GüncelMakaleler

ANALİZ | Petrol Anlaşması Ve Rojava’ya Dayatılan Çizgi

"Bu noktada bizler açısından temel nokta, emperyalistlerin ve bölge gerici devletlerinin başta Kürt ulusu olmak üzere Ortadoğu’da yaşayan ulus, milliyet ve inançlara yönelik imha ve tasfiye saldırılarına karşı durmak, aktif olarak mücadele etmektir"

Ortadoğu’da; analizi, yorumu meşakkatli ve çetrefilli bir gündemin daha arifesine girmiş bulunuyoruz.

Malum, bombardıman “yağmur”unun eksik olmadığı bir coğrafyanın kaderine dair atılan her adım, yağdırılan bombalardan daha fazla etki bırakmaktadır.

Bombardımanın nedeni atılan adımların yönünü belirlemekken Kürt halkı nezdinde Ortadoğu halklarının geleceğini hedef almaktadır. Bu sebeple konuya girmeden önce meselenin hassasiyetine tekrar vurgu yapmak yerinde olacaktır.

Bölgede direnişle yaratılan değer ve kazanımlara bakarak yol almak, doğru sözü söylemek mühim bir meseledir. Çok eskiye gitmeye gerek yok; sadece Efrîn ve Serêkaniyê’ye bakmak bunun zorunluluğunu anlamamıza yetecektir.

Sadece pratiksel anlamda ivme kazandığı günlerde ana hatlarıyla gündeme gelen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ABD enerji şirketi Delta Crescent Energy LLC arasındaki petrol anlaşması, Rojava’da süren askeri sürecin farklı bir boyutta ivme kazandığının işaretini vermektedir. Birçok yorumla gündeme gelen petrol anlaşması, Türkiye’nin sürece başta sessiz kalması devamında ise tepki geliştirmesi nedeniyle tartışmayı hak etmektedir. Türkiye, İran, Rusya ve Şam açısından verdikleri tepkilere değinmeden önce anlaşmanın ne içerdiğine kısaca göz atalım.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi denetimindeki topraklarda Suriye’deki petrolün % 90’ı ve doğalgaz rezervlerinin yarısı bulunmaktadır. Ayrıca Suriye’de 2011 yılından önce günlük petrol üretimi 380 bin varil civarındayken şimdi savaş nedeniyle günlük 60 bin varil petrol üretimi yapılmaktadır.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi; petrolün bir bölümünü Şam’a, bir bölümünü Irak Kürdistanı bölgesine transfer ederken bir bölümü de yerel ihtiyaçlar için kullanılmaktadır.

Rojava’da ise anlaşma imzalanan bölgedeki petrol üretimi, günlük 20 bin varildir. Bu anlaşma ile Delta Crescent Energy LLC’nin petrol üretimi için ABD Hazine Departmanı’na bağlı Dış Varlıklar Kontrol Ofisi’nden yani OFAC’tan lisans aldığı ve Fırat’ın doğusuna iki moleküler rafinerin inşasına başladığı da yapılan açıklamalar arasındadır. Ayrıca Pompeo’nun “Anlaşma beklenenden daha fazla zaman aldı. Biz, şu an anlaşmayı uygulama aşamasındayız” ifadesi bunun teyidini oluşturmanın yanında Rojava’nın geleceğinin bugün ikinci aşamada olan Kürt Ulusal Birliği’nden bağımsız olmadığını ve buna paralel yürüyen bir süreç olduğunun sinyallerini de vermektedir.

 

Tepkiler ekseninde Rojava

Şam, Rusya, Türkiye ve İran ekseninde çeşitli tepkilere yol açan anlaşmanın şok etkisi yaratan bir süreç olmadığı ortada. Yani askeri güç ile kurulan dengenin nihayetinde ekonomik bir kulvarda gelişeceği tartışmasız bir gerçeklikti. Bu gerçeğe uzun soluklu ve hala devam eden bir savaş sürecinin özelde ABD ve Rusya ekseninde bir uzlaşma yaratacağı ve savaşın bölgede kurulacak ekonomik döngü üzerinde devam edeceği gerçeğini de ekleyebiliriz.

Suriye’de, Rusya için ciddi bir ekonomik yük olan Şam ve Şam özgülünde Suriye’ye uygulanan “Sezar Yasası”yla beraber bu yükün artması son kertede pazarlığa açık-uzlaşılabilir bir durum yaratmıştır. Tek güç olma sürecinin getirdiği ekonomik zarar, süreci taraflar nezdinde paylaşıma ya da ekonomik işbirliği yapmaya doğru evriltmektedir.

Ve bu noktada “en samimi” çığlık Şam’dan yükselmektedir. Rusya’da yaşayan Kürt analist İkbal Dürre Rûdaw TV’de anlaşmaya dair yaptığı değerlendirmede şöyle diyor; “Bölgedeki Rus petrol firmaları, orada çıkan petrolü Amerikalılar dahil kim çıkarırsa çıkarsın onlarla çalışır ve hatta Şam ile olan satışlarda aracı bile olur.” Şam denetimindeki bölgelerde çıkan petrol miktarı; Şam’ın bu konudaki mecburiyetini de ortaya koymaktadır.

“Fırat’ın doğusu” naraları atan ve sürekli emperyalist güçler arasındaki çelişkilerden yararlanarak Kürt düşmanlığı üzerinden ikili oyunlarla politika üreten TC’nin ise mecburiyet durumu açığa çıkmaktadır. TC’nin bu gerçekliği, anlaşmaya ilk etapta tepkisiz kalması yeni soru işaretleri yarattıysa da bu mecburiyetin çeşitli politik kurnazlıklarla ilerleyeceğini de gözden kaçırmamalıyız.

 

Sonuç olarak..

Tabloya dair yapılan genel değerlendirmelerde olduğu gibi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, bu anlaşma ile uluslararası alanda siyasi tanınma, ekonomik olarak güçlenme ve savunmada güç kazanma gibi bir dizi olguyla beraber elini güçlendirecektir.

Burada esas olarak değinilmesi gereken noktalardan biri, Kürt Ulusal Birliği ile açığa çıkan ve bu gündemle de gelişecek mesele Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne ENKS-KDP üzerinden dayatılan Bakûr olgusudur.

Ortadoğu’da bulunan neredeyse bütün güçlerin hemfikir olduğu tek nokta; PKK’nin Ortadoğu’da ideolojik-politik olarak varlığı ve uygulamak istediği yönetim çerçevesinin tasfiyesinin hedeflendiğidir. Bu aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin yönetim anlayışını ve yasal çerçevesini hedef alan bir yerde durmaktadır.

Yeni hamlelerle derinleşecek bir PKK krizinin sinyalleri bugünden kendisini göstermektedir. Bunu kısa vadede zor görünen ama uzun vadede bu gibi yönelimlerle mümkün olma ihtimali yüksek bir ideolojik saldırı olarak okuyabiliriz.

Kuşkusuz ki, emperyalist güçlerle yapılan bu türden anlaşmaların belli riskleri vardır ve emperyalist güçlerle Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi arasında bir çelişki bulunmaktadır. Emperyalistler özellikle de ABD emperyalizmi, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ni kendi çıkarları için kullanmak istemektedir.

ABD emperyalizmi açısından bölgede İran’a yönelik saldırganlık politikasında Kürt Hareketi’nin “kullanılmak” istendiği bilinmektedir. Ancak yine bilinen Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin bu yönelime mesafeli durduğudur. Zaten tam da bu duruş nedeniyle ABD emperyalizmi “Barış Pınarı Harekatı” denilen işgal ve ilhak girişimine onay vermiş, TC faşizminin Rojava’ya yönelik son saldırısının önünü açmıştır. Dolayısıyla ABD emperyalizmi, esas olarak kendi çıkarlarını gözetmektedir.

Onun Rojava’yı ve dahası Kürtleri savunmak gibi bir düşüncesi yoktur. Derdi elbette petroldür. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi de bu gerçeğin farkındadır ve yerel düzeyde bunu ifade de etmektedir.

Öte yandan somut gerçeklikte, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin uluslararası düzeyde kendisini güvenceye alma, belli kazanımlar elde etme politikası da anlaşılırdır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi başta emperyalist güçler olmak üzere, bölge gericiliğinin doğrudan hedefidir. Nitekim TC’nin El Bab-Cerablus hattı, Efrîn ve son olarak da Gire Spi-Serêkaniyê işgali ortadadır. Somut olan bu yakın tehlike nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kimi taktik ittifaklar geliştirmesi de anlaşılır olmalıdır.

Öte yandan anlaşma üzerinden bu denli gündem oluşturulması beraberinde Rojava’ya yönelik Rusya’nın tıpkı Efrîn’de olduğu gibi TC’nin önünün açılması ve yeni işgal saldırılarının gerçekleşmesi ihtimalini de artırmış durumdadır.

Şu açıktır ki; başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalistler ve bölge gericileri Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne kendi gündemlerini dayatmaktadırlar. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde KDP ve ENKS’ye Kürt Ulusal Birliği adı altında alan açılmaya çalışılması, Rojava Devrimi kazanımlarının, KDP çizgisinde bir Kürt “ulusal”cılığının hakim hale getirilmesi hedefinden bağımsız değildir.

Önümüzdeki süreçte yukarıda da işaret ettiğimiz üzere PKK bu türden saldırılara daha fazla muhatap olacaktır. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’nin Ortadoğu’da ideolojik-politik olarak varlığı ve uygulamak istediği “ekolojik, demokratik, cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması” emperyalistlerin ve bölge gericiliğinin hedefindedir.

Şimdiki durumda Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi direnme çizgisindedir. Bizlerin esas alacağı da budur. Bu noktada bizler açısından temel nokta, emperyalistlerin ve bölge gerici devletlerinin başta Kürt ulusu olmak üzere Ortadoğu’da yaşayan ulus, milliyet ve inançlara yönelik imha ve tasfiye saldırılarına karşı durmak, aktif olarak mücadele etmektir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu