GüncelManşet

(foto) Gezi’de 2. Sezon 1. Bölüm

 

İstanbul:Gezi’nin birinci yıl dönümünde İstanbul’un bir çok ilçesinde halk meydanlardaydı.

Taksim

Metro ve vapur seferlerinin iptal edildiği ve OHAL koşullarında kuşatılan Taksim’de kitle öğle saatlerinden itibaren İstiklal Caddesi üzerinde toplanmaya başladı. Tabii polis de günler öncesinden hazırlıklarına başlamış ve yine ilk iş olarak Gezi Parkı’nı ablukaya alarak, parkta gezmek isteyenleri kovup, terör estirdi.

Westpak marka çanta, cop ile ninja polisler!

31 Mayıs günü geldiğinde ise sabahın erken saatlerinden itibaren binlerce çevik, resmi ve sivil polisiyle devlet, İstiklal’i OHAL bölgesine çevirmekle kalmadı, adeta seferberlik ilan etti!

Westpak marka siyah çantalı yüzlerce sivil polis, caddenin kenarlarında kimi zaman “inci gibi dizili”, kimi zamansa toplu şekilde durarak coplarıyla gösteri yaptılar. Kimi elinde copuyla göstere göstere oynuyor, çoğunluk ise ninjavari coplarını çantasında (ama illa da görünür biçimde) taşıyordu.

Son günlerde “Gezi’de kan akacak” vb. türden anti-propagandalarla eyleme katılımı düşürmeyi hedefleyen devlet, bu coplu ve çok sayıda sivil polisini açıktan sergileyerek yeniden korku cumhuriyetini ilan etmeye çalışıyordu anlaşılan.

Hapishaneye çevrilen İstiklal…

Malum 31 Mayıs, Cumartesi’ye denk geldi. İstiklal’de Cumartesi demek, eylem günü demektir. İlk olarak Cumartesi Anneleri oturma eylemini gerçekleştirdi. Ve annelerin de gündeminde Taksim’deki OHAL vardı. 1995’te polislere güvenerek oğlu Murat Yıldız’ı onlara teslim eden ve gözaltında kaybedilmesinin ardından 19 yıldır acısının yanında vicdan azabı çeken Hanife Yıldız konuşuyordu: “Bizi mi koruyacaksınız? Size elimle teslim ettiğim oğlumu kaybettiniz, koruyamadınız!

Ardından İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, 115. F eylemine “Hapishanelerde tecrit edilenler, hasta tutsaklar için kendisi hapishaneye çevrilen İstiklal Caddesi’nde eylem yapıyoruz” diyerek başladı. Akşam toplanma saatini bekliyordu herkez ve gergin hava eller tutulur derecede hissediliyordu.

Kitapseverler “süpürüldü”

Toplanma saati 19.00’du, ancak daha 17.00 civarında toplanmalar başladı, cadde üzeri hareketlendi. İlk iş TOMA ve çevik kuvvet ile Taksim Meydanı’nın kapatılması oldu. Çünkü birkaç genç, burada kitap okuyarak eyleme başlamıştı. Ne malum! Bu kez de 2-3 kitap hikayesine bir isyan daha patlayıverirdi! O yüzden hemen bu kitapseverler meydandan Mis Sokak’a kadar “süpürüldü”!

(“Süpürmek” kavramı biraz kaba gelebilir, kusura bakmayın! Ama gün boyu polisin yaptığı taktiklerden biri olarak copla itekleye itekleye caddenin sonuna kadar basın dâhil herkesin sürüklenmesini anlatabilecek en uygun kavram bu gibi görünüyor.)

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz”e karşı “Yaşsın halkların kardeşliği”

Ardından Mis Sokak’ta, HDP binası önünde toplanan ve aralarında HDK/P, Partizan, DDSB, Kaldıraç, DAF vd. kurumlardan eylemcilerin de bulunduğu çok sayıda kişi “Gezi şehitleri ölümsüzdür”, “Hükümet istifa”, “Berkin Elvan, 15’inde bir fidan”, “Kurabiye Tayyip”, “Polis simit sat/fuhuş yap, onurlu yaşa” vb. sloganlarla eyleme başladı. Kitleye taraftar gruplarının da katılması ile hep bir ağızdan “Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz” marşı okundu.

Alanda bulunan LGBTİ örgütleri ise gökkuşağı bayrakları ve “Faşizme karşı bacak omuza”, “Nerdesin aşkım? Buradayım aşkım” sloganları ile eylemde yerlerini aldılar. Yine bekleyiş sırasında bir grup ise kitap okuma eylemini sürdürdü.

Eylem sırasında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları da sıklıkla atıldı. Ancak bu sloganın her atılışına yine kitle içerisinde “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz; kimsenin askeri olmayacağız”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Faşizme karşı omuz omuza” vb. sloganlarının güçlü bir şekilde karşılık verildi.

Devrimci-sosyalist kurumların da alana gelmesi ile kitle meydan girişindeki polis barikatına doğru yürüyüşe geçti. Burada önce TOMA ve ardından çeviklerin katıldığı bir saldırı gerçekleştiren kolluk güçlerine karşı ise kitle taş ve sapanlarla direndi. Kısa süren direnişin ardından kitle sokak aralarına çekilirken sivil polislerin katıldığı bir saldırı ile polis gözaltılar gerçekleştirdi.

Gerçekleştirilen saldırının ardından MHP bayraklı yaklaşık 50 kişilik grup “PKK-AKP omuz omuza” sloganlarını atarak eylemi provoke etmek istedi. Bu sırada kitle ise “Faşizme ölüm”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarını atarak faşist grubun üzerine yürüdü. Çareyi Tophane’ye kaçmakta bulan faşistler daha sonra bölgeden kayboldu. Eylemde dikkat çeken bir başka görüntü ise İşçi Partisi ile polisin işbirliği oldu.  İP standının polis teçhizatlarının (cop kask vb.)  için kullanılması gözlerden kaçmadı.

Sayısız polis saldırılarının birinin ardından Galatasaray Lisesi civarında kitlenin bekleyişi sırasında bir kişi, Ferdi Tayfur’un “Huzurum kalmadı” şarkısını söylemeye başladı. Bir süre sonra caddede bekleyen kitle de bu şarkıya eşlik etmeye başladı. Kitle barikat kurmuş olan çevik kuvvetin şarkıya eşlik etmesini isteyince devreye tazyikli suyu ile TOMa girdi ve kitleye saldırdı.

Anlaşılan onlar ancak bu dille şarkı söyleyebilirlerdi!

Basına “süpürme” ve saldırı

İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirilen saldırılardan basın da nasbini aldı. Birkaç gün öncesinden itibaren basını hedef gösteren haberlerin de medyada yer aldığını ve bu kadar çok copla ortalıkta gezen polisin bu coplarından bazılarının biz basının kafasına gelme ihtimali olduğunu biliyorduk.

Tahminimizde yanılmadık!

Daha eylemler başlamadan 3 muhabir gözaltına alınırken, tüm gün boyunca basının görüntü alması, işini yapması engellendi. Kimi zaman coplar, basının kafasına indirildi. Mis Sokak’tan başlayan ve Tünel’e kadar sürdürülen “süpürme” işleminde özellikle basının hedef alındığı görülüyordu.

Bu “süpürme” işlemi, Tünel’de fiziki saldırı boyutuna ulaştı. Polisin bu engellemesinin hukuksuz olduğunu belirten basına kolluk güçleri gaz ve kalkanlarla saldırdı. Birçok gazeteci saldırıda yaralanırken; “havlamayın”, “gidin başka yerlerde konaklayın” şeklinde hakaretler eden polis bir gazeteciyi gözaltına almak istedi. Ancak gazetecilerin dayanışması ile gözaltılar engellendi.

“Şerefine Tayyip!”

120 kişinin gözaltına alındığı eylemler boyunca kitle Cihangir, Sıraselviler, Kazancı Yokuşu ve Karaköy’de çatışmaları sürdürdü.

Karaköy’de barikatlar kuran kitle Galata Kulesi etrafında uzun süre direnişi sürdürdü. Burada 3 kez gerçekleşen polis saldırısına şişeler, taşlar ve sapanlarla direnen kitleye polis ise biber gazlarını hedef özeterek saldırdı. Cihangir’de ise ara sokaklarda yüzlerce kişi oturma eylemleri yaparak direnişi geç saatlere kadar sürdürdü.

Kitle; bir süre sonra İstiklal Caddesi’ne girişi tüm sokaklardan kapatan polis barikatları önünden ayrılmayarak uzun süre caddeyi zorladı. Kimi yerlerde barikatı zorlayan kitle, kimi yerlerde polisle dalga geçerek barikatların kendileri için ne kadar anlamsız olduğunu söyledi. Balık Pazarı girişine Gündoğdu marşı ile giden bir grup, burada sık sık “Polis simit sat, onurlu yaşa” sloganını attı. Polise yönelik küfürlerin de bol olduğu bölgede bir süre sonra polis, burayı da boşaltmaya çalıştı.

Nevizade’ye kadar kitleyi gerileten polis, Nevizade girişinde bekledi. Bu sırada barlarda, kafelerde içilen tüm biralar “Tayyip’in şerefineydi”! “Şerefine Tayyip” sloganı atan kitleye müdahale edemeyen polisin öfkelendiği belli oluyordu. Ara ara kafalarına gelen boş bira şişeleri de öfkelerini artırıyordu. Bir süre sonra geri çekildiler.

Mis sokak yine “son kale”!

Akşamın geç saatlerinde bölgelerdeki çatışmalar yavaş yavaş sona ererken Mis Sokak, son “cenk alanı” olarak geleneğini bozmadı. Burada toplanan yüzlerce kişi polisin saldırılarına taş ve şişelerle karşılık verdi. Polis ise hedef gözeterek gaz ve plastik mermi sıktı. Saldırıda bir gazeteci gaz fişeğinin isabet etmesi sonucu yaralandı.

Gaz ve plastik mermilerle direnişi bastıramayan polis bölgeye sevk ettiği TOMA ile kitleye tazyikli su ile saldırdı. Kitle ise TOMA önünde oturma önünde oturma eylemi gerçekleştirerek bir süre polis saldırısını durdururken, kitle uzun süre marş ve sloganlarla bekleyişini sürdürdü. Gece geç saatlere kadar devam eden direniş kendiliğinden sona erdi.

Kadıköy

Gezi İsyanı’nın birinci yıl dönümü üzerine meydanlara yapılan çağrı Kadıköy’de de binlerce insanın sokaklara dökülmesi ile karşılığını buldu.

Taksim’in ardından Kadıköy’ün de yasaklandığının açıklanmasının ardından 31 Mayıs’ta Kadıköy’de bir araya gelen kitle Bahariye Caddesi üzerinden yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca sık sık “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı. Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’na varılmasıyla beraber burada forum gerçekleştirildi. Forumda aynı saatlerde Taksim’de yaşanan polis saldırısına karşı direnenlere destek olmak için aralarında Partizan’ında bulunduğu kitle, Taksim’e Boğaziçi Köprüsü üzerinden yürüme kararı aldı.

Boğaziçi Köprüsü’ne doğru yürüyen kitle, polis saldırısı ile karşılaşması ile beraber ara sokaklara dağıldı ve polise taş, havai fişek, molotof kokteyli ile karşılık verdi.

Ara sokaklarda süren çatışma boyunca halk evlerinden tencere,tava çalarak, “Katil polis” diye haykırarak, lambalarını yakıp söndürerek polisin gözaltı yapmasını engellemeye çalıştı. Yine aynı yöntemle polisi mahallelerinde istemediğini belirten halk polis şiddetine karşı öfkesini gerek sokaklarda gerek evlerinden ifade etti.

Yeldeğirmeni Mahallesi’nde aralarında TKP/ML militanlarının da bulunduğu militanlar havaifişek, sapan, Molotof kokteyli kullanarak polisle çatıştığı gözlemlendi. TKP/ML militanları tarafından sık sık “Yaşasın partimiz TKP/ML”, “Beşler yaşıyor, kavga sürüyor” sloganları atıldı.

Ara sokaklarda çatışmalar akşam geç saatlere kadar devam etti.

 

 

 

 

[widgetkit id=727] 

[widgetkit id=728]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu