Makaleler

Kavgamızın kızıl karanfili: Meral Yakar

Meral Yakar Antep’in Nizip ilçesindendi. 1950 doğumluydu, ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra üç yıllık kız öğretmen okuluna girdi. Burada iki yıl okudu, başarılı öğrenciliği nedeniyle İzmir Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesi’ne gönderildi.

Aynı yıl İrfan Çelik de başka bir öğretmen okulundan buraya gönderilmişti. İkisi tanıştı, aralarında devrimci dostluk oluştu. Yüksek öğrenim için ikisinin seyir istikameti İstanbul’a yöneldi. Meral yatılı hakkından feragat etti, Çapa Tıp Fakültesi’ne girdi. İstanbul’da öğrenciliğin akademik-demokratik mücadelesinden etkilenmiş ve kısa sürede bu mücadele içinde yerini almıştır.

Meral Yakar’ın devrimci düşüncelerle bütünleşmesi zor olmadı. O, bu düşünceleri özümsedikten sonra, devrimci mücadelenin en ön saflarında yer almak için büyük çaba gösterdi.Profesyonel devrimci yaşamı seçmesi nedeniyle okulunu bırakır. Meral Yakar, Gülsuyu Mahallesi’nin kuruluşunda da yer alır.

Örgüt tezlerinin İstanbul’da yazıya dökülüşü sırasında Meral Yakar, örgüt önderi İbrahim Kaypakkaya ile yoğun bir birliktelik yaşamıştı. İbrahim düşüncelerini el yazısıyla kağıda dökmüş, Meral bunları daktiloya çekmişti.

Meral Yakar, üst düzeyli örgüt elemanlarıyla birliktelik yaşamış, özellikle hareketin düşünsel boyutlu yoğun etkinliğinin tanığı, cereyan eden teorik tartışmaların katılımcısı olmuştur. Yine Meral’ın de içinde bulunduğu bazı pratik etkinliklerin aktarımından onun kararlı ve atılımcı bir kişilik taşıdığı sonucu çıkmaktadır.

Tarih Ocak 73. Meral ve Arslan evdeydi, örgütsel uğraşla günün bir kısmı akıp gitmişti. Meral daktiloyla bir şeyler yazıyordu. Aslan ise tabancasını kurcalayıp duruyordu. Şarjör çıkarılmıştı, ama dikkatsizlik sonucu namluda bir mermi kalmıştı. Silah boştur diye Aslan namluyu rastgele istikamete çevirip duruyordu. Namlunun Meral’a yönelik olduğu bir anda tetik düştü, silah patladı, Meral kanlar içinde yana devrildi. İliği kurutucu bir şokun içine girdi Arslan. Kazaya neden olan arkadaşını Meral metanetle teskin etti.

Ev Anadolu yakasında olup semt epeyce sapaydı. Bir taksi bulmak için Arslan dışarı fırladı, malesef… Yolda bulunur ümidiyle Arslan eve döndü, Meral’i kucakta bir süre taşıdı, taksi değil nihayet bir minibüs tedarik etti. Şoför Meral’ın doğum sancısı çektiğini sandı, Zeynep Kamil Doğum Hastahanesi’ne yöneldi. Arslan’ın uyarısı üzerine istikamet Haydarpaşa Numune Hastahanesi’ne çevrildi.

Daha ev çıkışında Meral, kesinlikle araçla gelmemesini, tedarik edilen araç şoförüne kendisini tanımadığını, yaralı halde yolda bulup yardımcı olduğunu söylemesini Arslana yineleyip durdu. Yoğun suçluluk duygusu içinde çırpınan Arslan bu uyarılara kulak tıkadı. Meral son ısrarlı uyarısını Haydarpaşa Numune Hastahanesi önünde yaptı. Görevli kılığında sivil polisin hastanelerde denetim kurduğunu, kendisini kapının girişinde bırakıp uzaklaşması gerektiğini söyledi.

Arslan bunu da dinlemedi, Meral’i kucaklayıp hastaneye taşıdı. Teslim işlemi yapılırken sivil polis bitiverdi. Aslan seyirtti, ama geç kalmıştı. Önce koridorlarda, sonra bahçede kovalamaca oldu, karşılıklı silah sıkıldı ve Arslan yakalandı. Doğru Gayrettepe’ye işkence tezgahına. Arslan için zor günlerdi.

Kaza ile yoldaşını ağır yaralamanın kahredici üzüntüsünü yüreğinde taşıyarak işkence zulmüne göğüs gerdi, devrimci onuru işkencecilere çiğnetmemek için bütün gücüyle direndi. Öbür işkencelerin neden olduğu tahribatın yanı sıra ayak parmağı kırıldı, burulan hayası mosmor olup şişti. Ama Arslan baş eğmedi. Tüm İstanbul örgütünü biliyordu.

Meral hastanede ifade vermedi. Halka, devrime ve partisine olan bağlılığını, İnancını yürüttüğü fedakarca faaliyetlerinde ortaya koydu. Kan kaybı, kasti bakımsızlık, sorgu gibi üç yıkıcı etkiye Meral üç gün direnebildi, gencecik onurlu yaşamı karanlık hiçlikle noktalandı. Yakar, 22 Ocak 1973’te yaralı olarak kaldırıldığı hastanede, işkenceciler tarafından katledildi.

Meral Yakar; İbrahim Kaypakkaya, Ahmet Muharrem Çiçek, Ali Haydar Yıldız, İrfan Çelik ve Kutsiye Bozoklar’ın yoldaşıydı. Yakar, kendini; devrim ve sosyalizm için, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin kurtuluşu için mücadeleye adayan bir ‘68 Kuşağı devrimcisi. Kutsiye Bozoklar anılarında Yakar’ı anlatırken “Ölüme giderken gülebilendi” demiştir.

 

Kocaeli YDG

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu