GüncelMakaleler

YORUM | Avrupa İşçi Sınıfı Bir Kez Daha Üretimden Gelen Gücüyle Grev Dalgasını Büyütüyor

"Çalışanların aldıkları ücretle geçinmeleri giderek zorlaşmış, yoksulluk toplumsal bir sorun olmaya başlamıştır."

Pandemiyle birlikte tüm burjuva faşist hükümetler toplumda büyük bir gelecek korkusu yarattılar.  İnsanlar en başta büyük bir sağlık korkusu yaşamaya başladı. Korona salgının yıllarca süreceği endişesi insanları geçici de olsa toplumsal olaylardan uzak tuttu. Gıda krizi, işini kaybetme ve geleceksizlik bilinçli bir şekilde hükümetlerce sürekli gündemde tutulmaya çalışıldı.

Pandemi, üretim ilişkilerinde ve yaşamda birçok değişikliği de beraberinde getirdi. Evden çalışma, internet üzerinden alışveriş ve bireyselleşme toplumsal bir sorun olarak hala devam etmektedir.

Salgın döneminde büyük fabrikalarda ve hizmet sektöründe çalışan milyonlarca işçi, ilk iki yıl sıfır toplu sözleşmelerle çalışmaya devam ettiler. Bunda sarı sendikaların “kriz var, hiç kimse işini kaybetmemeli” diyerek toplu sözleşmelerde herhangi bir ücret artışı talebinde bulunmamalarının payı büyüktür.

Sendikalar 2021 yılından bu yana işçi sınıfının da baskısıyla yeniden toplu sözleşmelerde çalışanların ücretlerinin artırılması için çalışıyorlar.

Avrupa’da ise durum biraz daha farklı bir boyut almış durumda. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden buyana enerji alanı başta olmak üzere yaşanan kriz tüm diğer alanlara da yansımış bulunuyor. Rusya’ya uygulanan ambargoyla birlikte, Rusya’nın da Avrupa’ya başta doğalgaz ve petrol sevkiyatını durdurması krizleri arka arkaya tetikledi. Enerji krizi, başta elektrik, doğalgaz ve petrol ürünlerine yüzde yüzlere varan yeni zamları birlikte getirdi. Fiyat artışları gıda, sağlık, ev kiraları başta olmak üzere yaşamın her alanına yansımış bulunuyor.

Çalışanların aldıkları ücretle geçinmeleri giderek zorlaşmış, yoksulluk toplumsal bir sorun olmaya başlamıştır.

Sendikalar yeni toplu sözleşmelerde ücret artışlarıyla az da olsa çalışanların nefes almalarını sağlamak için ücret artışı talebiyle toplu sözleşmelere oturmaktadırlar.

Almanya tarihinin en büyük grevlerinden birine şubat ayında uyarı grevleriyle başladı. Birleşik Hizmet İşleri Sendikası (Verdi) ile Almanya Demiryolu ve Taşımacılık Sendikası’nın (EVG) aldıkları ortak grev kararı, şehir içi ve şehir dışı tren taşımacılığı, otobüs şoförleri ve havayolu taşımacılığında binlerce işçi kademeli olarak greve gittiler. Verdi sendikası başkanı Frank Werneke, ücret artışı taleplerinin kabul edilmemesi durumunda grevi sürdürmekte kararlı olduklarını açıkladı.

Almanya Demiryolu ve Taşımacılık Sendikası 230 bin kişiyi kapsayan toplu sözleşeme görüşmelerinde bir yıl içinde % 12 bir zam ve sosyal yardım olarak en az 650 euro talep ediyor.

Verdi Sendikası ise 120 bin çalışan adına % 10.5 zam ve en az 500 euro sosyal yardım talep ediyor. Şubat ayının sonralarında yapılan görüşmede ise iş veren % 5 zam ve bir defaya mahsus 2.500 Euro teklif etmişti. Toplu sözleşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda bundan 2.5 milyon insan yararlanmış olacaktır. Almanya’da sendika üyesi olmasa da, toplu sözleşmelerde kazanılan haklar o sektörde çalışan tüm işçileri kapsamaktadır.

Sadece Almanya’da değil 2022 yılından bu yana başlayan grev dalgası Fransa, İspanya, Yunanistan, İtalya’yı kapsayan büyük bir işçi sınıfı direnişine dönüşmüş bulunuyor.

Fransa’da emeklilik yaşının 62’den 64’e yükseltilmesine karşı başlayan direnişler ülke çapında genel greve dönüştü. Macron hükümeti emeklilik yasasını meclise getirmeden yasallaştırdı. Yasa değişikliğiyle birlikte ülke çapında genel grevler kitlesel bir direnişe dönüşmüş bulunuyor. Ulaşım, eğitim, sağlık, enerji kolunda süren grevlere polisin şiddet kullanarak müdahalesi ile çatışmalar boyutlanarak devam etmektedir. Polis karakollarının ateşe verildiği direniş politik genel greve dönüşmüş durumda. Direnişçiler “60 yaşta emeklilik ve tam maaş”, “baskılara boyun eğmeyeceğiz”, “kapitalizme karşıyız” pankartların taşındığı yürüyüşlerde sık sık Enternasyonal marşının söylenmesi dikkatlerden kaçmıyor.

İngiltere’de başta sağlık çalışanları olmak üzere hizmet sektöründe çalışanların grevlerine, eğitim ve ulaşım alanındaki işçilerde ücret artışı talebiyle grevlere katılmaktadırlar. Sağlık çalışanları % 35 ücret artışı talep etmekteler. İngiltere’de 300 bin üyesi bulunan hemşirelerin sendikası RCN, yüz yıl sonra ilk kez uyarı grevi gitmiş oldular. Hükümet, grev hakkının kısıtlanması için bir yasayı gündeme getirmeye hazırlanıyor.

Yunanistan’da uzun süredir devam eden grevlere yenileri ekleniyor. 8 Ocak 2023 tarihinde Xylokastro belediyesinde bir temizlik işçisinin hayatını kaybetmesinden sonra başlayan grevler, 28 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen tren kazasında 57 kişinin hayatını kaybetmesi ile grev dalgası ülkenin birçok alanına yayılmış durumda. 8 Mart’ta başlayan grev, 16 Mart’ta genel greve dönüştü. Özel ve kamu sektöründe çalışan binlerce emekçi greve giderek hayatı durdurdu. Direnişler karşısında oldukça zor günler yaşayan Yeni Demokrasi hükümeti, Nisan 2023 tarihinde yapılması gereken genel seçimleri mayıs ayına ertelemek zorunda kaldı.

Portekiz’de 18 Mart 2023 tarihinde yapılan gösteride çalışanlara ve emeklilere % 10 zam yapılması talep edildi. Bu talebin yanında gıda fiyatlarının sabit tutulması ve büyük tekellerden ek vergiler alınması çağrısında bulunan göstericiler direnişlerine devam edecekleri mesajlarını sık sık yenilediler. Portekiz’de öğretmenler de Şubat ayında ücretlerine zam yapılması için greve çıkmışlardı.

İtalya’da Ocak 2023 tarihinde benzin dağıtım şirketlerinde çalışan üç büyük sendika iş ücretlerin artırılması için greve gittiler. Bu grevi toplu taşıma ve perakende sektöründe çalışan emekçilerin grevi takip etti.  Ücretlerine zam yapılmasını talep eden toplu taşıma ve perakende işçileri greve gittiler. Eylül 2022 tarihinde seçimleri kazanarak hükümete gelen faşist İtalya’nın Kardeşleri Partisi Başkanı Meloni hükümeti grevler karşısında sessizliğini korumaktadır.

İspanya’da ise havayolu çalışanları taşeronluğa son verilmesi ve ücretlerine zam yapılması talebiyle greve gittiler.

Avrupa işçi sınıfının biriktirdiği tecrübeler oldukça büyük. Fransa Burjuva Devrimi, Paris Komünü, Alman Kasım Devrimi ve işçi konseyleri, İtalya’da Mussolini faşizmine karşı işçi sınıfının direnişleri, İspanya iç savaşı tüm bunlar sınıf mücadelesinin birikimleri olarak bugünlere taşındı.

Avrupa’daki işçi grevleri sarı sendikaların önderliğinde gelişiyor olsa da grevlerdeki direniş, atılan sloganlar ve dile getirilen talepler sendikaların resmi politikalarını aşan bir şekilde devam ediyor. Ekonomik talepler ve yaşam koşullarının düzeltilmesi için başlayan grevler politik grevlere dönüşerek hükümetleri oldukça zorluyor. Fransa ve Yunanistan’daki grevler politik hedefleri daha güçlü olan grevler olarak hala devam etmektedir.

Bu grevlerde en büyük eksiklik grevlere komünist öncülerin önderlik edememesidir. Politik bir kurmay olarak komünist partilerin eksikliği, grevlerin sarı sendiler önderliğinde gelişmesi ile bir süre sonra pasifleşmesi ve uzlaşıyla grevlerin sona ermesini birlikte getirmektedir.

İşçi sınıfı bir kez daha ne kadar güçlü olduğunu ortaya koydu. Kriz devam ettikçe Avrupa ve dünyanın diğer coğrafyalarında daha büyük ve çaplı işçi grevlerine tanık olmaya devam edeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu