GüncelManşet

Yasaklara operasyonlara ve saldırılara rağmen KÖY ÇALIŞMALARI

Dersim’de uzun yıllardır Munzur Doğa ve Kültür Festivali öncesinde Partizan olarak yürütmüş olduğumuz köy çalışmaları, tüm coşkumuzla birlikte bu yıl da devam etti. Köy çalışmalarına başlayacağımız güne, Suruç’tan gelen acı haberlerle uyandık. Ve Dersim’de, Suruç’ta yitirdiğimiz siper yoldaşlarımızın yarım kalan sloganlarını tamamlamak, haykırmak için çıktık sokağa, hesap soracağımız günlerin adını koyarak.

 

Köy Çalışmalarımızın bu yılki şiarı SURUÇ

Yitirdiklerimizin sayısı dahi netleşmemiş, acımız henüz çok tazeyken festivalin iptali tartışmaları sürmekteydi. Biz bu tartışmalar devam ederken köylerin yolunu tutmuştuk. Festival iptal olabilirdi fakat biz kitlelere gittiğimiz, kitlelerin gündemini kendi gündemimizle birleştiğimiz köy çalışmalarını yapmaya kararlıydık. Daha öncesinde belirlemiş olduğumuz köy çalışmalarının gündemi, güne uyandığımız katliamla birlikte birer alt başlık olarak yerini alarak, ana gündemimizi SURUÇ oluşturdu.

Katliamın sıcaklığıyla gittiğimiz köylerde, biz hal hatır sorduğumuzda köylüler “nasıl iyi olalım, iyi değiliz, yine bizi katlettiler” diyerek acılarını dile getiriyorlardı. Ve tam da bu gündem üzerinden Ortadoğu’da halklara zulmeden DAİŞ çetesi ve onun en büyük destekçisi olan TC devletinin katliamcı politikaları üzerine konuşuyorduk.

Katliamdan sonra (hangi cüretleyse) ekranlara çıkan hükümet sözcüleri katliamı kınadıklarını ve katilleri bulacaklarını ifade ediyorlardı. Devlet erkânı kendini aklama çabası içerisinde debelene dursun, yıllardır devletin katliamlarına tanık olan Dersim halkı bu hile ve yalanlara artık inanmıyordu.

Dersim’de “çok kalabalık yerlerde bulunmayın, etkinliklere katılmayın DAİŞ orayı da bombalar” düşüncesiyle yaratılmaya çalışılan DAİŞ korkusunun teşhirini yaptık. Bu korku devlet eliyle sistemli bir biçimde yaratıldığına dikkat çekiyoruz, sohbetlerimizde. Devletin halkın örgütlü gücü karşısında baskı ve sindirme politikası olarak bu algıyı yarattığı üzerine konuşuyoruz. Bunun en büyük örneğini Kobanê’deki direnişte gördüğümüzü hatırlatıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından gelerek Kobanê’deki direnişe ses olmak için halkın sınırda büyüttüğü direniş tarihe adını yazdırmıştı.

 

Operasyonlara rağmen…

Geyiksuyu, Pertek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Çemişgezek, Ovacık ilçe merkezlerinde ve köylere gidilmesi üzerinden çıkarmış olduğumuz planlama ile hareket ediyoruz. Yürüttüğümüz çalışmalarda yerelin özgün sorunlarıyla birlikte ülke gündemini tartışarak yayınlarımızın dağıtımını yapıyoruz. Suruç Katliamı’nın ardından devlet sözde DAİŞ’e yönelik yaptığı operasyonlarla bine yakın devrimciyi gözaltına alıp, tutuklama furyası başlatıyor. Hemen sonrasında T. Kürdistanı’nda ardı arkası kesilmeyen askeri ve siyasi operasyonlara başlıyor. Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık ilçe merkezlerinde devletin askeri ve siyasi operasyonlarını sesli ajitasyonlarla teşhir ettiğimiz çalışmalarda halkın yoğun ilgisiyle karşılaşıyoruz.

Dersim’de birçok bölgede çıkan orman yangınlarının, devletin yaptığı operasyonlar sonucunda bilinçli bir politikası olduğu noktasında köylüler hemfikir olduklarını söylüyorlar.

Ve ardından ülke genelinde ilan edilen OHAL uygulamasından Dersim de kendisine düşen payı almış oldu. Dersim’de 14 bölge “özel güvenlik bölgesi” ilan edilerek yayla yasakları uygulanmaya başladı. Yayla yasaklarına tepkili olan köylülerin büyük bir kısmı yaylalarını terk etmeyeceklerini dile getiriyor. Dersim OHAL uygulamalarının hiç de yabancısı değil. Köylülere 90’larda köy boşaltmaları yaparak katleden, sürgün eden devlet, bugün yayla yasakları koyarak gerillaya yönelik askeri operasyon hazırlıkları yapıyor.

Her güne yeni bir katliam, yasaklama ve operasyonlarla başlar olduk.

Ve tabii devletin sistemli saldırılarının karşısında Dersim’de gerillanın yaptığı misilleme eylemleri köylülerin gündeminde büyük yer kaplıyor. Devletin yıllarca bu topraklarda uyguladığı baskı ve sindirme politikaları karşısında halkın yiğit evlatları dün olduğu gibi, bugün de hesap soruyordu dağların ardında.

Bu yılki köy çalışmalarımızda daha öncesinden gitmediğimiz köylere giderek, politik gündemin yanı sıra köylülerin kendi sorunları üzerinden örgütlenmeyi büyütmeleri noktasında tartışmalar yürüttük. Ve Çemişgezek köylülerinin festival kapsamında bir araya gelerek Paşacık köyünde bir etkinlik yapma düşüncesi, Suruç Katliamı’nın yaşanmasının ardından anma etkinliğine dönüştürüldü. Bizler de köylülerin bir araya gelerek kendi sorunları üzerinden dayanışmayı ördüğü ve Suruç’ta yitirdiklerimize atfettiği bu etkinliğin çağrısını köylerde yaptık. Anma etkinliğinin çalışmalarına dahil olduk. Köylülerle yürüttüğümüz çalışmayla birlikte anma etkinliği köy çalışmalarımızın esas verimini aldığımız bir etkinlik oldu.

Köy çalışmalarımızı Ovacık’ta “Dersim’de devletin OHAL uygulamaları, askeri ve siyasi operasyonlarını protesto ettiğimiz bir eylemle sonlandırdık. Ve eylem sonrasında köy çalışmalarına başladığımız gün sonsuzluğa uğurladığımız Çağdaş Aydın’ın mezar başında bir anma etkinliği yaparak, Suruç şehitlerinin yarım kalan düşlerini yaşatma sözümüzü bir kez daha haykırdık. (Bir YDG’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu