GüncelManşet

“28 Kasım’da Bakırköy Kadın Kapalı hapishane önüne!”

İstanbul: Bugün İHD İstanbul Taksim Şubesi’nde, Devrimci, sosyalist ve yut sever basın, hapishanelerde 10 Kasım genelgesiyle gelen sansür ve tecrit saldırısını kırmak ve tepki göstermek için bir basın açıklaması yaparak herkesi tutsaklarla dayanışmaya çağırdı.

Düzenlenen basın toplantısında salona “Basına sansür, tutsaklara tecrit… Tutsaklara yayın yasağına son!” şiarının yazılı olduğu bir ozalit asıldı. Aralarında, Özgür Gelecek, Özgür Halk, Halkın Günlüğü, Kızıl Bayrak, Türkiye Gerçeği Mücadele Birliği, Siyaset, Atılım, Barikat, Yarın gazeteleri, tutsaklara yönelik yayın “yasağına” karşı ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını, bütün devrimci sosyalist ve yurtsever basın adına Kızıl Bayrak muhabiri Mehmet Ali Karabulut okudu. Karabulut açıklamada, Yasanın bugüne kadar böyle yorumlanmayıp bugün yasakçı zihniyetle mazeret sayılmasına dikkat çeken ve genelgenin “yasalara uyma”yla değil, devrimci tutsaklara ve düşünceye saldırma niyetiyle açıklanabileceğini belirtti. Karabulut devamında, “Genel olarak “ifade, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü karnesi sıfırlanmış olan Türkiye egemenlerinin, bu uygulamasını da şaşırtıcı bulmuyoruz” dedi. Tüm iyileştirme programlarına rağmen örgütlerden kopuşların sağlanamaması, iletişimin kesilmeyişi gerekçesi engellemenin ardında yatan asıl amacı gösteriyor, diyen Karabulut, “bu, yayını örgütle eş değerde tutan aklın bir ürünü” sözlerinin altını çizdi.

Karabulut son olarak, “Bizler aşağıda adı yazılı basın kurumları olarak, bu tecrit ve sansüre karşı mücadeleyi büyüteceğimizi belirtiyoruz. Buradan özelde basın yayın kuruluşlarını, gençleri, kadınları, işçileri ve ezilen halklarıyla birlikte, özgürlüğe, dayanışmaya inanan herkesi, mücadelemize ortak olmaya, sansür ve tecridi kırmaya çağırıyoruz” dedi.

Sadece sol-sosyalist basının değil tüm kamuoyu duyarlılığa çağırıyoryuz!

Basın açıklamasının ardından Av. Sezin Uçar, hapishane idarelerinden ve bilgi edinme hakkıyla bakanlıktan öğrendiklerini paylaşarak bir konuşma gerçekleştirdi. Uçar, fiili bir tutum geliştirildiğine dikkat çekerek daha önce kitap sınırlamasını dayatanların şimdi de ücret ödemeyi öne sürdüğünün altını çizdi. Devrimci ve yurtsever tutsakların düşünsel üretimlerini engelleme amacıyla hareket edildiğini belirten Uçar, yasağın karşısında durmak için tutsakların, sol basının ve avukatların mücadele edeceğini söyledi. Uçar sözlerine, sadece sol-sosyalist basının değil tüm duyarlı kamuoyunun yayınları göndermeye devam ederek bunu arttırarak karşılık vermesi gerektiğini vurguladı.

Uçar’ın ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan Arzu Demir söz aldı. Demir, yasağın bilgi edinme ve haber alma hakkının engellenmesi anlamına geldiğini ifade edip sansüre karşı örülecek mücadelenin sendika olarak bir parçası olacaklarını belirtti.

Toplantıda, yayınlara erişimi engellenen tutsak aileleri adına Gülşah Tağaç konuştu. “İlk değil, son değil. Bu yasaklar beni 12 Eylül’e götürüyor” diyen Tağaç, ’80’lerden 94’a hep yasaklarla karşılaştıklarını ifade etti. “Zindanlar boşalsın, ülkeye özgürlük gelsin” derken devletin buna karşılık yasakları sürekli arttırdığına dikkat çekti.

varlığı bile şüpheli

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu’ndan Neriman Çelik ise genelge için “varlığı bile şüpheli” diyerek hiç kimsenin belgeye ulaşamadığını belirtti. Genelgeye ulaşınca iptali için başvuracaklarını söyleyen Çelik, hak ihlallerinin devam ettiğine ve yasağın bunun parçası olduğuna dikkat çekti. Ayrıca bunun sol ve sosyalist basının fiilen engellenmesi olduğunu vurgulayan Çelik, keyfi yasağa karşı olduklarını belirtti.

Konuşmalarının ardından basın toplantısı sansür ve tecride karşı mücadele çağrısıyla ve 28 Kasım günü Bakırköy Kadın Hapishanesi önünde yapılacak olan eylemde yayınların içeri verileceğinin duyurusuyla bitirildi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu