Manşet

NSU Davası’ndan ATİF izlenimleri…

Münih: 6 Mayıs 2013 tarihinde, Münih’te bşlayan NSU Davası’nın 42. Duruşmasının görüldüğü 2 Ekim Çarşamba günü, ATiF (Almanya Türkiyeli  İşciler Federasyonu)’in çağrısı üzerine, iş günü olmasına rağmen Mahkeme önünde  toplanan 70 kişilik kitle, ırkçılığı  protesto etti ve  NSU faşist çetelerinin katlettiği 9 göçmeni andı.

Mitingde ATiF’in hazırladığı Almanca basın açıklamasının okunması ardından “Faşist partiler ve örgütler kapatılsın”, “NSU cinayetlerinde katledilen göçmenleri anıyoruz“, “Alman Anayasayı koruma örgütü lağvedilsin”, “Faşizme ve ırkçılığa karşı  omuz omuza”, “Alman devletinin Nazi  çetelerini koruma ve kollamalarına son verilsin” sloganları atıldı.

 

“ırkçılık faşizmdir”

ATİF’ten Mahmut Özkan Türkçe yaptığı konuşmasında: “Irkçılık toplumları ve halkları  zehirler. Irkçılık faşizmdir. Bugün burada sayımız azda olsa, insanlığın vicdanına sesleniyoruz; Dünyada  ezilen milyarlarca insanin duygularını buradan dillendiriyoruz. Irkçılığa karşı durun. Nazi çetelerinin  katliamlarına sessiz kalmayın. Katledilen  ve hedefe konan insanlıktır. Dünyanın neresinde olursa olsun egemenler halkları birbirine düşürmek için milliyetçiliği körüklüyorlar. Milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı koyalım. Alman devletinin  kurumsal  ırkçılığına karşı sesimizi yükseltelim” dedi.

YDG başkanı Mustafa Uçar da yaptığı konuşmada davanın takipçisi olacaklarını ve kamuoyunu bilgilendireceklerini dile getirdi.

 

“Almanya katliamı örtbas etmeye çalışıyor”

ATİF  bileşenleri daha sonra 20 kişilik bir grupla mahkeme salonuna girdiler. Mahkeme salonunun önünde öldürülenlerin resimlerinin olduğu tişörtlerle mahkemeye girişe izin verilmedi. Tişörtler çıkarılarak davayı takip etmek için içeri girdik. Bu uygulama, Alman mahkemesinin bu duruşmayı nasıl da göstermelik yaptığının göstergesi olarak zihinlerimize kazındı.

Davanın görüldüğü Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinin şu ana kadarki tavırları, bu davanın arkasındaki gerçekleri örtbas edilmeye çalışıldığı yönünde. Davanın kişisel bir cinayet olarak yönlendirildiği ve politik-siyasal nedenlerin ise görmezden gelindiği  artık ortaya çıkmış durumda.

Bu davada  devletin ve  bürokrasinin rolü  net iken, faşist  NSU örgütünün göçmenlere karşı seri cinayetleri, birkaç çeteci figüranın cezalandırarak davanın kapatılacağı   yönünde kaygılar ön planda.

 

“Burada tiyatro sergileniyor”

Duruşmanın ardından Münih Adalet Sarayı önünde toplanan kitleye hitaben bir konuşma gerçekleştiren ATiF Başkanı Süleyman Gürcan şunları  söyledi; ”Bugün burada NSU cinayetleri sonucu katledilen göçmenleri anmak ve mahkeme sürecini takip etmek için  toplandık. Biraz önce mahkemenin seyrini izledik. Katil Beate Zschäpe’nin küstah tavırları Alman devletinin ayıbıdır. Alman Mahkemeleri burada bir tiyatro sergiliyor. Davada yargılanan katil sadece bir figürandır. Gerçek sorumlular ve devlet kurumlarında bu çetelere destek verenler açığa çıkarılmalıdır. Biz ATiF olarak bu davanın takipçisi olacağız” dedi.

 

Basından özetler ;

“BİR DAHA DOĞUM GÜNÜ KUTLAMAYACAĞIM”

Oğlunun işlettiği internet kafede öldürülmesini acılı sözlerle anlattığı belirtilen baba İsmail Yozgat’ın, “Olay günü ben internet kafede çalışıyordum, öğleden sonra yanıma gelen Halit, ertesi günü kutlayacağımız doğum günüm nedeniyle alışverişe gitmemi söyledi ve kendisi dükkanda kaldı.

Halit akşam okuluna gideceği için saat 17.00 sıralarında dükkana geldiğimde, kendisini göremedim. Bilgisayar tamiri mi yapıyor diye bakındığımda masada iki damla kan gördüm, sonrasında oğlumun yerde yattığını gördüm. Halit, kollarımda can verdi. O günden beri de doğum günü kutlamıyorum ve bir daha da kutlamayacağım. Oğlumu kaybetmenin acısı bir yana, sokağa çıkamaz duruma geldik. Herkes bize kötü gözle bakıp, oğlun uyuşturucu mu kullanıyordu, mafya işine mi girdi? diye konuşuyorlar.

Kassel’e döndükten sonra artık sadece 5 çocuktan 4′ü kalmıştı ve oğlum ölmüştü. Oğlumun odasında polisler 40 bin Euro bulmuş, kendisinin uyuşturucu ile bir bağlantı olduğuna dair bir sürü söylentiler vardı. Polise gittim ve bunların yalan olduğunu söyledim. Ben oğlumu tanıyordum, biz dürüst bir aileyiz. Hangi hak ile oğlumuzu öldürdünüz? Alman polisi Türkiye’de akrabalarımızı sorguladılar. Onlar bile artık bizimle konuşmuyordu. Bu üzüntüyle kalp krizi de geçirdim” dedi.

 

[widgetkit id=344]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu