Makaleler

Güncel süreci Ekim Devrimi’nden okumak…

Ekim’e nasıl gelindi?

Petersburg, Moskova, Kiew ve Yekaterinoslav (bugün Dnyepropetrovsk), “işçi sınıfının kurtuluşu için mücadele birlikleri” ve “Genel Yahudi İşçi Birliği (kısaca BUND)” adlı örgütlerin birleşmesiyle  “Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi” 1898 yılında kuruldu.

1903 yılında RSDİP II. Kongresi yapıldı ve RSDİP, “Bolşevik”, “Menşevik” olarak ikiye ayrıldı. 1905 yılında işçilerin ve köylülerin ayaklanması bastırıldı ve burjuva demokratik devrim tamamlanamadı.

1917 Şubat Devrimi, gerçekleşmiş olmasına rağmen kendi içinde uzlaşmaz çelişkiler taşıyordu. Devrim, işçilerin ve köylülerin çabasıyla gerçekleşmiş olmasına rağmen iktidar burjuvazinin eline geçmişti. Milyukov-Kerenski burjuva hükümeti, çiftlik sahipleri ve kapitalistlerin çıkarlarını koruyordu. İşçilerin ve köylülerin çiftlik sahiplerine ve kapitalistlere karşı mücadelesinde, burjuva hükümeti, işçilere ve köylülere karşı saldırıya geçti. İşçiler ve köylüler; savaşa son vermek, barışı kurmak, sömürüden ve zulümden kurtulmak için Çarlığı yıkmışlardı. Köylülere toprak dağıtılmamıştı, fabrikaların ve işletmelerin durması önlenememişti. Ülke, emperyalist savaşın, ekonomik yıkımın ve yiyecek kıtlığının altında ezilmeye devam ediyordu. Burjuva hükümeti tüm bu sorunları, bu iç çelişkileri çözmekten acizdi. Ve devrimin temel sorunları varlığını koruyordu.

İşçilerin yararına sanayi işletmelerine, köylülerin yararına çiftlik topraklarına el koymak, emperyalist savaşa son vermek ve barışı getirmek, ülkeyi ekonomik çöküntüden kurtarmak, zulmü ve sömürüyü ortadan kaldırmak için yeni bir devrime yani sosyalist devrime ihtiyaç vardı. Ve bu sosyalist devrim kendisini dayatıyordu.

Bolşevikler, Lenin’in önderliğinde devrime hazırlanıyorlardı. Bolşevikler, savaş ve ekonomik sarsıntı çıkmazından kurtulmanın tek yolunun iktidarın proletarya tarafından  ele geçirilmesinde görüyorlardı. Böyle bir devrim olmadan emperyalizmden kopmanın ve Rusya’yı onun pençesinden kurtarmanın olanaksız olduğunu savunuyorlardı. Bolşevikler ülkede iktidarı devralma misyonuna sahip tek organ olarak Sovyet Kongresi’ni (İşçi-Köylü Kongresi) topladılar ve “ÖNCE DEVRİM SONRA BARIŞ” sloganıyla harekete geçtiler.

Ekim Devrimi;

1917 Şubat Devrimi’nden 1917 Ekim’e kadarki  8 aylık zamanda Lenin’in önderliğinde, dünyayı derinden sarsan insanlık tarihinde bir ilki gerçekleştirdi.

Ekim Devrimi, çiftlik sahiplerinin ve burjuvazinin iktidarını devirip onun yerine işçi-köylü hükümetini kurarak, Şubat devriminin çelişkilerini bir darbede çözdü. Büyük toprak sahiplerinin ve kulakların mutlak egemenliğinin kaldırılması ve toprakların Kır’ın emekçileri yığınlarının istifadesine  devredilmesi, fabrikaların ve işletmelerin mülksüzleştirilmesi ve bunların yönetilmek üzere işçilere devredilmesi, emperyalizm ile bağların koparılması ve soygun savaşına son verilmesi, gizli anlaşmaların yayınlanması ve yabancı bölgelerin ilhak edilmesi politikasının teşhir edilmesi, nihayet, ezilen halkların, emekçi kitlelerin kendi kaderini tayin hakkının ilan edilmesi ve Fillandiya’nın bağımsızlığının tanınması. İşte Sovyet iktidarı tarafından Sovyet devriminin başında alınan temel önlemler bunlardır.

Bu gerçekten sosyalist bir devrimdi. Merkezde başlamış olan devrim uzun zaman bu dar alanın çerçevesi içinde kalamazdı. Merkezde zafere ulaştıktan sonra kaçınılmaz olarak kenar bölgelere yayılmak zorundaydı. Ve gerçekten de Kuzeyden gelen devrim dalgası, devrimin daha ilk günlerinde tüm Rusya’ya yayıldı. Ve kenar bölgeleri ard arda sardı. Ekim Devrimi’yle birlikte kenar bölgelerdeki işçilerin ve köylülerin Rusya’daki işçiler ve köylülerle ittifakı sağlamlaştı. Sosyalizme inançları iyice pekişti. Böylece tüm Rusya’nın işçileri ve köylüleri, kenar bölgelerdeki işçilerle ve köylülerle burjuva ulusal “hükümetlerin” karşı-devrimci ittifakına karşı sosyalist ittifakı gerçekleştirmiş oldular. Batılı emperyalistlerden yardım isteyen kenar bölgelerin ulusal hükümetleri karşı-devrimci karakterlerini ortaya koydular. Kenar bölgelerin işçileri ve köylüleri, Rus Sovyetlerinin de desteğini alarak devrimlerini gerçekleştirdiler. Böylece “tüm iktidar ulusal burjuvaziye” sloganıyla birlikte kendi kaderini tayin ilkesinin eski burjuva kavranışı, bizzat devrimin seyri tarafından teşhir edilerek bir kenara atıldı. “Tüm iktidar ulusların emekçi yığınlarına” sloganı ile kendi kaderini tayin ilkesinin sosyalist kavranışı, haklılığını ve uygulama olanaklarını kazanmış oldu.

Bu şekilde eski burjuva ulusal kurtuluş hareketlerine son veren Ekim Devrimi, ezilen ulusların işçi ve köylülerin her türlü baskıya karşı -dolayısıyla ulusal baskı da dahil- kendi burjuvazisinin ve yabancı burjuvaların iktidarına, genel olarak emperyalizme karşı yeni, sosyalist bir hareket çağını açmış oldu.

1- Ekim Devrimi, her şeyden önce dünya emperyalizmi cephesini yarmış en büyük kapitalist ülkelerden birinde emperyalist burjuvaziyi devirmiş ve sosyalist proletaryayı iktidara getirmiş olmasıyla önemlidir. Ücretli köleler sınıfı, mazlumlar sınıfı, ezilenler ve sömürülenler sınıfı insanlık tarihinde ilk kez egemen bir sınıf durumuna yükseldi. Onların bu örneği, tüm ülkelerin proletaryasını derinden etkiledi. Bu Ekim Devrimi, yeni bir çağ, emperyalizm ve proleter devrimler çağını başlattı demektir.

2- Ekim Devrimi, emperyalizmi yalnızca egemenlik merkezlerinde, yalnızca “Anavatan”larda sarsmadı. O aynı zamanda emperyalizmin cephe gerisine, çevresine de bir darbe vurdu. Ve emperyalizmin ve sömürge ve bağımlı ülkelerdeki egemenliğini sarstı. Sömürge ve bağımlı ülkelerde kurtuluş devrimi çağı, bu ülkeler proletaryasının uyanış çağı, devrimde hegemonyası çağı başlatmıştır.

3- Emperyalizmin merkezlerinde olduğu gibi cephe gerisinde de devrim tohumunu serpen “anavatan”larda emperyalizmin iktidarını zayıflatan ve sömürgelerdeki egemenliğini sarsan Ekim Devrimi, bunları yapmakla dünya kapitalizminin tümünün varlığını soru işareti haline  getirmişti.

4- Ekim Devrimi, emperyalizmi sarsmakla kalmamış aynı zamanda ilk proletarya diktatörlüğünün şahsında uluslar arası devrimci hareketin güçlü ve açık bir üssünü, daha önce hiçbir zaman varolmamış olan ve etrafında bütün ülkelerin proleterlerinin ve ezilen halklarının emperyalizme karşı devrimci bir birleşik cephede örgütleyerek onların kümelenebileceği o merkezi yarattı.

5- Ekim Devrimi, yalnızca ekonomik ve toplumsal-siyasal ilişkiler alanında bir devrim değildir. O aynı zamanda işçi  sınıfının kafasında, işçi sınıfının ideolojisinde de bir devrimdir. Ekim Devrimi, Marksizm’in bayrağı altında proletarya diktatörlüğü düşüncesinin bayrağı altında, emperyalizm ve proleter devrimleri çağının Marksizm’i, Leninizm bayrağı altında doğdu ve güçlendi. Dolayısıyla Ekim Devrimi, Marksizm’in reformizm üzerindeki, Leninizm’in sosyal-demokratizm üzerindeki, üçüncü enternasyonalin ikinci enternasyonal üzerindeki zaferi demektir.

6- Ekim Devrimi, geri doğunun ve ileri batının halkları arasında bağlantı kurarak, bunları emperyalizme karşı ortak savaş kampında birleştirmektedir.

7- Ekim Devrimi, ulusal sorunu, kısmi bir sorundan, ulusal boyunduruğa karşı mücadele sorunundan, ulusların, sömürgelerin, yarı-sömürgelerin emperyalizmden kurtuluşu genel sorunu haline getirmiştir. Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı (UKKTH) getirerek bu hakkı savunmuştur.

8- Ekim Devrimi, kapitalizmin tasfiyesi ve dünya ölçüsünde sosyalist düzenin kurulması doğrultusunda bir dönemeç teşkil eden, dünya emperyalizmine karşı uluslararası sosyal cephenin yarılmasını getirmiştir.

9- Ekim Devrimi, tüm milliyetlerin ve kavimlerin orta katmanlarına proleter olmayan katmanlarına, köylü katmanlarına sosyalizmin görüşlerinin yolunu açtı, sosyalizmin bayrağını onlar arasında popüler bir bayrak haline getirdi.

10- Ekim Devrimi, tek ülkede devrimin zaferi mümkünlüğünü getirdi.

11- Ekim Devrimi, dünyada ilk proletarya diktatörlüğünü ve ilk proleter devleti yarattı.

12-Ekim Devrimi, dünyanın ilk kızıl ordusunu yarattı.

Ekim Devrimi, yalnızca ‘’ulusal çerçeve içinde’’ bir devrim değildi, aksine öncelikle uluslar arası önemi dünya çapında önemli olan bir devrimdir. Çünkü o, insanlığın tüm tarihinde temel bir dönüşüm, eskiden yeniye bir dönüşümdür.

Geçmişin devrimleri, alışılagelmiş şekilde hükümet dümenine bir sömürücü grubun yerine bir başka sömürücü grubun gelmesiyle sonuçlanıyordu. Sömürücüler değişiyordu, sömürü kalıyordu. Köle devrimleri, serf devrimleri, ticaret ve sanayi burjuvazisinin devrimleri döneminde bu böyleydi. Ekim Devrimi bu devrimlerden ilkesel olarak farklıdır. O, hedef olarak bir sömürü biçiminin yerine diğer bir sömürü biçimini geçirmeyi, bir sömürücü grup yerine  diğer bir sömürücü grubu geçirmeyi koymuyor, aksine insanın insan tarafından her türlü sömürüsünü ortadan kaldırmayı ve bütün ve her türlü sömürü gruplarını devirmeyi hedefliyordu.

Ekim Devrimi, ekonomide ve politikada, yaşamda ve yaşam tarzında, gelenek ve göreneklerde, kültürde ve tüm dünyanın sömürülen yığınlarının tüm ruhsal fizyonomisinde temel bir dönüşüm demektir.

Stalin yoldaştan tekrar okuduğum ve sizler için kısa bir şekilde özetlediğim Ekim devrimi öğretisiyle sürece yoğunlaşmalıyız. Elimizde onurlu, şerefli bir miras var. Bu mirası Büyük Proleter Kültür Devrimi ve bugüne kadar kazanılan devrimci-sosyalist değerlerle birlikte ele almalıyız. Sınıf mücadelesinin her alanındaki görevlere sarılmak için ihtiyacımız olan budur.

Güncel gelişmeler ve ülkemizde yaşanan süreç de bunu dayatmaktadır. Örneğin 15 Temmuz’un ardından örgütlenen Yenikapı mitingi ve konsepti faşist partilerin (AKP-MHP-CHP) birlik ilanıdır. Yenikapı  konsepti, işçi ve köylülere, Kürt ulusuna ve azınlık milliyetlere, başta Aleviler olmak üzere farklı inanç guruplarına, devrimci ve sosyalist örgüt ve partilere, kadın ve LGBTİ’lere yani aslında tüm ezilenlere açık savaş ilanıdır.

Ezilenler olarak bu faşist konsepte karşı ortak direniş cephesini oluşturmalıyız. Emek örgütleriyle, köylü birlikleriyle, ezilen inanç guruplarıyla, Kürt ulusu ve azınlık milliyetlerden emekçilerle ortak direnişi geliştirmeliyiz. Ortak oluşumları geliştirip ihtiyaca göre yeni oluşumlar örgütlemeliyiz. Ancak o zaman AKP-CHP ve MHP faşist bloğunu geriletebiliriz. (Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu