Makaleler

Musul Operasyonu ve TC’nin Pay Kapma Arayışı

Musul 2008 yılında yapılan nüfus sayımına göre 1 milyon 800 binlik nüfusuyla Irak’ın Bağdat’tan sonraki en büyük ikinci şehri. Nüfusun büyük çoğunluğunu Araplar, Kürtler ve Türkmenler oluşturmakla beraber, şehirde Hıristiyanlar da yaşamaktadır. Müslümanlar arasında Sünniler çoğunlukta olmakla birlikte Şiiler de Musul’da yaşayan topluluklardandır.

Musul ABD’nin Irak işgali döneminde zengin petrol kaynakları sebebiyle gündeme gelmişti. Tekrar dünya gündemine gelmesi ise 10 Haziran 2014’te DAİŞ’in şehri işgal etmesiyle oldu.1-2 saatlik çatışma sonrası şehri ele geçiren DAİŞ yaklaşık 1,5 yıldır şehri denetimi altında tutuyor. DAİŞ’in Musul’u işgal etmesi hem DAİŞ, hem de diğer güçler tarafından Suriye’deki savaşın dönüm noktalarından biri haline geldi. Musul’u ele geçiren DAİŞ kendisine milyonlarca dolarlık gelir kaynağı elde etti. Şehir merkezine ilk girişinde bankalarda bulunan milyonlarca doları ele geçiren DAİŞ, aynı zamanda petrol rafinerilerinden çıkarttığı petrolü pazara sunarak, kendisine sürekli bir gelir kaynağı oluşturdu. Nuri Maliki’nin Sünnilere dönük baskıcı uygulamalarından faydalanan DAİŞ, bu sayede kendisine kitle gücü oluşturdu.

DAİŞ’in Musul’u işgali, aynı zaman da Suriye’de süren savaşı da etkiledi. Zaten bugün Musul operasyonunu değerlendirirken Suriye’de süren savaştan ayrı bir değerlendirme yapmak eksik bir değerlendirme olacaktır.

Musul’un IŞİD tarafından işgal edilmesiyle birlikte yeni koalisyonlar ve birlikler oluşturulmaya başlandı. ABD öncülüğünde 60’a yakın ülke DAİŞ ile Mücadele Koalisyonu’nu oluşturdu. Yine aynı şekilde Suudi Arabistan öncülüğünde, içerisinde TC’nin de olduğu 34 Sünni devlet Teröre Karşı İslam İttifakı’nı oluşturdu. Kurulan bu ittifaka ABD’de açık bir şekilde desteğini sundu.

Emperyalizmin Konumlanışı

Musul’un işgalinden bugüne defalarca Musul’a dönük operasyon yapılacağı dile getirilse de gerek DAİŞ’in farklı yerlerde ki saldırıları gerekse de emperyalistlerin pazarlıklarını bitirememeleri sebebiyle Ekim ayının başlarına kadar ertelenen operasyon geçtiğimiz günlerde başlatıldı. Suriye’de süren savaşta etkisini Rusya’ya kaptıran ABD, Ortadoğu’daki etkisini kaybetmemek için Musul operasyonunu tamamen kendi öncülüğünde gerçekleştirmeye çalışıyor.

Operasyonun başlamasıyla beraber ana gücü IKBY’ye bağlı peşmergeler ve Irak ordusu oluşturuyor. Peşmergeler öncü güç konumunda olup ilk saldırıları gerçekleştirirken, Irak ordusu ise daha geri cephede yer alıyor. ABD büyük oranda egemenliğini Irak ordusu ve peşmergeler üzerinden kurmaya çalışıyor. Yine aynı şekilde Irak Şiilerinin milis gücü Haşdi Şadi’de belli oranlarda operasyona dahil olmaya çalışıyor. Operasyona dahil olmak isteyen bir diğer güç ise Kürt Ulusal Hareketinin etkisinde bulunan YBŞ. Sincar dağlarında Êzidilerin DAİŞ saldırılarına karşı kurduğu YBŞ’de operasyona dahil olmak isteyen güçler arasında.

TC’nin Pay Kapma Arayışı

TC’nin Musul operasyonundaki “kırmızı çizgilerinden” birini de YBŞ’nin operasyona dahil olmak istemesi oluşturuyor. Suriye’de kazanım elde edip, güç haline gelen Kürtlerin Irak’ta da benzer bir sonuca çıkması devleti kızıştıran noktalardan biri. TC’nin Musul operasyonuna dahil olmak için bu kadar ayak diretmesinin altında yatan en büyük sebeplerden birini, Kürtlerin bölgede güç olmasını istememesi oluşturuyor.

Musul’un DAİŞ tarafından işgal edilmesinin ardından Türk Büyükelçiliğinde 49 kişiyi rehin alması ile birlikte aslında bir şekilde kendinde söz hakkı bulan TC, şimdi ise “sınır güvenliği” ve Türkmenler üzerinden varlığını meşrulaştırmaya çalışıyor. Halbuki 2014’te IŞİD Tel Afer şehrinde Türkmenleri katlederken TC hiçbir şekilde ses çıkarmamıştı. Son günlerde Lozan Anlaşmasını da bu minvalde tekrardan gündeme getirerek Musul üzerinde söz söyleme hakkı olduğunu iddia ediyor.

DAİŞ’in şehri ele geçirdiği zamanlarda müdahil olmak için Musul’a 13 km yakınlıkta bulunan Başika kasabasında askeri kamp açan TC, Sünni Arap ve Türkmen aşiretlerini bu kampta eğiterek Irak’taki savaşa bu aşiretler üzerinden müdahil olmak istiyor. Fakat Başika kampının açıldığı ilk günlerden beri gerek Irak Hükümeti, gerekse de ABD ve Rusya tarafından tepkiyle karşılandı. En son operasyonun tekrar gündeme getirilmesiyle tartışma konusu haline geldi. Haşdi Şadi ve Irak ordusu Başika kampına müdahalede bulunabileceklerine dair açıklamalar yaptı.

Şuan için TC, büyük oranda yalnızlaştırılmış durumda. Irakta yanında bir tek Haşdi Vatani bulunmakta. Ancak Sünni aşiretlerin oluşturduğu Haşdi Vatani (Ninova bekçileri) Başika’da eğitilen ancak operasyona şu an için dahil edilmeyen gruplardan biri konumunda bulunuyor.

Operasyonda Son Durum

Operasyon öncesi yapılan pazarlıklarda operasyonun ne yönde ilerleyeceği büyük oranda kararlaştırıldı. Peşmergenin operasyonun öncü gücü olmasına rağmen, Musul DAİŞ’ten temizlendikten sonra şehir merkezine giremeyecek. Şehrin kontrolü ve güvenliği Irak ordusu ve polisi tarafından sağlanacak. Buda ABD’nin Musul’daki hakim güç olacağını gösteriyor.

Operasyon geçtiğimiz günlerde başladı. DAİŞ şehri savunmak için şuan şehrin etrafını çukurlarla çevirmiş durumda. Açtığı çukurları petrol ve lastiklerle doldurup ateşe vererek, hava saldırılarını etkisiz kılmaya çalışıyor. Aynı şekilde Kerkük şehrine saldırı düzenleyerek savaşı daha geniş bir zemine yaymaya çalışıyor. Böylece koalisyonun hedefini Musul’dan çekmeye çalışıyor.

Önümüzdeki günlerde de benzer saldırılar yapabilir.

TC ise ilk başlarda sahada da masada da olacağını söylemesine rağmen en son hava saldırılarında bulunacağını açıkladı. Türk devleti ise ilk başlarda Musul operasyonunda yer almak için elinden geleni yaparken bugün, Musul operasyonuna karşı“kaç bin kişiyle gelirse gelsin geleceği varsa göreceği de var.” (Tayyip Erdoğan 18.10) sözüyle görünüyor ki, tükürdüğünü yalamakla meşgul.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu