GençlikGüncel

DENEYİM | Suruç Günlüğü: 4 yıl oldu

Katliamın 4. yılında 33’leri anmak, anlamak, düşlerini gerçek kılacağımızın sözünü yinelemek için 20 Temmuz’dan bir ay önce gençlik örgütleri olarak bir araya geldik.

20 Temmuz 2019 Suruç katliamının 4. yılı… Katliamın ardından 4 yıl geçti. 4 yılda yaşanan onlarca şeyle birlikte birçoğumuz açısından ayrı bir anlam ifade ediyor bu katliam.

‘Bir katliam nasıl anlamlar ifade edebilir?’ diye sorulabilir. Tek başına düşünüldüğünde sadece istatistiki bir değer olarak görülebilir. Sayılarda böyle değil midir? Ancak sayıların ne anlam ifade ettiğini düşündüğümüzde büyük bir anlam içerir.

Katliam da tam olarak böyle bir şey sanırım. 6 harften oluşan bir topluluğun insanlık dışı bir saldırıyla katledilmesini ifade eden bir kelime…

Üzerine yoğunlaştığımızda gerçekten derin bir anlam ifade ediyor. Onlarca insanın tüm insanlığın yararına düşüncelerinden, özlemlerinden, amaçlarından dolayı katledilmesini katliam olarak ifade edebiliyoruz. İşte Suruç katliamı da tam olarak böyle bir şeydi.

Kimliklerinin belirleyici olduğu aslında kimliklerinden bağımsız, yaptıklarının belirleyici olduğu ancak yaptıklarından bağımsız 33 insan katledildi. Devrimci, Anarşist; Türk, Kürt, kadın, LGBTİ+, erkek birçok kimliği vardı onların. Katledenlerin aksine varmıştı onlar birlikte yaşamanın, birlikte yaratmanın, birlikte savunmanın, birlikte inşa etmenin tadına… En çok bu yüzdendi sınırların ortadan kaldırıldığı bir kentte sınırı yeniden geçmek isterken katledilmeleri!

4 yıl önce Suruç’ta tam olarak böyle bir katliam yaşandı. DAİŞ’in devlet desteğiyle birlikte Amara Kültür Merkezi bahçesine yönelik katliamında 33 kişi katledildi, yüzlerce insan yaralandı.

Katliamın 4. yılında 33’leri anmak, anlamak, düşlerini gerçek kılacağımızın sözünü yinelemek için 20 Temmuz’dan bir ay önce gençlik örgütleri olarak bir araya geldik. Yürütülen tartışmalar sonucunda ortaya çıkarılan pratik hat çerçevesinde çağrı, çalışmalarına başlamış olduk.

Bu süreç içerisinde gelişen güncel politik meselelerde yan yana gelişimizi hızlandıran bu süreç ODTÜ’ye yönelik polis saldırısı ve doğa katliamına İstanbul’dan yükselteceğimiz ses açısından önemli oldu.

Ön hazırlıkların önemli bir kısmını gerçekleştirilen bildiri dağıtımları ve ajitasyon faaliyetleri oluşturdu. İzmir’de fiili eylemlilik oluşturduğu gerekçesiyle engellenmeye çalışılan bu pratikler kitlenin yoğun ilgisini çekerken bizlerinde coşkusunu yükselten pratiğimizi geliştiren bir yerde duruyordu.

YDG olarak öznesi olma iddiasıyla ilişkilendiğimiz süreçte pratik çalışmaların tamamına katılma irademiz bizim açımızdan önemli bir gelişme oldu.  Bu çerçevede gençlik örgütleri ile kurduğumuz ilişkinin belli bir düzeye evrilmesi bizim açımızdan önemli bir hava yaratmıştı.

Çağrılarımızı saat 20 Temmuz günü saat 11.50’de gerçekleşecek mezar anmaları, her ayın 20. gününde saat 18.00’da gerçekleştirilen Suruç oturumu ve gençlik örgütleri olarak gerçekleştireceğimiz saat 19.00’daki yürüyüş ve Mehmet Ayvalıtaş parkında gerçekleştirilecek anmaya yönelikti.

20 Temmuz günü

Hazırlık sürecinin ardından 33’lerin mezar başlarında gerçekleştirilecek anmalara katılmak üzere gençlik örgütleri ile bir araya geldik. Bu durum doğallığında tüm mezar anmalarının kalabalık geçmesiyle sonuçlandı.

Yitirdiğimiz yoldaşlarımızı, dostlarımızı, arkadaşlarımızı ziyaret etmenin yoğunluğu içerisinde yapılan konuşmalar onlara karşı sorumluklarımızı tekrardan hatırlatır nitelikteydi. Bu duygu yoğunluğu içerisinde ayrıldık onların yanından, meydanlarda, onların adımladığı sokaklarda buluşmak üzere…

Saat 17.50 ‘Suruç Oturumu’ için Halitağadayız. Polis ciddi bir yığınak yapmış durumda! Herhangi bir durumda bizi korumak için olmasa gerek, sokak girişlerine Çevik Kuvvet ekipleri koyulmuş durumda. İnsanlar sokağı doldurmaya devam ediyor.

Tam vaktinde başlıyor, oturma eylemi konuşmalar yapılıyor. Suruç aileleri adına SGDF’li dostlarımız, Suruç yaralılarının doktoru ve milletvekilleri tarafından konuşmalar gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıla oranla katılımın daha yoğun olduğu ifade ediliyor.

Daha doğru ifade etmek gerekirse her geçen yıl “Suruç için Adalet” mücadelesinin daha kitlesel bir şekilde geliştirildiği ifade ediliyor.

Gerçekleştirilen konuşmaların ardından oturma eylemi sonlandırılıyor. Süreyya Operası önünde gerçekleştirilecek anmaya çok kısa bir süre var direk oraya geçmemiz gerekiyor. Tam bu anda yukarıda ifade ettiğimiz polis yığınağının neden yapıldığını gözlemliyoruz.

Kitlenin ortasına çevik kuvvet ile barikat kuruyor. Kitleyi ikiye bölerek diğer tarafta kalanlara gaz bilyeleri ve kalkanlarla saldırıyor.

Durum karşısında gençlik örgütleri olarak inisiyatif alıyor kitlesel bir şekilde Opera önüne kararı alarak arka sokaklardan toplu bir şekilde Operaya doğru ilerliyoruz.

Ancak önümüzde kalan arkadaşlarımız opera önünde polis ablukası altına alınıyor. Bu duruma karşı arkadan gelen gençlik örgütleri olarak koşarak dostlarımızın arkadaşlarımızın yanına geliyoruz.

Bu coşku polisin barikatını 10 metre geriye çekmesiyle sonuçlanırken bizim açımızdan da bir coşku açığa çıkarıyor. Polis engelleme çabalarını sürdürüyor. Etrafımızı kalkanları ile çevirmeyi hedeflerken kitleselliğimiz bunu yapmasına imkan bırakmıyor.

Önümüzü ve yan tarafımızı olmak üzere iki ayrı köşeyi tutmuş bulunuyor. Büşra’nın Ece’nin Cebo’nun Alper’in şehit düşen onlarca arkadaşımızın adımladığı sokaklar onları anmak istediğimiz bu günde bizlere yasaklanmaya çalışılıyor.

Bizde daha önceden konuştuğumuz üzere bu keyfi uygulamaya karşı yürümek için harekete geçiyoruz! Tam olarak 33’leri Suruç’a götüren cüreti kuşanarak kararlılığımızı ifade ediyoruz.

Karşılaştığımız saldırıda bu büyüklükte oluyor. Tüm engellemelere rağmen 33’leri anmamız dün katliamı engelleyebilecekken engellemeyenleri rahatsız etmiş olacak ki o hazımsızlık ile saldırıyorlar.

Bu durum karşısında bir caddeden bir parka taşınacak sloganlar Kadıköy sokaklarda caddelerde yükselmeye başlıyor.

Bizim açımızdan bu caddeden yürüyemezsek “her sokakta bir slogan, her sokakta bir insan olarak anmamızı gerçekleştirir, katilleri teşhir ederiz” dediğimiz bir pratiğe dönüşüyor. Ara sokaklarda polis saldırısına karşı sloganlara karşılık veriyoruz.

Refleks olarak aldığımız kararlar doğrultusunda ajitasyonlarla sloganlarla 20.00’da Khalkedon meydanında gerçekleştireceğimiz anmaya çağrı yapıyoruz. Burada yeniden polis saldırısıyla karşılaşmamıza rağmen geri adım atmadan sloganlarla “Suruç için Adalet Herkes için Adalet” çağrımızı yinelemeye devam ediyoruz.

Burada 23 arkadaşımız işkenceyle gözaltına alınıyor. Önceki gözaltılarla birlikte 27 kişinin gözaltında olduğunu öğreniyoruz. Gençlik örgütleri olarak gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması sonrası eylemi sonlandırıyoruz.

Bizim açımızdan öğretici ve geliştirici bir pratik oluyor. Suruç şehitlerini anarken onların pratiğinden ve mücadelesinden öğrenme iddiamız pratikte kendini göstermiş bulunuyor. Gençlik örgütleri olarak ortak irade geliştirme bunu pratikte ortaya koymak olarak gelişen bu süreç herkes açısından öğretici sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Bu temelde şehitlerimizin ve kendimizin pratiklerine yoğunlaşmak mücadeleyi geliştirecek araç ve yöntemleri açığa çıkarmamız açısından önemli bir yerde duruyor. Bu öğrenme çabası ve mücadele kararlılığıyla önümüzdeki sürecin anahtarını kullanmak her birimizin sorumluluğunda bulunuyor!

İstanbul’dan bir YDG’li

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu