Güncel

Oğulları öldürülen, hastanede gözleri önünde eşi linç edilen Emine Şenyaşar konuştu

Hastanedeki bütün kameraların kırıldığını söyleyen anne Şenyaşar, oğlu Celal’in yarasının ağır, Adil’in ise yarasının hafif olduğunu belirterek, çocuklarını hastaneye götüren arkadaşlarının anlatımlarını ise şu sözlerle anlattı: “Yaraları kötü değildi, iyiydiler, konuşuyorlardı. Onları Suruç Devlet Hastanesi’ne götürmeyelim, Urfa ya da başka hastaneye götürelim, dedim polis izin vermedi. Israrla Suruç’taki hastaneye götüreceğiz deyince Suruç Devlet Hastanesi’ne götürdük. Götürdük ambulanstan indirdik içeri götürdük. Doktorlar yaraları sarmaya başlamıştı. Bunlar geldi beni de darp ettiler. Sonra doktor bana seslendi, kaç yoksa seni de öldürürler dedi. Ben de pencereden kaçtım. Ben kaçarken silah sesleri geldi.”

H. Merkezi: Eşi Esvet, oğulları Adil ve Celal’i saldırıda yitiren anne Emine Şenyaşar, hastanede gözlerinin önünde eşinin nasıl öldürüldüğünü anlattı. Saldırı başlar başlamaz polisin hastane dışına çıktığını, kalan tek polisten de yardım istemesine rağmen kılını dahi kıpırdatmadığını söyleyen Şenyaşar, eşini öldürenleri teşhis edebileceğini belirtti.

Emine Şenyaşar, Urfa’nın Suruç ilçesinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları tarafından oğulları Adil, Celal ile eşi Hacı Esvet Şenyaşar’ın öldürülmesine ilişkin Jinnews muhabiri Safiye Alagaş’a konuştu.

“İlk tacizlerinden sonra oğlum iki gün dükkânı açmadı”

Oğullarının yaralı olarak Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını öğrenen baba Hacı Esvet Şenyaşar’ın, gittiği hastanede AKP’li vekilin yakınları tarafından saldırıya uğradığını ve kafasına kurşun sıkıldığına tanıklık eden Emine Şenyaşar, olayın iki gün öncesine dayandığını şu sözlerle anlattı: “Gelmişler dükkâna oğluma ‘oyunuzu bize verin’ demişler. Oğlum da onlara ‘Siz Kürt değil misiniz?’ O da demiş ‘Kürdüz.’ Bunun üzerine oğlum da ‘Ben de Kürdüm oyumu Kürtlere vereceğim. Bizi biliyorsunuz HDP’den başkasına vermeyiz’ demiş. Tekrar gitmişler ve oğlumu resmen taciz etmişler. Oğlum ‘Bunlar beladır başımıza iş açarlar’ deyip iki gün dükkânı açmadı. Üçüncü gün arifeydi gitti dükkânı açtı. Onlar da bu kez silahlarıyla gelip katliam yaptılar.”

“Eşimle olayı sonradan öğrendik hastaneye gittik”

Olay esnasında evde bulunduğunu ve haber alır almaz dükkâna koştuğunu söyleyen anne Şenyaşar, “Daha olay yerine varmadan kadınlar ‘gitme çocuklarını öldürdüler. Seni de öldürürler’ dediler. Gitmeme izin vermediler. Dönerken yolda eşimi gördüm. Hiçbir şeyden haberi yoktu. Bana ‘ne oldu dedi’ ben de söyledim. Sonra birlikte dükkâna doğru gittik, polis izin vermedi. Sonra ambulans geldi. Dükkândan birini çıkarıp, ambulansa bindirip götürdüler. Sonra biri geldi pikabıyla bizi hastaneye götürdü.”

“Önce kafasına vurdular sonra silah sıktılar”

Eşiyle birlikte hastaneye girer girmez AKP’li vekil Yıldız’ın yakınlarının kendilerine saldırdığını belirten anne Şenyaşar, hastanede eşinin linç edilmesini şöyle anlattı: “Hastanenin içine girer girmez 20 erkek etrafını sardı. Serum şişesinin asıldığı demirlerle kafasına vurdular. Vuruyorlardı. Kanlar içinde kaldı. Ellerinden almaya çalıştım sağa gittim, sola gittim boş. Hiçbir şey yapamadım, alamadım. Polis oradan uzaklaştı. Hastanenin dışına gitti. Sadece bir polis orada bekliyordu. Ben gittim o polisin yakasına yapıştım ona, ‘Siz nasıl bir hükümetsiniz öldürdüler. Adamı öldürdüler gel kurtar’ dedim yerinden kıpırdamadı. Yerinden sarstım ‘Nasıl bir devletsiniz öldürdüler’ dedim. Polis ne yerinden kıpırdadı ne de konuştu. Linç ettiler sonra da kafasına kurşun sıktılar. Kafasına kurşun sıkanı görsem tanırım. Sonrasında kendimi kayıp etmiştim, çocuklarımın arkadaşlarından biri geldi beni oradan götürdü. Oradan nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Nasıl linç edildiğini nasıl öldürüldüğünü gördüm. Sonrasını hatırlamıyorum. Biri vardı ‘İllaki seni öldüreceğim’ diyordu bırakmadı. Bu kişinin saçları kısaydı. Yüzü dolgundu, top yüzlü biriydi. Resmini dahi görsem tanırım.”

‘Polis çocuklarımı ısrarla Suruç Hastanesi’ne götürmüş’

Hastanedeki bütün kameraların kırıldığını söyleyen anne Şenyaşar, oğlu Celal’in yarasının ağır, Adil’in ise yarasının hafif olduğunu belirterek, çocuklarını hastaneye götüren arkadaşlarının anlatımlarını ise şu sözlerle anlattı: “Çocuklarımla birlikte hastaneye giden bir arkadaşları şunları anlattı: ‘Yaraları kötü değildi, iyiydiler, konuşuyorlardı. Onları Suruç Devlet Hastanesi’ne götürmeyelim, Urfa ya da başka hastaneye götürelim, dedim polis izin vermedi. Israrla Suruç’taki hastaneye götüreceğiz deyince Suruç Devlet Hastanesi’ne götürdük. Götürdük ambulanstan indirdik içeri götürdük. Doktorlar yaraları sarmaya başlamıştı. Bunlar geldi beni de darp ettiler. Sonra doktor bana seslendi, kaç yoksa seni de öldürürler dedi. Ben de pencereden kaçtım. Ben kaçarken silah sesleri geldi.”

‘Bunlar zalim’

Yaşanılanların zulmün ötesinde bir şey olduğunu dile getiren Şenyaşar, “Ben bu zulmü nasıl unutayım? Yüreğim yanmış. Onların da yüreği yansın. Zalim bunlar. Bunlar tacizcidir. Bunlar Suruç kadınlarının namusuna göz dikenlerdir. Bunlar kadınları sözleriyle gözleriyle taciz edenlerdir herkes biliyor bunları. Suçsuz sebepsiz yere 3 can verdik” dedi.

‘Çocuklarım dükkânlarında saldırıya uğradılar’

Hastanede tedavi edilen oğlu Fadıl’ın da tutuklanmasına isyan eden Şenyaşar, “Ben üç can toprağa verdim. Bir de oğlumu tutukladılar. Geldiler silahlarla bıçaklarla katlettiler sonra da oğlumu tutukladılar. Bu zulüm nasıl kabul edeyim. Yaralı halde cezaevine götürdüler. Bu nasıl bir devlettir. Oğlumu bıraksınlar. Oğlum orada ben burada ölüyorum. Hem zulüm görüyoruz, hem tutuklanıyoruz. Bütün dünya biliyor, herkes biliyor çocuklarımın kendi dükkânlarında saldırıya uğradığını. Suruç’taki bütün polisler dâhil herkes çocuklarımın nasıl insanlar olduğunu biliyor. Onlar kahveye dahi gitmeyen insanlardı. Kimseye bir zararları yoktu. Bu nasıl bir adalettir” diye konuştu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu