GüncelMakaleler

GÜNCEL | 2023 Seçimleri ve Kadınlara “Faydası!” Üzerine Birkaç Not

"Bu politik ortamdan yararlanarak daha fazla kadınla temas etmek önemli. Kadınların tek yolu dayanışma ile yan yana, omuz omuza örgütlü mücadeledir ve biz bunu seçim vesilesiyle daha çok kadına anlatmak durumundayız"

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde kadın seçmen sayısını 28 milyon 929 bin 732, erkek seçmen sayısını ise 28 milyon 128 bin 904 olarak açıkladı. Buna göre biyolojik cinsiyeti kadın olan seçmenlerin sayısı, biyolojik cinsiyeti erkek olanlara göre 800 bin 828 kişi daha fazla. Toplam 57 milyon 58 bin 636 seçmenin yüzde 50.7’sini kadınlar, yüzde 49.3’ünü ise erkekler oluşturuyor.

Cumhurbaşkanlığı ve TBMM 27. dönem için 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçime bakıldığında ise bu seçimde seçmen sayısının toplam 56 milyon 322 bin 632 olduğu görülüyor. Bir yıl arayla yapılan milletvekili seçimleri ile yerel seçimler arasında ise seçmen sayısı 736 bin dört artı. Rakamlar içinde kadınların yüzde alarak fazla olması özellikle cumhurbaşkanlığı için patriarkal düzen içerisinde iki erkekten birinin seçilmesi bir anlam ifade etmiyor, bu iki erkek egemen klik liderinin seçiminin kadınlara bir faydası yok, işin aslı da bu.

Bunun ardından şunu soralım, yukarıdaki yüzdeleri verip “seçimin kaderini kadınlar belirleyecek” diyenlere;14 Mayıs seçimlerine bir aydan daha kısa bir zaman kaldı. Peki, iddia edildiği gibi seçim sonuçlarında kadınların ve gençlerin   tercihleri belirleyici olabilir mi? Ya da kadınlar neden seçim sonuçlarını belirleyen olsun veya seçim sonuçları kadınların hayatlarında; kadınlara yönelik her türlü şiddette nasıl bir değişime işaret edecek?

Özellikle seçim sathına girildiğinden bu yana “kadınlar seçimin kaderin değiştirecek” minvalinde söylemler üzerinden aslında bir biçimde kadınlar, baskı altına alınmaya çalışılıyor. AKP-MHP faşist iktidarı yanına Yeniden Refah Partisi ve Hizbullahçı HÜDA-PAR’ı da alarak sırtını kadın düşmanı geri güçlere dayayarak kadınları karşısına aldı ve gözünü kadınların mücadele sonucu kazanılmış haklarına dikti. Diğer klik Altılı Masa ve “Türkiye’nin geleceği” diye umut bağlanan Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise ne İstanbul Sözleşmesi’ni ağzına almakta ne sözleşmenin geri geleceğine dair herhangi bir garanti verebilmekte ne de kadınlara ve haklarına dair herhangi bir talepten söz etmektedir. “Seçimin sonucunu kadınlar belirleyecek” demek dışında bir şey yapmayan erkek siyasetçiler sadece kadınlar adına her zamanki gibi daha fazla konuşuyor.

 Tüm suçlarınızı biliyor ve unutmuyoruz!

Kadınlar, elbette ki AKP-MHP iktidarının işlediği suçları iyi biliyor ve bu bilme haliyle birlikte iyi mücadele de ediyor. Haklarına nasıl saldırıldığını da biliyor. “Tek seferden bir şey olmaz” diyerek çocuk istismarcılarını nasıl akladıklarını, tarikat yurtlarını, kadın düşmanı politikaları, nefret söylemlerini, yolsuzluklarını ve tüm suçlarını biliyor ve hiçbirini unutmuyoruz! Kadınların erkek şiddetinden, baskıdan, sömürüden yana olan bu iktidara daha fazla tahammülü de yok.

Ve elbette ki kadınların mücadelesi sadece bugünün iktidar sahipleriyle de sınırlı değil. Ülkeyi yönetmeye dair iddialı söylemler kuranlar, iktidara talip olanlar, sırada bekleyenler de unutmasın ki; kadın mücadelesi, hakları ve isyanı kadınların talepleri görmezden gelindiği sürece devam edecek. İstanbul Sözleşmesi’ni gündemlerine almayanlara ve kadınları, LGBTİ+ları şiddete karşı korumasız bırakanlara tahammül etmeyecek kadınlar.

Daha da ötesi kadınların mücadelesi seçim ve sandığa sığdırılamaz, patriarkal düzen durduğu yerde dururken mücadeleden bir an olsun vazgeçemez, iki klik arasındaki seçimle talepleri ve kazanımları için direnmekten başka bir seçeneği olamaz.

Bu demek değildir ki, seçim dönemi boyunca bekleyecek! Tam tersi bu politik ortamdan yararlanarak daha fazla kadınla temas etmek önemli. Kadınların tek yolu dayanışma ile yan yana, omuz omuza örgütlü mücadeledir ve biz bunu seçim vesilesiyle daha çok kadına anlatmak durumundayız. Kadın seçim büroları başta olmak üzere daha fazla yan yana gelmenin her türlü olanağı değerlendirilmelidir. Erkek egemenliği ile, erkek şiddeti ile, patriarkal düzenin sömürüsü ile mücadele etmek ve örgütlenmek tek seçeneğimiz.

 1 Mayıs ve seçim çalışmasında kadınların görünürlüğü dikkate değerdir

Her iki kliğin de kadınların haklarını, mücadelesi ve seçimini pazarlık konusu yapmasına izin verilmelidir.

İstanbul’da her iki yaka başta olmak üzere diğer illerde de çalışmalarda aktif bir şekilde yer alan kadınlar, bunun somut sonuçlarını alanlarda fark edecektir. Geçtiğimiz yılın 1 Mayıs’ında alanda kadınların varlığı gözle görülür şekilde fark edilirken bu yılda kadınların seçim ve 1 Mayıs çalışmasındaki yeri dikkate değer bir noktadır. Kadın faaliyetçiler “doğal” olarak önce kadınlara yönelmekte, nerede bir kadın varsa ziyaret edilmekte ve sohbete bir şekilde kadınların yaşadıkları yansımakta, üzerine düşünülmekte, çeşitli biraraya gelişler için kimi planlamalar yapılmaktadır. Çalışmanın sonuçları alanlarda bir biçimde hayat bulacaktır ancak sonrası için daha fazla örgütlenmek için kolları sıvamak gerekmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Kadınlar Birlikte Güçlü’nün (KBG) bir tartışma süreci sonunda mücadelenin talepleri olarak mektup biçiminde deklare ettiği başlıklar önemlidir;

* Depremin üzerinden iki 2 ay geçmiş olmasına rağmen en temel ihtiyaçlar gerekli kurumlar tarafından hala sağlanmadı. Barınma, temiz su ve gıdaya hala ulaşamıyoruz! Deprem gibi bir doğa olayını felakete dönüştürenleri göndereceğiz. Depremden sonra daha da ağırlaşan üstümüze yüklenen bakım emeğinin yükünün kolektifleştirilmesini savunacak ve erkek şiddetini önleyecek politikaları uygulamayanlarla da hesaplaşacağız.

* Boşanmanın önlenmesine, nafaka hakkımızın gasp edilmesine, “makbul kadın ol, çocuk yap” dayatmalarına karşı bugüne kadar direndik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz. İçinde eşitlik olmayan hiçbir ilişkiyi, “aile kurumunu koruma ve kollamayı” önceleyen hiçbir mutabakatı kabul etmeyeceğiz.

* LGBTİ+ düşmanlığını bizzat körükleyen ahlak dayatmalarını kabul etmiyoruz. Bu ülkeyi LGBTİ+lar için yaşanmaz hâle getirenlere karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bizi yok saymaya niyetli olanlara tekrar hatırlatalım; alışın buradayız!

* Toplumu kutuplaştıran ve şiddeti olağan hale getirenlere karşı mücadeleden vazgeçmiyoruz. İktidarın korku salmak ve kendi çıkarını korumak için savurduğu tehditler karşısında sessiz kalmayacak, yaratmak istediği korku iklimini kabul etmeyeceğiz.

* Uygulanan politikalarla şiddetin önü açılıyor ve erkek failler cezasızlıkla ödüllendiriliyorken hayatını savunan kadınlar haksız bir şekilde cezalandırılıyor. Trans kadınlara, göçmen kadınlara yönelik saldırılar artıyorken şikâyet mekanizmalarına erişimin kısıtlı olduğunu biliyoruz. Hayatlarımızı bu şekilde şiddetle kontrol altına almaya çalışanları hep beraber durduracağız.

* Savaş politikalarının karşısında olmaya devam edeceğiz. Kürt halkına yönelen savaş politikalarını, sınır ötesi operasyonları, mülteci düşmanlığını kabul etmeyecek barıştan yana olacağız.

* Ücretli, ücretsiz emeğimizin sömürülmesine izin vermeyeceğiz. İşsizlik, güvencesiz çalışma, yüksek kiralar ve ekonomik krizin hayatlarımızı küçücük alanlara sıkıştırmasını kabul etmiyoruz ve bu sömürü düzenini birlikte değiştireceğimize inanıyoruz.

* Dinci baskı ve politikalara karşı hayatın her alanında eşit, özgür, seküler/laik bir toplum düzeni kurana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu