Makaleler

AKP ve 4+4+4 Sisteminin Sonuçları

AKP Hükümeti’nin 4+4+4 Eğitim Sistemi ile topluma dayattığı eğitim modelinin yarattığı tahribatı anlamak için yarıyıl yani bir dönemlik süre yeterli olmuştur. 4+4+4 Sistemi ve ortaya çıkan çarpıklıkları Eğitim-Sen “Eğitimde 4+4+4 Dayatmasının 1. Raporu” adlı çalışmasıyla raporlaştırıp kamuoyuna sundu. Tek başına bu rapordaki bazı veriler bile AKP’nin Eğitim politikasındaki amacı açığa çıkarmaktadır. 4+4+4 sisteminin karnesi niteliğindeki Eğitim-Sen raporundaki bazı başlıklar şöyle:

– 60-66 aylık çocukların da 4+4+4 sistemi ile okullara alınması nedeniyle bir önceki yıla kıyasla okula başlayacak çocuk sayısı yaklaşık 1 milyon artmıştı. Rapora göre 555 bin aile çocuklarının okul yaşına gelmediğini düşünerek 4+4+4 sisteminin tuzağına düşmedi ve çocuklarını okula göndermedi. Yine, çocuklarını okula gönderen birçok aile çocuğunun yaşadığı uyum sorunlarını pratikte görünce çocuklarını okuldan aldı.

– Bu dönemde (2012-2013 eğitim yılının ilk dönemi) eğitim öncesi okullaşma oranı %46’da kaldı. Yine okul öncesi eğitimde bölgeler arası fark belirginleşti.

– 7-8 yaşlarındaki, henüz soyut düşünme yaşına gelmemiş çocuklara 4. Sınıftan itibaren, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri veriliyor.

– 60-66 aylık çocukların da okula alınması ve hiçbir altyapı çalışması yapılmadan bunun uygulanması nedeniyle artan öğrenci sayısına bağlı olarak kimi okullarda sınıf mevcudu 120’ye kadar ulaştı.

– Birçok çocuk okulda, örneğin Malatya’daki hiçbir okulda, tuvalet, masa, sıra vb.leri 60-66 aylık çocuklara uygun değil.

– Okul müdürleri başta olmak üzere, öğrencilerin dini dersleri seçmeleri, velilerin çocuklarını imam hatip ortaokulları ile liselerine yollamaları için yer yer zorlamaya varan yerlerde köy imamları, il-ilçe müftüleri, kaymakamlarca da yapılmaktadır.

– Kimi yerlerde (örneğin Kastamonu’da) İmam Hatip Ortaokulu dışında okul açılmayarak, ailelerin çocuklarını mecburen buraya göndermeleri hedeflenmiştir.

– Malatya’da 72 ay öncesi okula başlayan çocuklardan il genelinde %5’i, il merkezinde ise %40’a yakını sonradan okula alındılar. Aileler pratikte çocuklarının henüz okula gidecek yaşta olmadığını görerek onları okuldan aldılar.

– Ülkenin genelinde 72 ay öncesi çocukların okula alışamadıkları, ağladıkları, algılama güçlükleri çektikleri, kurallara uymadıkları, sorumluluk taşıyamadıkları, 40 dakikalık ders saatine dayanamayıp sürekli olarak: “kaç ders kaldı”, “annemi çağırın”, “ben eve gitmek istiyorum”, “hastayım”, “dişim ağrıyor”, “anneme telefon et”, “uykum var” gibi şikâyetlerinin olduğu belirtiliyor. Açıktır ki bu durum çocukların henüz okul yaşına ulaşmamış olmalarından kaynaklıdır. Zira 72 ay sonrası çocuklar için bu şikâyetler söz konusu olmamaktadır.

 

Okul Değil Medrese!

AKP Hükümeti gelecek neslin kendi amaçlarına paralel olarak dizaynını hedefliyor. Bu hedefe ulaşmanın önemli bir adımı 4+4+4 sistemi iken, 4+4+4 sistemi yasal olmayan yasak da olmayan birçok fiili uygulamayla, yer yer dayatmalarla da desteklenmektedir. Eğitim sistemine seçmeli olarak giren birçok dini içerikli dersin her türden il-ilçe-mahalle idarecisi, okul idarecileri vb.nin dayatmaları ile zorunlu hale gelmesi, Üsküdar Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kendisine bağlı okullarda karnelerin yanında “Peygamberin Hayatı” adlı kitabı imza karşılığı vermesi, imza vermeyen öğrencilerin “karne verilmeyeceği” tehdidiyle karşı karşıya kalmaları, imza toplamaktaki asıl amacın ise kitabı kimlerin almadığının tespiti, yani öğrencilerin inançlarına göre fişlenmesi gibi pratik uygulamalar uygulanan dayatmanın nerelere kadar gidebileceğini göstermektedir. Yine İstanbul Eyüp’teki Rami Atatürk Lisesi’nin bodrum katının mescide çevrildiği ve Anadolu Gençlik Derneği üyesi bir grubun öncülüğünde bu okulda teneffüslerde öğrencilere namaz kıldırıldığı basına yansıdı. Hükümet elindeki devlet yetkilerini kullanarak zaman zaman yasalar çıkararak, yasalar çıkarmanın tepkiyle karşılanacağını öngördüğü yerlerde ise, bu tip fiili uygulamalara yol vererek ve hatta esasta bu tür pratikleri bizzat organize ederek kitleleri her gün artan bir şekilde dine yönlendirmektedir. Okullar medreselere dönüştürülmektedir. Eğitimde bilimsellik ve bilimsel bilgi adına ne varsa, mümkün olduğunca tasfiye edilmek istenmektedir. TÜBİTAK’ın Evrim konulu kitapların basımını durdurması ve hatta fırsatını bulabilse yasaklayacak olması, “Fareler ve İnsanlar”, “Şeker Portakalı” gibi öğrencinin düşünsel dünyasına katkı sunabilecek kitapların, sanat eserlerinin “müstehcenlik” yaftasıyla yasaklanmaya çalışılması, Yunus Emre şiirinin dahi sansürle karşılaşması vb. şeylerin tümü AKP Hükümetinin zihin dünyasındakilerin pratikteki uygulamalarıdır. Onlar sorgulamayan, biat eden, güçlü (yani kendileri) karşısında secdeye duran bir nesil yaratmanın peşindeler. Bunun için her yolu kullanarak dini, gençliğin, çocukların karşısına çıkarıp, onların henüz olgunlaşmakta olan dünyalarını teslim almaya çabalıyorlar, çabalayacaklar. Bu amaçlarının bilincinde olanlar olarak, onların her uygulamasını teşhir edip, iç yüzünü ortaya çıkarmalıyız. Ancak bu teşhirler sayesinde AKP’nin dindar ve kindar nesil yaratma amacını boşa çıkarabiliriz. Her yerde demokratik, bilimsel ve devletçe karşılanan parasız eğitim şiarımızı dillendirip kin gütmeyen, insan sevgisini yaşamın merkezine koyan, araştıran, soru soran ve değişime açık yeni bir nesil için daha fazla mücadele, daha fazla emek…

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu