GüncelMakaleler

ANALİZ | MİT Raporu ve SADAT’ın Mehdisi

Faşizm kendini bu sürece göre örgütlemektedir. Devrimci, demokratik güçler gerek kitle hareketi gerekse de faşizmin buna yönelik saldırılarına kaşır uyanık olmalı ve buna göre konumlanmalıdır.

MİT’e “yakınlığı ile bilinen” Gazeteci Sabahattin Önkibar’ın MİT’e çok yakın bir isimden aldığını ve Saray’a iletildiğini iddia ettiği bir MİT raporu, yılın son günlerinde Ankara’da tartışıldı. Ciddi ve ürpertici tespitlerden oluştuğu iddia edilen raporda ülkeyi yönetenlere acil ve de önemli konuların üç başlıkta toplanarak sunulduğu belirtilmektedir.

Raporda acil ve öncelik sırasına göre ilk sırada “ekonomik çöküntü, işsizlik ve yoksulluğa bağlı her an bir sosyal patlama olabilir” tespiti olduğu iddia edilmektedir. İkinci sırada ise; “Din, inanç ve İslam artık birleştiren değil, ayrıştıran bir argüman olmuştur” denildiği ifade edilmektedir. Üçüncü sırada ise “Suriyeliler milli birliğimiz adına tehdit olarak görülmelidir. Suriyelilerin arasındaki Işidliler ve eğitimsiz Suriyeliler ülkede güvenlik tehdidi oluşturmaktadır. Sınır illerinde nefretten kaynaklı sıcak çatışmalar ve Suriyelilerin işyerlerine saldırılar meydana gelebilir” denilmektedir. (29.12.19 Basın)

Böyle bir raporun var olup olmadığı bilinmemekle birlikte, MİT Raporu olarak ifade edilen hususların, Türkiye toplumunun şu an içinde bulunduğu koşullara, çelişkilerin bir kısmına işaret ettiği söylenebilir. Örneğin birinci öncelik olarak ifade edilen “ekonomik çöküntü, işsizlik ve yoksulluk” Türkiye’nin andaki gerçeğini ifade etmektedir.

Devletin resmi verilerine göre 7 milyon işsizden bahsedilmektedir. Genç işsizlik %30’lara ulaşmıştır. Yoksulluk gözle görülür olmuş, maddi nedenlerle intiharlar söz konusudur. Çalışan kesimin %40’ı asgari ücretli ve düşük yaşam standartlarında yaşamaktadır.

Halka tam bir yoksulluk dayatılmakta, artan vergiler ve yeni konulan vergiler halkın geçim koşullarını daha da zorlaştırmaktadır.

Bunun karşılığında ise iktidarın ve yandaşlarının yaşam tarzının, lüks ve sefahat içinde olması emekçilerde ciddi bir tepkiye neden olmaktadır. Buna eklenen, “yerli araba”, “Kanal İstanbul” gibi projeler,  kitlelerde iktidara yönelik öfkeyi biriktirmektedir.

Bu anlamıyla bir karşı devrim örgütlenmesi ve halk düşmanı bir örgüt olan MİT’in iktidara yönelik bu gerekçelerle önümüzdeki süreçte toplumsal patlamalar uyarısı olabileceği uyarısı dikkate alınmalıdır. Bu dikkate alma elbette, MİT gibi karşı devrimci örgütlenmenin bu türden bir uyarısının ardından “kendi hazırlığını” yapmış olması gerçeğinde yatmaktadır.

Dolayısıyla önümüzdeki süreçte halk hareketine, devrimcilere yönelik faşizmin saldırıları, provokasyonları söz konusu olabilir.

Bunların neler olabileceğine dair somut bir veri olmamakla birlikte, raporda ikinci ve üçüncü başlıkta ifade edilenler belli bir fikir verebilir. Faşizmin halk hareketine, devrimcilere yönelik, bir toplumsal ayaklanma tehdidine dair hazırlığı, İslamcılık-Laiklik, Alevi-Sünni çelişkisi üzerinden olabilir.

Yine üçüncü başlıkta ifade edildiği gibi Suriyeli mülteciler üzerinden belli provokasyonlar gündeme gelebilir. TC devletinin tarihsel geçmişi düşünüldüğünde tüm bu olasılıklar imkan dahilindedir ve faşizmin halk hareketine, devrimcilere yönelik yapmayacağı saldırı, işlemeyeceği suç ve gerçekleştirmeyeceği provokasyon yoktur.

Faşizm Halk Hareketine Karşı Yeniden Örgütleniyor!

Faşizmin MİT raporunda ifade edilen“toplumsal ayaklanmalara” hazırlandığı gösteren başka örneklerde bulunmaktadır. Örneğin Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan’ın askeri başdanışmanı ve SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin başkanı olduğu “Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM)” ve Üsküdar Üniversitesi’nin iş birliğiyle ve “ASRİKA Ortak Savunma Sanayii Üretimi” temasıyla İstanbul’da düzenlenen 3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’nde yaptığı açıklamada: “İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor” ifadelerini kullandı. (30.12.19 Basın)

Bu açıklamayı yapan kişinin konumu düşünüldüğünde sözler ciddiye alınmalıdır. Mehdi tartışmasının İslami terminolojideki karşılığı bir yana, SADAT gibi halk düşmanı ve karşı devrimci bir örgütlenmenin kurucusu “ortam hazırlamak”tan bahsetmektedir.

SADAT’ınparamiliter güçlerin örgütlenmesi için kurulan bir örgütlenme olduğu, Suriye’de ve son olarak Libya’da paralı cihatçı çetelerin örgütlenmesinde aktif olarak yer aldığı bilinmektedir.

SADAT’ın rolü ve fonksiyonu düşünüldüğünde, bu örgütlenme aracılığıyla önümüzdeki süreçte halk hareketine, devrimci ve yurtseverlere yönelik yeni saldırılar gerçekleştirilmesi olasılık dahilindedir.

Nitekim bu tür planlamaların yapıldığını bizzat R.T.Erdoğan’da üstü kapalı şekilde ifade etmektedir.R.T.E. Ankara’da Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda yaptığı açıklamada; “Şehir ne kadar büyükse güvenlik sorunları da o derece yüksek ve fazladır. Nitekim sempozyumumuzun konu başlıklarına baktığımda bu çeşitliliği gördüm. Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız. Öyleyse bu yeni duruma karşı yeni yaklaşımlar, yeni fikirler, yeni yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bu tür çalışmaların şehirlerimizin geleceğinde ihtiyacımız olan güvenlik düzeninin oluşturulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. 

Her ülke ve toplum kendi ihtiyaçlarına uygun çözümleri kendisi üretmelidir. Aksi takdirde başka toplumların kendi ihtiyaçlarının ürünü olan çözümlerin kullanılması gerekiyor. Bu da beraberinde pek çok uyum sorununu getiriyor. Her alanda olduğu gibi şehirlerimizin güvenliği konusunda da dünyadaki tüm örnekleri inceleyecek ama sonuçta kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.” (02.01.20 Basın)

Bu açıklamalardan da net olarak anlaşılacağı üzere faşizm yeni sürece göre kendini yeniden örgütlemenin adımlarını atmaktadır. “İçerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız” denilmektedir.

Çözüm olarak ise başta SADAT türü örgütlenmeler olmak üzere halka karşı paralı askerler, paralı çeteler, paramiliter güçler gündeme getirilmektedir.

Bu örgütlenmelerin insan kaynağının başta Suriyeli mülteciler olmak üzere yaklaşık 7 milyona ulaşan işsizler ordusu olacağı açıktır. R.T.Erdoğan’ın yapmış olduğu bu açıklama, Saray’a sunulduğu iddia edilen MİT raporu ve SADAT kurucusu ve Cumhurbaşkanı askeri danışmanının açıklamaları birlikte değerlendirilmelidir. Halk hareketinin önümüzdeki günler kendini göstermesi ve kitlelerin düzene yönelik tepkilerini sokağa taşmasına yönelik bir beklenti içinde olduğu görülmektedir.

Faşizm kendini bu sürece göre örgütlemektedir. Devrimci, demokratik güçler gerek kitle hareketi gerekse de faşizmin buna yönelik saldırılarına kaşır uyanık olmalı ve buna göre konumlanmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu