Güncel

Figen Yüksekdağ: Tarihin karşısında büyük bir sorumluluk üstleniyoruz!

Kandıra F Tipi Hapishanesi'nde tutsak bulunan HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Vanity Fair Italya'dan Marta Ottaviani'ye röportaj verdi.

H. Merkezi:Yüksekdağ, “Cezaevinden çıkarsanız ilk olarak ne yaparsınız?” sorusuna “‘Gökyüzünün sınırsız, doğanın cömert olduğu bir yere tatile gitmek’ demek isterdim ama bizim şartlarımızda bu isteğin pratikleşmesi zaman alıyor. Ya da biz koştukça uzaklaşan bir hayal olarak kalıyor. Zor olan gerçekleşir ve buradan çıkarsam, çok iş birikmiş olacağından ve bu işleri halletmek için beni dört gözle bekleyenler olduğundan sanırım hemen çalışmaya başlamak zorunda kalırım. Şikâyet ediyor gibi olmasın, aslında benim için iyi ve mutlu bir kavuşma olur bu. Hapishanedeki tecrit durumundan sonra kalabalığa karışmak da ilk yapacaklarımdan olur” yanıtını verdi.

Yüksekdağ, Türkiye toplumundaki değişime dair bir soru üzerine de “Sadece ülke değişmiyor, toplumun tamamı da değişiyor” dedi ve şöyle devam etti: “Türkiye’de milliyetçi ve dini görüşler her zaman vardı, ancak şimdi tehlikeli bir ittifak oluşturdular ve halk arasında yeni bir meşruiyet buldular. Birileri onları durdurmaya çalışmazsa, bu sefer sonuçları çok ciddi olacak.”

ETHA’nın geçtiği habere göre, Türkiye’de kadınların durumunun da giderek kötüleştiğini belirten Yüksekdağ, “En temel haklar zaten ihlal edilmiş durumda. 2016 darbesi ve olağanüstü halin başlatılması, fiziksel ve psikolojik şiddet mağdurlarına yardım eden yüzlerce derneğin faaliyetlerini olumsuz etkiledi. Kürt kadınları özellikle büyük bir bedel ödedi.

Şu anda dokuz milletvekilimiz, 35 belediye başkanımız ve binlerce partilimiz cezaevinde. Zorunlu eğitim yaşı düşürüldü, okulu bırakan 13 ve 14 yaşındaki kız çocuğu sayısı artmaya devam ediyor. Öte yandan, kadınların ülkenin ekonomik hayatına katılımı azaldı” dedi.

Yüksekdağ, ayrıca röportajda şunları kaydetti:

“Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra modern cumhuriyet rejimine geçişin neredeyse 100. yılı olacak ama Türkiye’nin formel bir parlamenter model ve kısa ömürlü, parçalı denemeler dışında demokratik bir yönetim ve yaşam deneyimi olmadı. Türkiye halkları çok ciddi bir milliyetçi, dini gerici kuşatma altında ve bu basınç, toplumsal yenilenme dinamiklerini felç etmiş durumda.

Korku ve yıldırma politikalarıyla yapay bir denge sağlanıyor. Küçük ve gayrimeşru farkla sağladıkları çoğunluğun nasıl bir dehşet dengesine dönüştürüldüğü ortada. Bu seçimde de elde edecekleri her düzeyde çoğunluk, çoğunluk adı altındaki baskı ve dikta rejimini güçlendirecek Erdoğan ya da iktidar bileşenlerini tutan son ipleri de kopacaktır. Söylemlerinden ve son dönem politikalarından olumlu umut verici hiçbir işaret alamadığımız da ortada. HDP derken Türkiye’de radikal demokrasi programının başarıya ulaşması ve sistemin darbe, faşizm, tekçi dikta eğilimlerinden kurtulabilmesi için kesintisizce devam eden ve halkın öz gücüne dayanan bir mücadeleden söz ediyoruz. Tarihin karşısında büyük bir sorumluluk üstleniyoruz ve bunu tek başımıza yapıyoruz.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu