Makaleler

Halk isyanlarının Orta Asya’yı sarmasının zemini var mıdır?

Halk kitlelerin isyanları Orta Asya’yı sarabilir mi? Bütün dünyanın gözü halk isyanlarının yaşandığı ülkelere çevrilmişken, şimdilik tamamıyla bu isyan dalgasının bir parçası olmayan Orta Asya ülkeleri için neler denilebilir? Burada halk isyanlarının çıkmasının zemini ne kadar güçlüdür? Orta Asya ülkelerini incelediğimizde, neredeyse tamamının Tunus ve Mısır gibi halk isyanlarının yaşanmış ülkelerle benzerliklerinin fazla olduğunu görürüz.

 

BM tarafından düzenli bir şekilde yayımlanan İnsani Gelişme Endeksi raporlarında sosyal eşitsizlikle ilgili verilere baktığımızda Orta Asya ülkeleriyle halk isyanlarının çıktığı Ortadoğu ülkeleriyle benzer olduğunu görürüz: İlkinde 0.46 olan endeks ötekinde 0.61’dir.

 

Ortalama nüfus yaşı açısından kıyasladığımızda Orta Asya ülkeleri 22.6-30.2 aralığında seyrederken, Ortadoğu ülkeleri ise 18.1-30 aralığında yer alıyorlar. Ve genç nüfusun işsizliğinde Kazakistan’ı dışarıda bıraktığımızda “resmi rakamlara göre” bölgenin yüzde 20’si işsiz durumdadır. Aynı oran Ortadoğu ülkelerinde yüzde 23 olarak karşımıza çıkıyor.

Bu iki bölgenin bir başka benzerliği de halkların faşist yönetimler altında yönetilmesidir. Baskının ve zulmün çok yoğun olduğu bu bölgeler doğallığında bir toplumsal muhalefet zeminini oluşturuyor. 2003’ten bu yana iki yılda bir yayımlanan Bertelsman Transformation Index’in (BTI) 2012 verilerine göre de Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Tunus, Suriye, Libya, Yemen gibi ülkeler “otoriter” yönetimler altında; Mısır, Kazakistan gibi ülkeler “ılımlı otoriter”, Kırgızistan ise “aşırı arızalı demokrasiler” safında sınıflandırılmış. Bu sınıflandırmadaki burjuva biçimini kaldırdığımızda bütün bu ülkelerin faşizmle yönetildiği karşımıza çıkar.

 

Keza Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Endeksi’ne göre de bölge ülkelerinin tamamı Mısır ve Tunus’tan geri durumdadır. Orta Asya ülkelerinin bütünü sıralamadaki en kötü olan dilimdeki yerlerinde “istikrarlı” bir şekilde devam etmektedirler.

Bölgedeki ülkelerin egemen sınıfları, “istikrarı” faşizme başvurarak sağlasa da orta ve uzun vadede bu ülkelerde halk kitlelerinin sisteme öfkesi, sistem açısından tehlike çanlarını beraberinde getiriyor. Bilindiği gibi her ülkedeki faşizmin kurumsallaşmasının tarihi, sosyolojik, politik vb. bir dizi şart altında şekilleniyor. Görece demokratik hakların kazanılması oralardaki kitle mücadelelerin kazanımlarıyla alakalıdır. Bu durumdan da kaynaklı faşist ülkelerin hepsi aynı durumda değildir. Bazı faşist ülkelerde halk mücadeleleri sonucu demokratik haklar kazanılmışken, bazılarında bu haklar çok gerilerdedir.

 

Başarısız Devletler Endeksi’nin 2011 verilerine göre Kırgızistan 92.8’lik derecesi ile bölgede “lider” durumdadır. Raporun sınıflandırmasına göre “alarm” durumu veren ülkeyi “uyarı” durumunda olan Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan takip ediyor.

Bir başka ortak nokta olarak halkların isyanlarına baktığımızda da her ne kadar Arap isyanları kadar güçlü ve süreklilik sağlamasa da buralarda da isyanları görebiliriz. Kırgızistan’da halk isyanları sonucu 2005 yılında Devlet Başkanı Akayev, 2010 yılında da Bakıyev’in görevinden alındığını görüyoruz. 2011 yılında Batı Kazakistan’da petrol işçilerinin başlattığı isyan kısa sürede ülkenin diğer bölgelerine yayılmış, bununla birlikte yerel hükümet binaları işçiler tarafından işgal edilerek yakılmış, isyan sonucu 70’ten fazla işçi katledilmişti.

 

Sonuç olarak birincisi, kapitalist-emperyalist sistem olduğu sürece yarı-sömürge konumundaki bütün ülkelerde halkların isyan etmesinin zemini vardır. Özellikle birçok yarı-sömürge ülke halklarının bir dizi başlıkta benzer şartlar altında yaşadıklarını görürüz. Buna rağmen kendi özgünlükleri de bulunmaktadır. Halk isyanlarının çıkışında ülkenin nesnel şartlarının yanında kendine özgü şartlarının da etkisini görmek gerekiyor. İkinci olarak da bütün bu veriler Orta Asya halklarının isyan etmesinin maddi zemininin olduğunu gösteriyor. Zeminin müsait olduğu tüm şartlarda halkların isyan etmesi artık “an meselesidir”. Ve emperyalistler ve uşakları bu isyan dalgasının her yanı sarmasının önüne geçme zemini her geçen gün daralmaktadır.

(*) Daha detaylı veri için Akademik Araştırmalar Dergisi’nin 56. sayısında bulunan Osman Nuri Özalp’ın “Arap Baharı Bağlamında Orta Asya’da Toplumsal Protesto Dinamikleri ve Potansiyeli” adlı makalesine bakınız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu