Güncel

Kaypakkaya anmasına takipsizlik

Savcılık, Kaypakkaya’nın Çorum’daki mezarı başında yapılan anma etkinliğinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘ifade ve toplanma özgürlüğü’ kapsamında kaldığını ve suç unsuru taşımadığını bildirdi.

68 kuşağının devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümünde Çorum’un Karakaya köyündeki mezarı başında yapılan anma etkinliği ilk kez suç olarak görülmedi. Terör suçlarına bakan Samsun Savcılığı, Kaypakkaya’nın annesi Şükran, kardeşi Ali Ekber Kaypakkaya’nın arasında bulunduğu 254 kişi hakkında anmaya katılarak terör örgütü propagandası yapmak suçundan başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Kararın gerekçesinde, mezar başında yapılan anmanın AİHS’nin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, insanları cebir ve şiddete teşvik etmediği bildirildi.

18 Mayıs 1973’te işkence sonucu hayatını kaybeden İbrahim Kaypakkaya için ölümünün 39. yılında Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya köyündeki mezarı başında anma toplantısı düzenlendi. Toplantıya yüzlerce kişi katıldı. Anmaya katılan çeşitli grup üyeleri, “İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür. Onu anıyor, sahipleniyoruz. Yürü zulmün üstene umut büyüsün, kavga başkaldırsın yürüsün. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür” şeklinde pankart taşıdı. Anmaya gelenler ayrıca, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “Kahrolsun faşizm, Yaşasın mücadelemiz”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak”, “Mahir, İbo, Deniz sürüyor sürecek müdacadelemiz”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı”, “Gençler dağlara, partizan iktidara” şeklinde slogan attı. Anmaya ilişkin soruşturma başlatan Samsun TMK Savcılığı, “terör örgütü propagandası” yapmak suçundan 254 kişinin ifadesini aldı.

Savcılığın, 24 Mayıs’ta soruşturmada takipsizlik kararı vererek, dava açmadığı anlaşıldı. Anayasanın yanı sıra; AİHS’nin ifade, toplantı ve dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen 10 ve 11. maddelerine dikkat çekilen kararda, 4. yargı paketi ile propaganda suçlarına cebir ve şiddet kriteri getirildiği anımsatıldı. Anayasanın 90. maddesinin uluslararası sözleşmelerin ulusal mevzuatın üstünde olduğu belirtilen kararda, AİHM’nin şiddet kullanımını özendirmeyen, silahlı direnişe çağrı yapmayan ve isyana teşvik etmeyen ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği ve AİHS’deki istisnaların dar yorumlanması gerektiği bildirildi.

Kararda, anmaya ilişkin takipsizlik şöyle açıklandı: Anma, Kaypakkaya’nın mezarının bulunduğu yerde yapıldı. Etkinliğe katılanlar yukarıda belirtilen ibarelerin yazıldığı pankartları taşıyıp slogan attılar. Anma etkinliğine Kaypakkaya’nın yakınları da katıldı. Sloganların atıldığı yere bakıldığında Karakaya köyü terör olaylarının yaygın ve sıcak olarak yaşandığı bir yer değildir. Atılan sloganlar basmakalıp klişeleşmiş sloganlar olup, açık ve yakın bir tehlike içermemektedir. Söylemler bir kısım insanlar için rahatsız edici olsa da AİHM kararlarında belirtildiği gibi şok edici, rahatsız edici bir kısım söylemlere tahammül etme, demokratik bir toplumun ve çoğulculuğun olmazsa olmaz koşuludur. Söylenen sözler, atılan sloganlar ve taşınan pankartlar gösteriye katılan kişiler ya da yandaşları tarafından hemen hemen halka açık her toplantı ve gösteride kullanılmaktadır. Şüphelilere isnat edilen söz veya eylemlerin 6459 sayılı yasa (4. yargı paketi) ile değiştirilen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 maddesinde belirtilen terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmaya teşvik edecek nitelikte olmadığı, bu nedenle şüphelilerin mezarlıkta toplanıp slogan atma şeklinde gerçekleşen eylemlerinin AİHS 10. ve 11. maddelerinde belirtilen ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü kapsamında kaldığı ve söylenen sözlerin AİHM uygulamaları ve Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği şeklinde suç unsuru taşımadıkları anlaşılmıştır

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu