöntem izlemeliyiz. Bu yol ve yöntem izlendiğinde, burjuvazinin üzerinde yükseldiği ve kendisine dayanak yaptığı tüm propaganda ve ajitasyon araçlarını daha iyi anlamış ve incelemiş olacağımızdan, düşmanımızın silahını kullanarak, ezilen kitleler üzerindeki etkisini kırmayı başarmayı bir nebze de olsa başarmış olacağız. Bunun en somut örneğine ise, Çin topraklarında tanık olmaktayız. Mao önderliğindeki ÇKP’nin ezilen geniş yığınlar üzerinde bu yol ve yöntemle çok etkili vuruşlar yaptığına, Çan Kayşek özgülünde tüm dünya da gerici ve sömürücü sınıflarını yenilgiye uğratıp, Çin topraklarında işçilerin, emekçilerin, yoksul ve çilekeş köylülerin alın teriyle yaratarak inşa ettikleri yaşamlarını kendilerinin yönetebileceğini bu pratikle öğrenmiş oldular.

Tüm toplumsal deneyimler ve pratikler, bizlere inceleme yapmaksızın, yapılan incelemeleri pratikte sınamaksızın doğru yol ve yöntemlerin kendiliğinden ortaya çıkmadığını göstermektedir. Elbette ki bunun da en temel ilkesi “somut koşulların somut tahlili” ilkesiyle mümkün olacağını bir kez daha bu vesileyle yinelemiş olalım. Her alan, her süreç kendi koşulları, iç ve dış dinamikleriyle birlikte incelenerek ve bu incelemelerin pratikte sınanmasıyla doğruluğu veya yanlışlığı sınanmış olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu