GüncelMakaleler

Halkın Gündemi | Şov-Şovmen Aldatmacasın da İntihar Hali

Bugün intiharlar yükselen bireysel isyanların eylem biçimini almış durumdadır. Bu eylemi toplumun önünde gerçekleştirme hali içinde bulunduğu durumu topluma göstererek bu duruma yönelik bir pratik bir çaba adım bekleme/yaratma halidir.

Ortadoğu’nun en büyük isyan dalgası kendini yakan bir gencin ateşiyle tutuştu. Tunus’ta “Böyle nasıl geçinmemi bekliyorsunuz?” diye yükselen ses milyonların kulağında isyan çağrısı olarak yankılandı.

17 Aralık 2010’da yanan bu ateş Muhammed Bouzzi’nin cenazesinde başlayan eylemlerle tüm Ortadoğu’yu bir uçtan bir uca yangın yerine çevirmişti.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2018 yılında bir günde ortalama 8.7 kişi intihar ederek yaşamını sonlandırıyor.

Bu intiharlar toplu(aileler) ya da bireyler tarafından gerçekleştirilirken bugün bu intiharlar artarak devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda siyanürle gerçekleştirilen intiharlar sonrası devletin siyanür satışına yasak getirmesi devletin intiharlara yönelik yaklaşımı hakkında belli bir fikir veriyor.

Siyanür yasağına karşın işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, sömürü koşullarının içerisinde insanlar yaşamına son vermeye devam ediyor. 7 Şubat günü Hatay Valiliği’nin önünde “Açım, işsizim.

Evde çocuklarım zor durumda. Çocuklarım aç!” diyerek kendi bedenini yakan Adem Yarıcı hastaneye kaldırılırken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiriyor. Valilik “psikolojik rahatsızlıkları vardı.” derken AKP Milletvekilleri “Ucuz siyasi manevra” diyerek destek veriyor. Mecliste “Çocuklarım aç!” diyen kişi şovmenlikle suçlanıyor.

Ertesi gün meclis önüne “Çocuklarım aç” diyerek kendini yakmaya çalışan başka birisi gözaltına alınıyor.  AKP’de şovmen diyor. Geçtiğimiz ay Ataşehir Belediyesi önünde kendini yakan işçiye Belediye başkan yardımcısı tarafından “Şovmensin!” deniliyor.

Yıllardır Kürt ulusuna yönelik yürüttüğü haksız savaşın faturasını Kürtlere ödetmeye çalışan devlet yine hesabı ödemekten kaçıyor. Kitleleri, ekonomik krizi “dış güçlere”, işsizliği sömürdüğü Suriyelilere yıkarak aldatmaya çalışıyor. Krizin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yükleyerek intiharların maddi zeminine yönelik rolünü intihar eden kişileri suçlayarak, yargılayarak kapatmayı hedefliyor.

Bugün intiharlar yükselen bireysel isyanların eylem biçimini almış durumdadır. Bu eylemi toplumun önünde gerçekleştirme hali içinde bulunduğu durumu topluma göstererek bu duruma yönelik bir pratik bir çaba adım bekleme/yaratma halidir.

Bu pratiklerin beklentileri ve sonuçları iki türlü ortaya çıkıyor. Devletin adım atması yönünde basınç olmasını bekleme, içinde bulunduğu koşulları iyileştirmeye yönelik kısmi adımlar bekleme, yarına dair tükenmiş umut, biriken öfke, içinde bulunduğu koşulları paylaşan halkın ve kendisinin sorunlarına bir çözüm odağı, eylem alanı yaratma çağrısı olarak ortaya çıkıyor.

Devlete yönelik beklentinin esas halkasını sorunun kökeninin devletten çıktığını gösteren nesnel gerçeklik oluşturuyor. Kendisi için olmasa da her gün açlığını birlikte paylaştığı ailesi için bir adım bekleme durumu kendini koruyor.

Bugünden başlayarak yarın için yürütülen en amansız mücadelelerin yaratabileceklerini ve yarattıklarını yaşamının içerisinde görememe hali, kemiğe dayanan bıçak ağrısını tüm bedeniyle karşılama/sonlandırma çabası olarak ortaya çıkıyor. Tükenen umutların, umudu yaşamının bir yerinde yaşatamamanın sonuçları ekonomik-sosyal yıkımın ardından yaşamın ortadan kalktığı bir sorunla karşı karşıya bırakıyor.

Tüm bunların failine yönelik biriken öfke faillerin mekânlarında kendisini açığa vuruyor.

Belediye binalarının, valiliğin, meclisin, okulun bir bütün sistemin kendisini temsil eden tüm araçların muhataplığında gerçekleşiyor.

Tüm bunlar yaşanırken bu koşullarda tek başına kendisinin yaşamadığını aynı sorunlarla, yoksullukla, işsizlikle, güvencesiz çalışma koşullarıyla, tacizle, tecavüzle, hakaretle yaşayan milyonların varlığı bu milyonların harekete geçme potansiyelini uyandırmanın kaygısını taşıyor.

Bu pratik tarladan topladığı mahsulü yollara döken köylüde, diplomasını yakan öğrencide, kendi yaşamını sonlandıran pratikte açığa çıkıyor.

Şov yapmıyor, sorunun faillerine de, aynı sorunları paylaştığı ezilenlere de eylemini sunuyor.

Bunu şov olarak nitelendirenler MİT raporlarında ifade edilen kaygılarının büyüme potansiyeline yönelik korkularını, ortaya koyulan pratiğin etkisini ortadan kaldırarak ötelemeye/engellemeye çalışıyor.

Tarihi incelemek tarihte olay ve olguların hangi sınıfsal dinamikleri harekete geçirdiğini incelemekte yatıyor. Devletin sokak isyanlarına yönelik korkusu; bu dinamiklerin doğru okunup harekete geçirilmesinde, bu umutsuzluk ortamında umut olma iddiasıyla yola çıkanların sağlam adımlarla halk kitlelerini harekete geçirmesinde büyüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu