Makaleler

Kadın, keskin bir ret ve devrim

Kadının toplumdaki rolünün yitirilmesi ve bu rolünü tekrardan elde etmesi mümkün olmamıştır. Rolün yitimi kadın üzerinde-bilincinde ya kanıksanır olmuştur ya da özgürlük yanılsamalarıyla sınırlı kalmıştır. Nihayetinde her iki durumda toplumdaki statüsünü kazandıramamıştır. Mevcut durum- sistem korunarak kadının özgürlük – insanca yaşamı sistemle barışık yaşayan durumda olmuştur. .Dolayısıyla kadının kölelik/boyunduruk durumunu daha katmerli hale getirmiştir. Kadının durumundan hoşnutsuzluğu kaderciliğe havale ederek zincirin halkalarını daha da artırmıştır.

Kimi dönemlerde kaderciliğe karşı koyuş “giyotine gitme hakkı varsa söz söyleme hakkı vardır” çıkışıyla seçme-seçilme, eğitim, kısmi anlamda söz hakkını elde etse de kadının mevcut durumunun korunarak biçimsel haklar verilmişti. Ne yazık ki biçimsel değişiklikler kadını özgürlük yanılsamalarına sağlamaktan ileri gidemedi. Ne ekonomik bağımsızlığını elde eden, üretime giren kadın özgürleşti ne de eğitim hakkını elde ederek en iyi okullarda okuyan “kültürel” olarak gelişen kadın özgürleşti. Veya kadın erkek eşittir, ev yaşamında aynı işleri yaparak özgürleşti ne de kendi bedeni üzerinde kendisi karar vererek kadın özgürleşti.  

Özgürlüğü, eş, baba, abi, aile baskısından kurtulmak olarak görüp ayrıldığında ise toplumdaki baskılanmayla karşılaştı. Fabrikada, okulda, sokakta, sendikada vs. Kadın; bu baskılanmanın sadece aile ile sınırlı olmadığını toplumdaki gelenek görenek davranış biçimlerine yansıdığının farkına varır. Bu farkındalık kadını özgürlük arayışlarına iter. Sadece bireysel özgürlük sağlanamayacağı toplumun kurtuluşuyla elde edeceğini tarihten sınıf mücadelesinden öğrenir öğretir. Paris Komünü, Ekim Devrimi, Çin Devrimi ve birçok haklı mücadelelerde ki kadının aldığı rol konumu bizlere göstermiştir ki hiçbir toplumsal devinim de kadın olmadan devinimin gerçekleşmeyeceğidir.

Toplumun özgürleşmesi kadının özgürleşmesi ile iç içedir. Erkek her ne kadar özgürlük yanılsaması içerisinde olsa da esasta kadının köleliği kadar erkeğin kölelik durumu vardır. bu anlamda kadının özgürleşmesi aynı zamanda erkeğinde özgürleşmesini sağlayacaktır. Erkek egemen anlayış sistem cinsler arasındaki çelişkiyi derinleştirerek, üstün cins erkekle, ezilen cins kadın karşı karşıya getirerek sorunun kaynağını ezen sınıfın ideolojisine değil cins ideolojisine indirgemektedir. Bu durum kadın ve erkeğin birlikte mücadele etmesinde ve okun gerçek hedefe yöneltmelerini engellemektedir, engellemeye çalışmaktadır.  

Kadının özgürlük arayışları çetrefillidir. Birçok engelle karşılaşır. Bu engellerden kurtulmak için başta sistemden kopuşu sağlamalıdır. KESKİN BİR RET VE DEVRİM mücadelesinde yer almakla mümkündür. Kölelik zincirinden sıyrılarak mücadele içerisinde yer alan kadın sadece bununla yetinebiliyor. Mücadele içerisinde yer alması ileri- olumlu bir adımken ne yazık ki ileri taşımada çaba harcamaması söz konusu. Çünkü erkek egemen ideolojinin etkileri kadının üzerindeki geleneksel kadın kimliğini koruma kadın tarafından kanıksanır bir durum olmuştur.

Bu durum kadının mücadele içerisinde aktif-özne olmasına engel olmaktadır. Bu durumu göz ardı etmeyen kadının toplumdaki statüsünü değil tam tersi karşıt olan Partimiz (KP) kadının özgürlüğünün ancak Halk Savaşı içerisinde bizzat kadının savaş içerisinde yer alarak özgürlüğünü elde edeceğini ifade eder. Sadece savaş içinde yer almayla yetinilmeyip savaşın uygulayıcıları-uygulatıcıları durumuna gelebilmeleri için politik yönelimler belirler. Bu ideolojik-politik yönelimlerin kadın tarafından doğru kavranılıp hayata geçirilmesi önemlidir.

Savaşan kadın özgürleşir. Savaşın içinde hem sınıf düşmanlarına karşı savaşırken aynı zamanda içte de geleneksel, erkek egemenliğe karşı savaşım yürütür. Bu savaşım kadının bilincinde değişimler yaratır. Değişim sağlayan kadın aynı zamanda değiştirmenin zeminlerini de yaratmış olur ki aynı zamanda Partimizin devrimci kadını yaratma hedefine ulaşması demektir.

Devrimci kadın yeni toplum demektir-yeni insan demektir. Devrimci kadın bilinç, irade, özne, özgür insan demektir. Bu yüzden kadının kurtuluşu aynı zamanda insanlığın kurtuluşudur. Sınıf mücadelesinde Halk Savaşından bağımsız ele alınamaz. Kadının Halk Savaşının içerisinde yer almasının önemi burada yatmaktadır. Ezilenlerin gerçek anlamda kurtuluşlarının yolu Halk Savaşından geçer. Özelde de kadınlar gerçek özgürlüğüne Halk Savaşında yer alarak ulaşabilirler. Halk Savaşında yer alarak geliştirip büyütmek ezilen kadınların esas görevidir. Devrimci kadın ancak savaşın içerisinde yaratılır. Bu görev biz kadınlarındır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu