GüncelMakaleler

GÜNCEL |  Faşizm Yenilecek Birleşik Mücadelemiz Kazanacak!

"Bir araya gelen güçler, gerek politik arenada gerekse de fabrika, semt, okul ve işyerlerinde, faşizme karşı mücadele yürüten tüm direniş odaklarıyla yan yana yürümeye dair bir çaba içerisinde olacaklardır"

Hakim sınıflar, yaşama geçirdikleri politikaların yaratacağı işsizlik ve yoksulluğun bunun açığa çıkaracağı büyük öfkenin farkında olarak sistemi tek bir merkezden yönetmek üzere onu yeniden yapılandırmıştır.

Örgütlü güçlerin kazanma umudunun kırılması, kitlelerin her türlü hak arama bilincinin yok edilmesi üzerine inşa edilen bu sürecin önemli oranda başarılı olduğunu ve hakim sınıfların gerek Batıda gerekse de T. Kürdistanı’nda belirgin bir mesafe aldığını kaydetmek gerekir.

Tüm coğrafyanın OHAL karanlığına alındığı söz konusu sürecin etkilerinin hala önemli oranda sürdüğünü söylemek yanlış olmaz. Baskı, gözaltı, tutuklama ve buna eşlik eden katliamların kitle hareketinin geri çekilmesine neden olmuş, devrimci, komünist ve yurtsever güçler bu gidişatı tersine çevirecek bir rol oynayamamış ancak sergiledikleri can bedeli direniş ve teslim alınamayan irade ile geleceğe önemli bir direniş mirası bırakmışlardır.

Ezilenlerin Birleşik Mücadelesi

Bugünkü durumda devrimci, ilerici ve yurtsever güçlerin, kitlelerle arasının önemli oranda açıldığını, ezilenlerin egemen sınıfların ideolojik-politik hegemonyası altına ciddi şekilde girdiğini söylemek doğru olacaktır.

Söz konusu tablo içinde devrimci ve yurtsever güçler bir direniş odağı olarak varlığını korusa da politik iklimi tersine çevirecek bir örgütsel gerçekliğe sahip değildir. Bundan da önemlisi işçi sınıfı ve emekçilerin; Kürtlerin, Alevilerin kadın ve LGBTİ+ların yaşadığı çelişkilere bugün için çözüm bulmada, bu bağlamda çıkış yoluna ilişkin politika üretebilme de henüz oldukça zayıftır.

Politik özneler, AKP-MHP iktidarının sistematik bir şekilde devam eden baskı, gözaltı tutuklama saldırıları altında örgütsel düzlemde ve bunun yarattığı bir sonuç olarak da politik alanda ciddi bir darlık ve kitlelerin sorunlarını tespit etmede, hangi yol ve yöntemlerle müdahale edeceğini bulmakta zorluk yaşamaktadır.

Özgürlük ve demokrasi güçlerinin her biri açısından bu temel soruna kısa vadede kendi başına çözüm üretme kapasitesi de cılız görünmektedir.

Öte yandan gelinen aşamada 2016 döneminden farklı olarak gerek T. Kürdistanı’nda gerekse de Batıda kitlelerin parça parça sokağa taşan direniş ve tepkileri karşımıza çıkmaktadır. Çeşitli bölgelerde ve sektörlerde yaşanan işçi direnişleri, pandeminin yarattığı işsizlik ve yoksulluktan etkilenen geniş kesimlerin eylem ve direnişlerini bu kapsamda değerlendirmek doğru olur. Buna paralel bir şekilde devrimci ve yurtsever güçler açısından dünden niteliksel anlamda değilse de bir hareketlilik ve kitle ile temas kurmaya dönük bir yönelimden söz etmek gerekir.

Kitlelerin giderek sokağa yansıyan söz konusu eğilimiyle yine sokakta, direniş merkezlerinde birleşmek için daha etkin ve güçlü bir çabaya ihtiyaç vardır. Birleşik mücadele adına ortaya çıkan tartışmalarda bunun bir sonucu olarak doğmuştur.

Pandemiyle birlikte çelişkilerin korkunç bir şekilde keskinleştiği, yığınların bir arayış içinde olduğu, tepkilerinin giderek yüzeye vurmaya başladığı bu tablo içinde devrimci, ilerici güçlerin zayıflığı ve mevcut direnç odaklarıyla biran önce ilişkilenme ihtiyacı ve bunun nasıl yapılacağına ilişkin bir arayış, birleşik mücadele tartışması yürütenler açısından bir araya gelişinin temel çıkış noktalarını oluşturmaktadır.

Açık ki tüm zayıflığına rağmen kitlelerin düzene olan tepkisi hiç durmamıştır. Ne var ki devrimci ve komünist güçlerin cılızda olsa gelişen söz konusu direnç noktalarıyla teması oldukça sınırlı kalmıştır. Başka bir deyişle devrimci hareketin bugünkü zayıf durumu kitlelere uzaklığının da bir yansımasıdır.

Bu noktada devrimci, ilerici güçlerin geniş emekçi kitlelere daha güçlü bir umut olması adına güçlerini daha fazla birleştirmelerine ve birleşik mücadeleyi daha güçlü bir şekilde büyütmesine ihtiyaç vardır. Bu, bir eylem birliğinden öte giderek derinleşen faşist saldırganlık ve sömürüye karşı koyma ve temel hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltme politik gündemi etrafında bir araya gelme perspektifiyle olmalıdır.

Devrimci ve yurtsever güçler arasındaki bir araya geliş, işçi ve emekçilerin yaşadıkları temel sorunlarla daha fazla temas etme, çeşitli katmanlarda süregelen direniş odaklarıyla daha güçlü ilişkilenme ve ezilenlerin çelişkilerine dair pratikte daha somut politikalar üretmek adına bir kaygı taşımaktadır. Devrimci güçlerle yurtsever hareket arasındaki bir araya geliş, AKP-MHP iktidarı tarafından, ezilenlerin düzenle yaşadıkları çelişkilerin üstünün örtülmesi adına sürekli bir şekilde pompalanan sosyal şovenizm zehrine karşı da bir barikat işlevi görecektir.

Sınıfın değişik katmanları, coğrafyamızın pek çok yerinde ücretsiz izin dayatmasına, hak gasplarına, işten çıkarmalara direniyor. İrili ufaklı çok sayıda fabrika ve işyerinde işçiler sendika hakkı için mücadele ediyor. Keza benzer bir durum HES ve JES’lere, doğanın talanına karşı Ege’den Karadeniz’e, T. Kürdistanı’ndan Akdeniz’e kadar geniş bir coğrafyada köylüler tarafından da sürdürülüyor.

Ne var ki söz konusu direnişlerin birbiriyle etkileşimi ve dayanışması oldukça zayıftır. Bir araya gelişinin temel çıkış noktalarından biri de, birleşik mücadele fikriyatını, ezilenlerin süregelen direnç odaklarına taşımak ve bunun imkanlarını mücadele eden kesimlerle birlikte tartışmaktır.

Bunun bir yanı politik özneler cephesinden; birleşik mücadele, yan yana yürüme, faşizme karşı ortak mücadele etmeye dair yürüyen tartışmalar iken diğer yanı da çeşitli direnç noktaları arasındaki etkileşimi ve dayanışmayı yükseltme amacı taşımaktadır. Bir araya gelen güçler, gerek politik arenada gerekse de fabrika, semt, okul ve işyerlerinde, faşizme karşı mücadele yürüten tüm direniş odaklarıyla yan yana yürümeye dair bir çaba içerisinde olacaklardır.

Bu bakımdan birleşik mücadele güçleri, bütün süreç boyunca diğer devrimci ve ilerici yapılarla gerek merkezi düzeyde gerekse de bunun başarılamadığı durumda yerellerde, işyerlerinde, sendikal alanda, sokakta yan yan durma mücadeleyi birlikte büyütmeye dönük bir çaba içerisinde olacaktır.

HDK ve HDP’yi de bu parantez içinde değerlendirmek doğru olacaktır. Birleşik mücadele güçleri, HDK ve HDP ile birleşik mücadeleyi yürütmek, ortak gündemler etrafında ortaklaşmak  gibi bir sorumluluğa sahiptir. Birleşik mücadelemizin HDK veya HDP’ye alternatif olmaktan öte birleşik mücadele fikriyatı ve kültürünün geliştirilmesine yönelik bir çabası söz konusudur. Bunun birleşik mücadelenin uzunca bir süredir temel adreslerinden biri olan bu iki güç içinde pozitif etkileri olacağı açıktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu