Manşet

KESK’in 4+4+4’lük eyleminden izlenimler…

4+4+4 : Direniş+Mücadele+Kararlılık

KESK, eğitimin piyasalaştırılması ve toplu sözleşme yasasının mecliste görüşülmeye başlamasına ilişkin olarak 28-29 Mart tarihlerinde iki günlük grev kararı almış ve bu karar doğrultusunda üretimden gelen gücünü belirtilen tarihlerde kullanarak, yasanın mecliste görüşüldüğü gün Ankara’da olacağını açıklamıştı.

AKP hükümeti ise eğitimi piyasalaştırması (4+4+4) ve toplu sözleşme yasasına yani 4688 Sayılı Sendikalar Yasası’nda yapılmak istenen değişikliklere ilişkin kararlarında ısrarcı olacağını açıklayarak, emekçilerin Ankara’ya gelişine izin vermeyeceğini belirtirken, korku ve sindirme politikasıyla emekçileri durdurmaya çalışmıştır.

KESK’in aldığı karar doğrultusunda emekçiler 28 Mart tarihinde Ankara’da olmak için Türkiye’nin birçok ilinden Ankara’ya hareket etmek istemiştir. Devlet güçleri emekçilerin haklı mücadelesini baskı ve zor yöntemiyle susturmaya çalışarak birçok ilde emekçilerin Ankara’ya hareket etmesini engelledi. Engellemeye direnen emekçiler polisin saldırısına uğrayarak gözaltına alındı.

Emekçilerin kararlı duruşu engellemeleri boşa çıkardı. Diğer illerden gelen emekçiler Tandoğan ile Kızılay arasında yolu trafiğe kapatarak İstanbul’dan gelen emekçilerin Ankara’ya alınmamasını protesto ettiler. 2 saate yakın süren eylemin ardından emekçiler sloganlarla Kızılay’da bekleyen kitleyle buluştu.

Bu sırada Ankara kitlesinin bir kısmı Eğitim-Sen 1 No’lu Şube önünde, bir kısmı da Eğitim-Sen 2 No’lu Şube önünde toplanmıştı. Bu iki toplanma yerinde de kitle, birleşmelerine izin verilmeyince Kızılay Meydanı’nı iki yönlü olarak saatlerce trafiğe kapatarak bekledi.

İstanbul, Edirne, Amed, Dersim, Ordu, Giresun, Trabzon, Çorum illerinden gelen emekçiler Ankara Büyükşehir Belediyesi önünde sloganlarla Kızılay’a, diğer emekçilerle buluşmak için yürüyüşe geçmiş; İçişleri Bakanlığı’nın kararı doğrultusunda işçi ve emekçilerin yürüyüşüne izin vermeyeceğini açıklayan kolluk kuvvetleri emekçilerin demokratik haklarını kullandırmamak noktasında emekçilerin kararlı duruşuyla karşılaşmıştı.

Yürüme noktasında direnen arkadaşlarımız sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Bu yasa meclisten geçmeyecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganları ile polis barikatına yüklendi. Polisin TOMA ve gaz bombalarıyla saldırısına kitle taş ve sloganlarla cevap verdi.

İşçi ve emekçilerin kararlı duruşu sendika yöneticilerinin yer yer uzlaşmacı tutumuna rağmen galip geldi. Polis saldırısının ardından yürümekte ısrar eden kitle, sendikanın sürekli olarak “görüşmeler sürüyor” söylemini de boşa çıkartmış oldu.

Eylemin ilk gününde akşam saatlerine kadar birleşemeyen, ayrı ayrı alanlarda direnişini ve kararlı duruşunu sürdüren kitle akşam saatlerinde Kızılay Meydanı’ndan GMK Bulvarı’na parça parça girerek buluşmuş oldu. Bu saatten sonra da alanda coşkulu bir kitle, beklemeye ve yolu trafiğe kapatmaya devam etti. Sık sık bu alanda “Gerici, ırkçı eğitime hayır” sloganları atılarak eylem sürdürüldü.

Akşam saatlerinde biraraya gelen tüm emekçiler türkülerle marşlarla eylem coşkusunu sürdürdü. Gecenin ilerleyen saatlerinde kitle azalsa da devrimci, demokrat kamuoyu ve sendika üyeleri eylem alanını terk etmedi ve bütün gece türkü, marş ve halaylarıyla Kızılay Meydanı’nı ve Ankara’yı ısıtmaya, karanlık geceyi aydınlatmaya devam ettiler.

29 Mart sabahın erken saatlerinde dağılan kitle tekrar toplanmaya başladı ve polis anonslarında ve sendika yöneticilerin açıklamalarında polisin saat 11.00’e kadar süre verdiği ve bu saatte kitle dağılmadığı takdirde saldıracağı açıklandı. Belirtilen saatte saldırıya cesaret edemeyen kolluk kuvvetleri sürekli bu süreyi uzattı.

KESK’in bütün eylem boyunca yer yer kararsızlığa düşen sürekli ve uzun saatler boyunca polisle görüşmelerinin sürmesi ve kitleyi bu süre içinde yeteri kadar bilgilendirmemesi kitleden belli bir tepki toplasa da son dönem içersinde egemenlerin saldırıları karşısında alınan eylem kararı ve eylemde gösterilen kararlı duruş gelecek günlerde işçi ve emekçilerin daha güçlü direnişlerinin olacağının göstergesidir.

İki gün boyunca biz de Devrimci Demokratik Sendikal Birlik olarak Ankara’da direniş alanında yerimizi aldık. Sloganlarımızla, türkülerimizle, marşlarımızla direniş alanında diğer illerden gelen DDSB’li arkadaşlarımızla bütün gece işçi ve emekçilerle sohbet ettik.

29 Mart günü de alandaydık. Saat 15.30 olduğunda barikatı açmayan ve meclise yürümemize izin vermeyen polis barikatına doğru yürüyüşe geçtik. “4 adım özgürlüğümüz için, 4 adım emeğimiz için, 4 adım gerici ırkçı eğitime karşı, 4 adım sahte sendika yasalarına karşı” diyerek ilerledik ve artık polis barikatının önündeydik.

Faşist devletin kolluk kuvvetleri bu anda hemen saldırıya geçti ve biber gazı, cop, tazyikli su, gaz bombası ile azgınca kitleye hücum etti. Saldırının dozajı direnişin dozajına göre ayarlanmıştı. Ve bu tarihsel dönemde egemenler ne kadar aciz olduklarını ve korkularının ne kadar büyük olduğunu göstermiş oldular.

Biraraya gelmeye çalışılan bütün alanlarda insanları gözaltına almaya çalışarak gaz bombalarıyla saldırmaya bütün gün devam etti polis. Bu sürecin bir başlangıç olduğunu bir kez daha belirtmek gerekir. Yasalarda yapılmaya çalışılan değişikliklerle işçi ve emekçileri sömürü kıskacına hapsetmeye çalışan uygulamaları büyüyen direnişlerimiz boşa çıkaracaktır.

 

(Ankara’dan bir DDSB’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu